Translation of "çabuk" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "çabuk" in a sentence and their spanish translations:

Çabuk!

¡Rápido!

Haydi! Çabuk!

¡Vamos! ¡Rápido!

Çabuk gel!

- ¡Ven rápido!
- Vení rápido.

Çabuk gelin.

- ¡Ven rápido!
- ¡Vení rápido!

çabuk tepki gösterirler

reaccionan rápidamente

Tatilim çabuk bitti.

Las vacaciones se me han pasado volando.

Ne kadar çabuk!

¡Qué rápido!

Sakalım çabuk büyüyor.

Mi barba crece rápido.

Onu çabuk yap.

Hazlo rápido.

Buraya çabuk ulaştın.

Llegaste rápido.

Çabuk hareket etmeliyiz.

Tenemos que actuar con rapidez.

Zaman çabuk geçer.

El tiempo se pasa volando.

Buraya gel, çabuk!

- Ven aquí, ¡rápido!
- Vení rápido.
- Ven deprisa.

Lütfen, çabuk ol.

Por favor, apúrese.

İşini çabuk bitir.

- Acabe usted su trabajo pronto.
- Termina rápido tu trabajo.

Çabuk gel. Acil.

Ven rápido. Es urgente.

- Tom, ilgisini çabuk kaybetti.
- Tom'un ilgisi çabuk dağıldı.

Tom perdió rápido el interés.

Dört yıl çabuk geçti,

Cuatro años después

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

¡Rápido, el águila se fue!

Çabuk karar verin. Hadi.

Decidan rápido. Vamos.

Çabuk! Kaybedecek zaman yok!

¡Rápido! ¡No hay tiempo que perder!

Hazır para çabuk yenir.

El dinero en la mano desaparece.

Çabuk ol! Konser başlıyor.

¡Date prisa! Empieza el concierto.

İnşallah çabuk karar verirsin.

Espero que te decidas pronto.

O, çabuk karar verdi.

Él se decidió rápidamente.

Zaman çok çabuk geçti.

- El tiempo ha pasado rapidísimo.
- El tiempo pasó muy deprisa.

Çabuk ol! Biz boğuluyoruz!

¡Apresúrate! ¡Nos estamos ahogando!

Mümkün olduğunca çabuk gel.

- Ven tan rápido como puedas.
- Ven tan rápido como te sea posible.

"Tom, çabuk ol." "Geliyorum!"

- "Tom, apúrate." "¡Estoy yendo!"
- "Tom, apúrate". "¡Ya voy!"

Kötü haber çabuk yayılır.

Las malas noticias viajan veloz.

Yeni duruma çabuk alıştı.

Se adaptó rápidamente a la nueva situación.

Yazın, yumurta çabuk bozulur.

En verano, los huevos se pudren rápido.

Herkes dışarı çıksın, çabuk!

¡Que todo el mundo salga, rápido!

Çabuk! Biz geç kalacağız.

¡Apresúrate! Llegaremos tarde.

Sincaplar çabuk hareket ederler.

Las ardillas se mueven velozmente.

Haydi, çabuk cevap ver.

Vamos, responde rápido.

Eski iyilikler çabuk unutuldu.

Los viejos favores son olvidados pronto.

Lütfen daha çabuk konuş.

Por favor, hable más rápido.

Hayat oldukça çabuk geçiyor.

La vida pasa bastante rápido.

İşin çabuk yapılmasını istiyorum.

Quiero que el trabajo se haga rápido.

Çocuklar çok çabuk büyürler.

Los niños crecen muy rápido.

Onlar çabuk hareket etmedi.

No actuaron con rapidez.

Çabuk içmezsen çayın soğuyacak.

El té se te va a enfriar si no te lo bebes pronto.

Yangın çok çabuk yayıldı.

El fuego se propagó muy rápidamente.

Çabuk buradan dışarı çık!

- ¡Salí de acá rápidamente!
- ¡Rápido, sal de aquí!

Süt sıcakta çabuk bozulur.

La leche se corta rápidamente cuando hace calor.

Tom çok çabuk iyileşti.

- Tom se mejoró muy rápido.
- Tom se recuperó muy rápido.
- Tom mejoró muy rápido.

Sami çok çabuk anladı.

Sami pudo explicárselo bastante rápido.

Mutlu günler çabuk geçer.

Los días felices pasan rápido.

En çabuk olan benim.

Soy el más rápido.

Haydi! Biraz daha çabuk!

¡Vamos! ¡Un poco más rápido!

Bu kesinlikle o, hadi çabuk!

Es ella. ¡Vamos, rápido!

Bu soğuk havaya çabuk alışırsınız.

