Translation of "Başlıyor" in German

0.009 sec.

Examples of using "Başlıyor" in a sentence and their german translations:

Macera başlıyor!

Das Abenteuer beginnt!

Şöyle başlıyor:

Sie geht folgendermaßen:

Tom başlıyor.

Tom fängt an.

Tekrar başlıyor.

Es fängt wieder an.

Macera başlıyor.

Das Abenteuer beginnt.

İş burada başlıyor.

Die Arbeit beginnt jetzt.

İş birlikte başlıyor.

Beginnen wir die Arbeit gemeinsam.

Klostrofobim artmaya başlıyor.

Ich bekomme mit der Zeit ein wenig Platzangst.

Çözüm reformlarla başlıyor.

Die Lösung wächst aus Reformen.

Okulu yarın başlıyor.

Morgen fängt die Schule an.

Kaynaklar tükenmeye başlıyor.

- Die Vorräte beginnen, zu Ende zu gehen.
- Die Vorräte gehen langsam aus.

O ağlamaya başlıyor.

Er fängt an zu weinen.

Konser şimdi başlıyor.

Das Konzert beginnt gerade.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başlıyor.

- Die Bäume haben begonnen zu knospen.
- Langsam schlugen die Bäume aus.

Ders onda başlıyor.

Der Kurs fängt um zehn an.

Piyano çalmaya başlıyor.

- Sie beginnt gerade, Klavier zu spielen.
- Sie fängt gerade an, Klavier zu spielen.
- Sie fängt gerade mit Klavierspielen an.

Yakında başlıyor muyuz?

Fangen wir bald an?

Anlamaya başlıyor musun?

Siehst du langsam, worum es geht?

Okul ilkbaharda başlıyor.

Die Schule beginnt im Frühling.

Kar yağmaya başlıyor.

Es fängt an zu schneien.

O şimdi başlıyor.

- Jetzt geht's los.
- Es fängt jetzt an.

Parti henüz başlıyor.

Die Party geht gerade erst los.

Güneş batmaya başlıyor.

- Die Sonne ist dabei, unterzugehen.
- Die Sonne geht allmählich unter.

Okul pazartesi başlıyor.

Am Montag ist Schulanfang.

Dersler, pazartesi başlıyor.

Der Unterricht beginnt am Montag.

İşim henüz başlıyor.

Meine Arbeit fängt gerade erst an.

Nergisler solmaya başlıyor.

Die Osterglocken beginnen zu welken.

Gülünç olmaya başlıyor.

So langsam wird es lächerlich.

Yağmur yağmaya başlıyor.

Es fängt an zu regnen.

Aralıkta kış başlıyor.

Im Dezember beginnt der Winter.

Havai fişekler başlıyor.

Das Feuerwerk geht los.

Günler kısalmaya başlıyor.

Die Tage werden kürzer.

- Tom beni kızdırmaya başlıyor.
- Tom beni sinirlendirmeye başlıyor.

Tom fällt mir langsam auf die Nerven.

Macera daha yeni başlıyor.

Das Abenteuer hat soeben begonnen.

Erkenciler kaldırımları doldurmaya başlıyor.

Frühaufsteher sind auf den Gehsteigen unterwegs.

Sizin yolculuğunuz şimdi başlıyor.

Ihre Reise beginnt genau jetzt.

Ek işler yapmaya başlıyor

Beginn der zusätzlichen Arbeit

Çabuk ol! Konser başlıyor.

- Beeil dich! Das Konzert fängt an.
- Beeilt euch! Das Konzert fängt an.
- Beeilen Sie sich! Das Konzert fängt an.

O, saçını dökmeye başlıyor.

Langsam verliert er sein Haar.

Görüş yeteneğim bozulmaya başlıyor.

Meine Sehkraft lässt langsam nach.

Okul ne zaman başlıyor?

- Wann fängst du mit der Schule an?
- Wann fangen Sie mit der Schule an?

O beni sinirlendirmeye başlıyor.

Sie fängt an, mir auf die Nerven zu gehen.

Tom'un işitmesi zayıflamaya başlıyor.

Toms Gehör lässt langsam nach.

Tom sağır olmaya başlıyor.

- Tom fängt an, taub zu werden.
- Tom wird langsam schwerhörig.

Tom saçını kaybetmeye başlıyor.

Langsam verliert Tom sein Haar.

Tom'un cesareti kırılmaya başlıyor.

Langsam verliert Tom den Mut.

Dersler yakında tekrar başlıyor.

Der Unterricht fängt bald wieder an.

Okul 10 Nisan'da başlıyor.

Die Schule beginnt am zehnten April.

Senin geleceğin bugün başlıyor.

Deine Zukunft fängt heute an.

Sahneleme ne zaman başlıyor?

Wann fängt die Filmvorführung an?

Dersler pazartesi günü başlıyor.

Der Unterricht beginnt am Montag.

Tatoeba Günü şimdi başlıyor!

Der Tatoeba-Tag beginnt!

Tom canımı sıkmaya başlıyor.

Tom fängt an, mich zu nerven.

Kursun saat kaçta başlıyor?

Wann fängt dein Kurs an?

Gösteri ne zaman başlıyor?

Wann beginnt die Aufführung?

Tom sabrını kaybetmeye başlıyor.

