Translation of "Ortadan" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Ortadan" in a sentence and their portuguese translations:

Kağıdı ortadan katla.

Dobre o papel ao meio.

Ortadan kaybolmak zorundasın.

- Você tem que desaparecer.
- Você tem de desaparecer.
- Você precisa desaparecer.
- Você deve desaparecer.

Sami ortadan kayboldu.

Sami desapareceu.

Tom karanlıkta ortadan kayboldu.

Tom desapareceu na escuridão.

Bu sorun ortadan kalkmıyor.

Este problema não desaparece.

Tom ortadan kaybolmuş görünüyor.

Parece que Tom desapareceu.

Bu gelenek ortadan kaldırılmalıdır.

Esta roupa deveria ser jogada fora.

Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.

- Eliminaram todas as imperfeições.
- Eles eliminaram todas as imperfeições.
- Elas eliminaram todas as imperfeições.

Onu ortadan kesip açmanız gerekir.

eu vou ter que cortá-lo aberto

Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum.

Eu só quero desaparecer.

Tom iz bırakmadan ortadan kayboldu.

Tom desapareceu sem deixar rastros.

Ben tüm kitapları ortadan kaldırdım.

Me livrei de todos os livros.

Fadıl az önce ortadan kayboldu.

Fadil simplesmente desapareceu.

Sami hemen sonra ortadan kayboldu.

Sami desapareceu logo depois.

Kağıt haritalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.

Annesi kızına bu oyuncakları ortadan kaldırmasını söyledi.

- A mãe pediu para a sua filha retirar os brinquedos.
- A mãe pediu a sua filha que retirasse os brinquedos.

Bu gazete altı yıl sonra ortadan kayboldu.

Esse jornal desapareceu depois de seis anos.

Hatta bu sözler bir gün ortadan kaybolacaktır.

Mesmo estas palavras desaparecerão um dia.

Fadıl uzun süreli dönemlerle ortadan kaybolmaya başladı.

Fadil começou a sumir por longos períodos de tempo.

Tom 20 Ekim 2013'te ortadan kayboldu.

Tom desapareceu em 20 de outubro de 2013.

Ve muhalefet lideri General Luisa Ortega'yı ortadan kaldırdı

procuradora-geral Luisa Ortega geral, líder da oposição.

Ertesi sabah herhangi bir açıklama yapmadan ortadan kayboldu.

Na manhã seguinte, ele desapareceu sem qualquer explicação.

Bu garip gelebilir ama o aniden ortadan kayboldu.

Pode parecer estranho, mas ele sumiu de repente.

O ne yapmak zorunda olduğunu görür görmez, ortadan kayboldu.

Assim que viu o que tinha de fazer, ele tirou o corpo fora.

Işkence edip onları ortadan kaldırmak için birlikte çalıştığı bir plandı bu.

para encarcerar, sequestrar, torturar e fazer desaparecer adversários políticos.

Fakat tesadüf değil ise mısırlılar'a birşey oldu ve teknoloji ortadan kayboldu

mas se não for coincidência, algo aconteceu com os egípcios e a tecnologia desapareceu

Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.

Apenas para que não exista nenhuma dúvida, não estou morando mais com meus pais.

Seyahat için zamanı ya da parası olmayanları ortadan kaldırmak için birleşelim.

Vamos nos unir para eliminar aqueles sem tempo ou dinheiro para viajar.

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

Há a possibilidade de um qualquer desastre natural ou epidemia arrasar com toda a população muito depressa.

Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.

Quando eu era criança, eu achava que se eu morresse o mundo simplesmente desapareceria. Que ilusão infantil! Eu não podia aceitar que o mundo poderia existir sem mim.