- Tú te acostumbrarás pronto a este frío clima.
- Pronto te acostumbrarás al clima frío.

Bitkiler yağmurdan sonra çabuk büyür.

Las plantas crecen rápidamente después de la lluvia.

Oraya en çabuk kim varacak?

¿Quién llegará más rápido?

Lütfen çabuk ol! Tom bekliyor.

¡Por favor, date prisa, Tom está esperando!

Çabuk ol, yoksa treni kaçıracağız.

- Date prisa, o si no, perdemos el tren.
- ¡Date prisa, qué perdemos el tren!

Çok çabuk geldik değil mi?

Hemos llegado muy rápido, ¿verdad?

Her şey çok çabuk olmuştu.

Todo había pasado tan rápido.

Yazın yumurtalar çok çabuk bozulur.

En verano, los huevos se ponen malos enseguida.

Polisin çabuk gelişi bizi şaşırttı.

La rápida llegada del policía nos sorprendió.

Çoraplarını çabuk giy. Geç kaldık!

¡Ponte rápido estos calcetines! Vamos con retraso.

Soğanlar patateslerden daha çabuk pişer.

Las cebollas se cuecen más rápido que las papas.

Çabuk ol yoksa treni kaçıracaksın.

Apresúrate o te vas a perder el tren.

Çoraplarını çabuk giy, geç kaldık.

¡Ponete estas medias pronto! Estamos retrasados.

Her şey çok çabuk oldu.

- Todo pasó demasiado rápido.
- Todo ocurrió demasiado deprisa.

- Hızlı hareket etmeliyiz.
- Hızlı hareket etmek zorundayız.
- Çabuk davranmalıyız.
- Çabuk davranmak zorundayız.

Debemos actuar rápido.

Hissinin yerine o kadar çabuk kayboldu.

hacia el sentimiento más habitual de: "así son las cosas"

Bu sizin kararınız, ama çabuk olun!

Ustedes deciden, ¡pero rápido!

çünkü çabuk unutan bir milletiz biz

porque somos una nación que olvida rápidamente

Yaz tatili ne kadar çabuk geçti.

Qué rápido se terminan las vacaciones de verano.

Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.

Por favor vuelve a casa tan rápido como puedas.

Mümkün olduğunca çabuk ona ihtiyacım var.

Lo necesito tan pronto como sea posible.

Mary'nin bu kadar çabuk geleceğini beklemiyordum.

No esperaba que Mary viniera tan pronto.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.

Lo necesito tan pronto como sea posible.

Mümkün olduğu kadar çabuk başlamak zorundasın.

- Tienes que empezar lo antes posible.
- Tenéis que empezar lo antes posible.
- Tiene que empezar lo antes posible.

- Hızla kapıyı kapat.
- Kapıyı kapat çabuk.

Cierra la puerta rápidamente.

- Zaman çok çabuk geçti.
- Zaman uçtu.

- El tiempo pasó rápido.
- El tiempo se escapaba de las manos.

Ağabeyim ev ödevini çok çabuk bitirdi.

Mi hermano mayor terminó muy rápido su tarea.

Elbiselerini nasıl bu kadar çabuk değiştiriyorsun?

¿Cómo te cambias de ropa tan rápido?

- Çabuk olmak zorundayız.
- Hızlı davranmak zorundayız.

Debemos actuar rápido.

Çabuk, lambayı söndür, karanlıkta saklanmak istiyorum.

Rápido, apaga la lámpara, quiero esconderme en la oscuridad.

Çabuk olun yoksa son treni kaçırırsınız.

- Apúrate, o perderás el último tren.
- Date prisa o perderás el último tren.

Bu yaratıkları ne kadar çabuk bulursak hayat kurtarıcı panzehri o kadar çabuk şekilde yerine koyabiliriz.

Mientras más pronto las hallemos, más pronto podremos reemplazar los antídotos.

Menopoz konusundaki bu tabuları daha çabuk yıkmamız,

antes podremos romper los tabúes en torno a la menopausia,

O kadar çabuk geçti ki sevgili halkım...

Se fueron rapidísimo, querido pueblo.

Karar sizin, ama çabuk olun, hava soğuk!

Ustedes deciden, pero rápido. ¡Hace frío!

Pekâlâ, hadi deneyelim! Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Bien, intentemos. ¡Rápido, el águila se fue!

Pekâlâ, hadi, deneyelim. Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Bien, intentémoslo. ¡Rápido, el águila se fue!

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

Vi algo aquí, miren. Sí. ¡Rápido!

Oleg sorulara her zaman çabuk cevap verdi.

Oleg siempre contestaba las preguntas rápidamente.