Tom verliert langsam die Geduld.

Okul 8 Nisan'da başlıyor.

Die Schule beginnt am 8. April.

Okul gelecek hafta başlıyor.

- Die Schule fängt nächste Woche an.
- Nächste Woche ist Schulanfang.

Sizin pazartesiniz nasıl başlıyor?

Wie beginnt euer Montag?

Dışarısı karanlık olmaya başlıyor.

Draußen wird es dunkel.

Kesinlikle yağmur yağmaya başlıyor.

Mit Sicherheit fängt es an zu regnen.

Ders alıştırma ile başlıyor.

Der Unterricht beginnt mit der Übung.

Okul sekiz buçukta başlıyor.

Die Schule beginnt um 8.30 Uhr.

- Bahar geçti ve yaz başlıyor.
- İlkbahar geçti ve yaz başlıyor.

- Der Frühling ist vergangen und der Sommer beginnt.
- Vorbei ist der Frühling, der Sommer beginnt.

Benim maceram Lincoln, Nebraska'da başlıyor.

Meine Reise beginnt in Lincoln, Nebraska.

Ancak ilerleme her birimizle başlıyor.

aber der Fortschritt beginnt mit jedem von uns.

Macera başlıyor! Hadi, bunu yapabilirsiniz.

Das Abenteuer beginnt! Komm schon, du schaffst das.

Ama gece daha yeni başlıyor.

Aber die Nacht ist jung.

Fakat asıl ilginçlik şurda başlıyor

aber das wirklich interessante beginnt hier

Dış yüzeyindeki buzul erimeye başlıyor

Der Gletscher an seiner Außenfläche beginnt zu schmelzen

Ve bunun için çalışmalara başlıyor

Und es beginnt dafür zu arbeiten

Gösteri on dakika içinde başlıyor.

Das Programm fängt in zehn Minuten an.

Tom duyma yeteneğini kaybetmeye başlıyor.

Tom verliert langsam sein Gehör.

Tom oldukça yaşlı görünmeye başlıyor.

Tom sieht langsam richtig alt aus.

İlk dersin saat kaçta başlıyor?

Wann beginnt die erste Unterrichtsstunde?

Okul, nisanın 8'inde başlıyor.

Die Schule beginnt am 8. April.

Noel tatili ne zaman başlıyor?

- Wann beginnen die Weihnachtsferien?
- Wann beginnt der Weihnachtsurlaub?

Film otuz dakika içinde başlıyor.

Der Film fängt in einer halben Stunde an.

Okul sabah saat kaçta başlıyor?

Wann fängt morgens die Schule an?

Benim yeni işim pazartesi başlıyor.

Am Montag habe ich meinen ersten neuen Arbeitstag.

Oyun yarın öğleden sonra iki'de başlıyor.

- Das Spiel beginnt um zwei Uhr morgen Nachmittag.
- Das Spiel fängt morgen Nachmittag um zwei an.

Senin yaz tatilin ne zaman başlıyor?

Wann fängt dein Sommerurlaub an?

Görüşme ne zaman başlıyor bilmek istiyorum.

Ich möchte wissen, wann das Treffen beginnt.

Tom biraz daha iyi hissetmeye başlıyor.

Es geht Tom schon ein wenig besser.

- Yarışma yarın başlıyor.
- Yarışma yarın başlar.

Der Wettbewerb beginnt morgen.

Bugün gün, dün vedalaştığı gibi başlıyor.

Heute beginnt der Tag so, wie er sich gestern verabschiedet hat.

Hızlıca kıyıya çıkmalıyım. Macera daha yeni başlıyor.

Ich muss schnell ans Ufer schwimmen. Das Abenteuer hat soeben begonnen.

Ama başkaları için... ...zorluklar daha yeni başlıyor.

Für andere hingegen beginnen die Probleme gerade erst.

- Bu, eğlencenin başladığı yerdir.
- Eğlence burada başlıyor.

Hier geht der Spaß erst los.

- Toplantı üçte başlar.
- Toplantı saat üçte başlıyor.

Das Treffen beginnt um drei.

Bugün cuma. Hafta sonu zaten yarın başlıyor!

Heute ist Freitag. Das Wochenende beginnt schon morgen!

Onun kitabı bir ülke hayatı hikayesiyle başlıyor.

Sein Buch beginnt mit einer Geschichte über das Landleben.

Zehir nefes almayı zorlaştırıyor, sonra da felç başlıyor.

führt das Gift zu Atembeschwerden und dann zu Lähmungen,

Bir süre sonra artık kendini belli etmeye başlıyor

Nach einer Weile beginnt es sich zu zeigen

Çiçekler büyümeye başlıyor ve her şey yeşil oluyor.

Langsam fangen die Blumen zu wachsen an und alles wird grün.

- Film ne zaman başlar?
- Film ne zaman başlıyor?

- Wann beginnt der Film?
- Wann fängt der Film an?

Bu floresan lamba titreşmeye başlıyor. Onu değiştirmemiz gerekecek.

Diese Leuchtstoffröhre fängt an zu flackern. Wir müssen sie auswechseln.

Bu tür bluz biraz eski moda görünmeye başlıyor.

Blusen dieser Art fangen an, altmodisch auszusehen.