Translation of "Sami" in Portuguese

0.015 sec.

Examples of using "Sami" in a sentence and their portuguese translations:

- Sami ilgilendi.
- Sami ilgiliydi.

Sami estava interessado.

- Sami suçluydu.
- Sami faildi.

Foi Sami quem cometeu o crime.

Sami biliyordu.

Sami sabia.

Sami arkadaydı.

Sami estava na parte de trás.

Sami akıllıydı.

- Sami era esperto.
- Sami era inteligente.

Sami yakalandı.

Sami foi preso.

Sami silahlıydı.

Sami estava armado.

Sami arabadadır.

Sami está no carro.

- Sami uyuşturucu zulalıyordu.
- Sami uyuşturucu stokluyordu.

Sami estava guardando drogas.

- Sami camiyi terk etti.
- Sami camiden çıktı.

Sami deixou a mesquita.

- Sami Leyla hakkında konuşmadı.
- Sami Leyla'dan bahsetmedi.

- Sami não falava sobre a Layla.
- Sami não falou sobre a Layla.

Sami fikri beğenmedi.

Sami não gostou da ideia.

Sami Karayipler'e gidiyor.

Sami está indo para o Caribe.

Sami, Leyla'ya bağırdı.

O Sami estava gritando com a Layla.

Sami kaçmaya çalışıyordu.

Sami estava tentando se afastar.

Sami onu önerdi.

Sami sugeriu isso.

Sami banyoya girdi.

Sami correu para o banheiro.

Sami radyoloji çalışıyordu.

Sami estava estudando radiologia.

Sami çok sarhoştu.

Sami estava muito bêbado.

Sami bir barda.

Sami está em um bar.

Sami okuldan uzaklaştırıldı.

Sami foi suspenso da escola.

Sami liseyi bitirmedi.

Sami não terminou o ensino médio.

Sami ortadan kayboldu.

Sami desapareceu.

Sami parayı saydı.

- Sami contou o dinheiro.
- Sami contava o dinheiro.

Sami suşi yiyordu.

Sami estava comendo sushi.

Sami neredeyse bayılıyordu.

Sami quase desmaiou.

Sami çok şaşkındı.

Sami estava muito confuso.

Sami onu yapmadı.

Sami não fez isso.

Sami gerçekten aşıktı.

Sami estava realmente apaixonado.

Sami tenis takımındaydı.

Sami estava no time de tênis.

Sami camiye girdi.

Sami entrou na mesquita.

- Sami karısını kaybetmek istemedi.
- Sami karısını kaybetmek istemiyordu.

Sami não queria perder a esposa.

- Sami, Viagra'yı almaya başladı.
- Sami, Viagra kullanmaya başladı.

Sami começou a tomar Viagra.

- Sami iki dilli büyüdü.
- Sami çift dilli büyüdü.

Sami cresceu bilíngue.

- Sami, Layla'yı ortaokuldan tanıyor.
- Sami, ortaokuldan Layla'yı tanıyor.

Sami conhece Layla do ensino médio.

- Sami, Leyla ile muhabbet ediyor.
- Sami, Leyla ile konuşuyor.

O Sami tem falado com a Layla.

Sami biraz su istedi.

Sami queria um pouco de água.

Sami ailesini korumak istedi.

Sami queria proteger sua família.

Sami, Leyla'nın hediyesinden etkilendi.

Sami se emocionou com o presente de Layla.

Sami, günü kızıyla geçirdi.

Sami passou o dia com a sua filha.

Sami, Leyla'nın ölmesini istedi.

- Sami queria ver Leila morta.
- Sami queria que Leila morresse.
- O Sami queria a Layla morta.

Sami öç alma peşindeydi.

Sami estava procurando se vingar.

Sami, Vietnam'da görev yapıyordu.

Sami serviu no Vietnã.

Sami henüz hazır değildi.

Sami ainda não estava pronto.

Sami, Leyla'yı doktorlara götürdü.

Sami levou Leila ao médico.

Sami, Mecid'den çok etkilendi.

Sami estava muito impressionado com Majid.

Sami suçunu itiraf etti.

Sami admitiu a culpa.

Sami iki hayat sürüyordu.

Sami estava levando uma vida dupla.

Sami polis tarafından bilgilendirildi.

Sami foi informado pela polícia.

Sami boşanma hakkında konuşuyordu.

Sami estava falando sobre divórcio.

Sami kanepenin üzerinde uyuyordu.

Sami estava dormindo no sofá.

Sami yakın mesafeden vuruldu.

- Sami foi baleado de muito perto.
- Sami foi baleado à queima-roupa.

Sami korkunç şeyler yaptı.

Sami fez coisas terríveis.

Sami Leyla'ya İslam'ı öğretti.

Sami ensinou à Layla sobre o Islã.

Sami altı bira içti.

Sami bebeu seis cervejas.

Sami televizyonda olmak istemiyor.

