Translation of "çağırdı" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "çağırdı" in a sentence and their spanish translations:

O ismimi çağırdı.

Él dijo mi nombre.

Bizi Rus bölümüne çağırdı.

nos invitó al sector ruso.

Ve Napolyon'u savaşmaya çağırdı.

e instó a Napoleón a seguir luchando.

Bana bir taksi çağırdı.

Ella me llamó un taxi.

Öğrencileri odanın içine çağırdı.

Ella llamó a los estudiantes a la habitación.

Öğretmen öğrenciyi tahtaya çağırdı.

El profesor llamó al alumno a la pizarra.

Komutan, takviye kuvvetlerini çağırdı.

El comandante llamó a los refuerzos.

- O, bana bir taksi çağırdı.
- O bana bir taksi çağırdı.
- O benim için bir taksi çağırdı.

- Él llamó a un taxi para mí.
- Me llamó un taxi.
- Llamó a un taxi para mí.
- Él me llamó un taxi.

Ona ayısını Ted olarak çağırdı.

Ella llamó Ted a su oso.

O, akıl hastalıkları uzmanını çağırdı.

Ella llamó al psiquiatra.

Öğretmen öğrencileri alfabetik sırayla çağırdı.

El profesor llamaba a los alumnos por orden alfabético.

Jim bana bir taksi çağırdı.

Jim me pidió un taxi.

O bana bir taksi çağırdı.

Él me llamó un taxi.

- O benim için bir taksi çağırdı.
- O, benim için bir taksi çağırdı.

- Él llamó a un taxi para mí.
- Me llamó un taxi.
- Él me llamó un taxi.

O benim için bir taksi çağırdı.

- Él llamó a un taxi para mí.
- Llamó a un taxi para mí.

Tom benim için bir taksi çağırdı.

Tom llamó un taxi para mí.

İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.

A su llegada a la estación, él llamó un taxi.

Kocasının kötü hissettiğini gördüğünde Ana doktor çağırdı.

Al ver que su marido se sentía mal, Ana llamó al médico.

1813'te Napolyon, Soult'u Lützen'de savaştığı Almanya'ya çağırdı

En 1813, Napoleón convocó a Soult a Alemania, donde luchó en Lützen, y supervisó

Annem aniden hasta oldu ve bir doktor çağırdı.

Mi madre se puso enferma de repente y la llevamos al médico.

- Bir kız beni aradı.
- Bir kız beni çağırdı.

Una chica me llamó.

Evliliğin paylaşılmasına ilişkin bir sözleşme anlaşması olarak inisiyatifini çağırdı

un acuerdo contractual sobre el matrimonio compartido, pero los medios de comunicación se ocuparon de la

Ona geride bıraktığı şeyleri vermek için onu geri çağırdı.

Ella lo llamo para darle algo que él había olvidado.

Napolyon Lannes'ı Prusya ile savaş için orduya yeniden katılmaya çağırdı.

Napoleón convocó a Lannes para que se uniera al ejército para la guerra con Prusia.

Napolyon, 1809'da Avusturya ile savaş için Lannes'ı geri çağırdı

Napoleón llamó a Lannes para la guerra con Austria en 1809.

- Ming dün akşam arkadaşını aradı.
- Dün gece Ming arkadaşını çağırdı.

Anoche Ming llamó a su amigo.

Güney Kore ne yaptı? Güney Kore tüm vatandaşlarını evine çağırdı ilk önce.

¿Qué hizo Corea del Sur? Corea del Sur llamó primero a todos sus ciudadanos a su hogar.

Annemin benden bir şey saklayıp saklamadığını merak ediyorum. Bugün beni "orospu çocuğu" diye çağırdı.

Me pregunto si mi madre me está ocultando algo: Me llamó "hijo de puta" hoy.