Translation of "Yemeye" in Portuguese

Yemek yemeye gidelim.

Vamos comer.

Yemeye başlayabilir miyim?

Posso começar a comer agora?

Yemeye devam ettiler.

- Eles continuaram comendo.
- Elas continuaram comendo.

Yalnız yemek yemeye alışıyorum.

- Eu estou acostumado a comer sozinho.
- Estou acostumado a comer sozinho.

Yemeye ne zaman başlayacağız?

- Quando é que nós vamos começar a comer ?
- Quando começaremos a comer?

Tom yemeye devam etti.

- Tom continuou comendo.
- O Tom continuou comendo.

Tom yemek yemeye başladı.

- O Tom começou a comer.
- Tom começou a comer.

O, sandvicini yemeye başladı.

Ele começou a comer seu sanduíche.

Yakında et yemeye de başlayacaklar.

E em breve começarão a alimentar-se de carne.

Farklı bir şey yemeye çalış.

- Tente comer algo diferente.
- Tente comer alguma coisa diferente.

Biraz daha az yemeye çalış.

Tente comer mais um pouco.

Tom yemek yemeye devam etti.

Tom continuou comendo.

İnsanların yemek yemeye ihtiyaçları vardır.

As pessoas precisam comer.

O bizimle yemek yemeye geldi.

Ele veio jantar conosco.

Her zaman sağlıklı yemek yemeye çalışırım.

Eu sempre tento comer alimentos saudáveis.

Bu gece dışarıda yemeye ne dersin?

O que você diz de comer fora esta noite?

Yemeye başlamadan önce o elmayı yıkadığını umuyorum.

Eu espero que você tenha lavado essa maçã antes de começar a comê-la.

Hiçbir şey olmamış gibi yemeye devam ettiler.

Eles continuaram comendo como se nada tivesse acontecido.

Lütfen bizi dışarıda akşam yemeği yemeye davet edin.

Convide-nos para jantar.

Yemek yemeye gitmek için iyi bir restoran seç.

Escolha um bom restaurante aonde ir comer.

Böyle pahalı bir restoranda yemek yemeye gücüm yetmez.

Eu não posso comer num restaurante tão caro.

Tom Mary'yi onunla öğle yemeği yemeye ikna etti.

Tom convenceu Mary a almoçar com ele.

Cuma geceleri, sık sık arkadaşlarımla birlikte pizza yemeye giderim.

Nas sextas-feiras à noite, eu frequentemente vou comer pizza com meus amigos.

Annem beni daha sağlıklı bir diyet yemeye teşvik etti.

Minha mãe tentou me incentivar a fazer uma dieta mais saudável.

Çok aç değildim, bu yüzden daha sonra yemeye karar verdim.

Como não estava com muita fome, decidi comer mais tarde.

- Tom Mary'yi akşam yemeği yemeye davet etti.
- Tom akşam yemeği yemek için Mary'yi eve davet etti.

Tom convidou Maria para jantar.