- Sami não quer aparecer na televisão.
- Sami não quer aparecer na tevê.

Sami kendi kızını öldürdü.

Sami matou a sua própria filha.

Sami, Leyla'ya dikkat etti.

Sami prestava atenção na Layla.

Sami, Leyla'nın kapısını çalıyor.

Sami está batendo na porta de Leila.

Sami bir bıçak kullanıyordu.

Sami estava empunhando uma faca.

Sami, Leyla'yı tekrar aramadı.

Sami não ligou de volta para Layla.

Sami işaret dilini öğrendi.

Sami aprendeu língua de sinais.

Sami, Mısır'a gitmek zorunda.

Sami tem que ir ao Egito.

Sami, Mısır'da kalmak istiyor.

Sami quer ficar no Egito.

Sami annesinin gözünün elmasıydı.

Sami era a menina dos olhos de sua mãe.

Sami, İsa'ya inanmaya başladı.

Samuel começou a acreditar em Jesus.

Sami söylediğinden fazlasını biliyor.

Sami sabe mais do que fala.

Sami yeraltı otoparkından çıktı.

Sami saiu do estacionamento subterrâneo.

Sami olağanüstü bir çocuktu.

Sami era uma criança extraordinária.

Sami, Leyla'nın annesiyle konuştu.

Sami falou com a mãe da Layla.

Sami, Leyla'nın parmaklarına baktı.

Sami olhou para os dedos de Layla.

Sami arabasını satmaya çalıştı.

Sami tentou vender seu carro.

Sami, Arapça konuşmayı öğrendi.

Sami aprendeu a falar Árabe.

Sami nerede olduğumu bilir.

Sami sabe onde estou.

Sami, Leyla'yı suçlamak istemedi.

Sami não quis ofender Layla.

- Sami yepyeni bir minibüse sahipti.
- Sami yepyeni bir vana sahipti.

Sami tinha uma van novinha em folha.

- Sami Kuran'ı Arapçadan İngilizceye çevirdi.
- Sami İngilizce Kuran meali yazdı.

Sami traduziu o Alcorão do árabe para o inglês.

- Sami olayla ilgili ifade verdi.
- Sami kaza hakkında ifade verdi.

Sami testemunhou sobre o incidente.

- Sami, Leyla'nın eve gelmesini bekliyordu.
- Sami, Leyla'nın eve gelmesi için bekliyordu.

Sami estava esperando Layla chegar em casa.

- Leyla, Sami ile konuşmaya son vermedi.
- Leyla, Sami ile konuşmayı bırakmadı.

Layla não parou de falar com o Sami.

- Sami gerçek bir itirafta bulundu.
- Sami gerçek bir günah çıkarma yaptı.

Sami fez uma verdadeira confissão.

Sami gizemli bir şekilde kayboldu.

Sami desapareceu misteriosamente.

Sami garip bir itirafta bulundu.

Sami fez uma estranha confissão.

Sami, odasında birçok ilaç tutuyordu.

Sami guardava muitas drogas em seu quarto.

Sami daha fazla para istedi.

Sami queria mais dinheiro.

Sami, Leyla'nın kredi kartını kullandı.

Sami usou o cartão de crédito de Leila.

Sami sarı saçlarının rengini açtırdı.

Sami descolorou o cabelo para ficar loiro.

Leyla ve Sami çizgiyi aşıyorlar.

- Leila e Sami estão passando dos limites.
- Leila e Sami estão ultrapassando os limites.
- Leila e Sami estão indo além dos limites.

Sami hâlen sorumluluk kabul etmedi.

Sami ainda não assumiu a responsabilidade.

Sami iğrenç bir suç işledi.

Sami cometeu um crime hediondo.

Sami gecenin ortasında sohbet ediyordu.

Sami estava batendo papo no meio da noite.

Sami gece yarısına kadar çalıştı.

Sami trabalhou até a meia-noite.

Sami, iyileşmek istiyorsa yataktan çıkmayacak.

Sami tem que ficar de cama se ele quer se recuperar.

Sami beni anlayan tek kişidir.

- Sami é a única pessoa que me entende.
- Sami é a única pessoa que me compreende.

Sami Kuran'ı bir haftada okudu.

Sami leu o Alcorão em apenas uma semana.

Sami öngörülemezlik ve saldırganlığıyla biliniyordu.

Sami era conhecido por sua imprevisibilidade e agressividade.

Sami, Leyla'nın cesedini gazetelerle kapladı.

Sami cobriu o corpo de Layla com jornal.

Sami, İsa'nın çarmıha gerildiğine inanmadı.

- Sami não acreditava que Jesus foi crucificado.
- Sami não acreditava que Jesus tivesse sido crucificado.

Sami bir alışveriş gezisinden döndü.

Sami voltou de uma viagem de compras.

Sami yataktan bir yastık aldı.

Sami tirou um travesseiro da cama.