Translation of "çıkma" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "çıkma" in a sentence and their spanish translations:

Karanlıktan sonra dışarı çıkma.

No salgan después del anochecer.

Mary'ye çıkma teklif etmelisin.

- Deberías pedirle una cita a Mary.
- Deberías pedirle a Mary que saliera contigo.

Onun arzularına karşı çıkma.

No vayas contra sus deseos.

Mary'ye çıkma teklif et.

Invita a salir a Mary.

Sokağa çıkma yasağım yok.

No tengo un toque de queda.

Dört kez yazı çıkma ihtimali

entonces la probabilidad de que salga cruz cuatro veces

Şehirde sokağa çıkma yasağı konuldu.

Se impuso un toque de queda en la ciudad.

Tom Mary'ye çıkma teklif etti.

Tom le pidió salir a Mary.

Sokağa çıkma yasağın ne zaman?

- ¿Qué horario tiene vuestro toque de queda?
- ¿A qué hora es tu toque de queda?

Gerçekten dışarı çıkma havamda değildim.

Realmente yo no tenía ganas de salir.

O, ona çıkma teklif etti.

Ella le pidió una cita.

- Suzy, Tom'un ona çıkma teklif edeceğini umuyor.
- Suzy Tom'un çıkma teklif edeceğini umuyor.

Suzy espera que Tom le pida salir.

Ama şimdi vakit... ...buradan çıkma vakti.

Pero ya es hora... ...de irnos de aquí. 

Bir sokağa çıkma yasağı var mı?

¿Hay toque de queda?

Şapka giymeden bu sıcakta dışarı çıkma.

No salgas con este calor sin ponerte un sombrero.

Mary ona çıkma teklif etmeni istiyor.

Mary quiere que le pidas salir.

Tom sana çıkma teklif etti mi?

- ¿Tom te invitó a salir?
- ¿Te invitó Tom a salir?

Hava soğuk olduğu için dışarı çıkma.

No salgas porque hace frío.

Onunla sonsuz maceralara çıkma hayallerinizi hatırlar mısınız?

y su imaginación alimentaba aventuras sin fin?

Eğer ona çıkma teklif etmezsen, ben ederim.

Si tú no la invitas a salir, lo haré yo.

Mary'den gerçekten hoşlanıyorsan, ona çıkma teklif etmelisin.

Si de verdad te gusta Mary, deberías pedirle que salga contigo.

Odana git ve ben söyleyinceye kadar çıkma!

¡Vete a tu dormitorio y no salgas hasta que yo diga que salgas!

Evimde sıkı bir sokağa çıkma yasağı vardı.

Tenía un estricto toque de queda en mi casa.

Uzun süredir sana çıkma teklif etmeyi istiyorum.

He estado esperando para invitarte a salir durante largo tiempo.

Uzun süredir sana çıkma teklif etmek istiyordum.

He querido invitarte a salir durante mucho tiempo.

Evden dışarı çıkma saatlerime karışılacak yaşı geçtim.

Soy un poco mayor para tener horario de llegada.

- Sokağa çıkma yasağı olduğunu unutma, eğer cezalandırılmak istemiyorsan.
- Seni cezalandırmalarını istemiyorsan sokağa çıkma yasağını aklından çıkarma.

No te saltes el toque de queda si no quieres que te castiguen.

O ona çıkma teklif etti ama o kızların erkeklere çıkma teklif etmemesi gerektiğini düşündüğü için hayır dedi.

Ella lo invitó a una cita, pero él dijo que no ya que pensaba que las chicas no debían invitar a los chicos.

Senin boğaz ağrısı ve ateşin var. Dışarı çıkma.

- Tienes la garganta irritada y fiebre. No salgas.
- Tenéis la garganta irritada y fiebre. No salgáis.
- Tiene la garganta irritada y fiebre. No salga.
- Tienen la garganta irritada y fiebre. No salgan.

Sonunda çekingenliğimi aştım ve ona çıkma teklif ettim.

Finalmente vencí mi timidez y le pregunté si quería salir conmigo.

Dışarı çıkma konusundaki düşüncemi değiştirdim ve evde kaldım.

Cambié de idea sobre lo de salir, y me quedé en casa.

Onunla bir anlığına yalnız kaldığında, ona çıkma teklif etti.

Cuando consiguió estar a solas con ella, él le pidió una cita.

Sağa gitmeye karar verirsek parlak güneşin altına çıkma riskine gireriz.

O vamos por la derecha a riesgo de exponernos al sol abrasador.

- Müslüman işçilere Ramazan ayında erken çıkma izni verdiler.
- Müslüman çalışanlara Ramazan ayında erken çıkış izni veriyorlar.

Ellos autorizan a los trabajadores musulmanes a salir temprano en el mes de Ramadán.