Translation of "Karanlıkta" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Karanlıkta" in a sentence and their portuguese translations:

Karanlıkta ışıyorlar.

Brilham no escuro...

Karanlıkta uyumak tehlikelidir.

É perigoso dormir no escuro.

Baykuş karanlıkta görebilir.

A coruja pode ver no escuro.

O, karanlıkta kayboldu.

Ela desapareceu na escuridão.

Karanlıkta kaybolmaktan korkuyordum.

Eu tinha medo de me perder no escuro.

Karanlıkta yürümekten korkuyorum.

Eu tenho medo de andar no escuro.

Köpekler karanlıkta görebilirler.

Os cachorros enxergam no escuro.

Kediler karanlıkta görebilirler.

Os gatos conseguem enxergar no escuro.

Leyla karanlıkta bekliyordu.

Leila estava esperando na escuridão.

Bütün hayatınızı karanlıkta geçirseniz

Se passarem a vida inteira na escuridão

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

... a atuar na mais absoluta escuridão.

Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.

Está perdido na mais completa escuridão.

Biz bu karanlıkta göremeyiz.

Um ser humano não veria nestas condições.

Bütün kediler karanlıkta gridir.

Todos os gatos são cinza no escuro.

Karanlıkta bir şey arıyordu.

Ele estava procurando algo na escuridão.

Tom karanlıkta ortadan kayboldu.

Tom desapareceu na escuridão.

Neden burada karanlıkta oturuyorsun?

- Por que você está sentado aqui no escuro?
- Por que você está sentada aqui no escuro?

Karanlıkta bütün renkler birdir.

Todas as cores assentam bem no escuro.

Kediler karanlıkta görür mü?

Os gatos enxergam no escuro?

Bir köpek karanlıkta görebilir.

Os cachorros enxergam no escuro.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

E descobrir o que se esconde na escuridão.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

São uma espécie de chamadas de longa distância na escuridão.

Neden kedilerin gözleri karanlıkta parlar?

Por que os olhos dos gatos brilham no escuro?

O, karanlıkta bir mum yaktı.

Ele acendeu uma vela no escuro.

Karanlıkta okuma.Gözlerin için iyi olmaz.

Não leia no escuro. Não faz bem para a vista.

Karanlıkta beyaz bir şey gördük.

- Nós vimos algo branco no escuro.
- A gente viu algo branco no escuro.

Çocuklar karanlıkta dışarı çıkmayı sevmezler.

As crianças não gostam de sair quando está escuro.

Kediler gerçekten karanlıkta görebilir mi?

Os gatos realmente podem ver no escuro?

Tom hizmetçilerine karanlıkta yemek yedirdi.

Tom fez seus servos comerem no escuro.

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

- Uma luz vermelha brilhava na escuridão.
- Uma luz vermelha estava brilhando na escuridão.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

Nunca se filmou o que fazem depois de anoitecer.

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

A visão noturna dos crocodilos é apurada.

Ve tüm bu referandum karanlıkta gerçekleşti

Todo esse referendo ocorreu às escuras,

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

Os ovos são postos atrás, no escuro. É impossível vê-los.

Küçük bir nesne karanlıkta hareket etti.

- Um objeto minúsculo se moveu no escuro.
- Um pequeno objeto se movia na escuridão.

Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.

Poucos acreditavam que as chitas podiam caçar ao anoitecer.

Karanlıkta iletişim kuran gizli hayvanların çağrıları bunlar.

São vocalizações de animais escondidos que comunicam no escuro.

Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.

O odor é uma ferramenta poderosa para enviar sinais no escuro.

Sami karanlıkta bekliyordu ve Leyla bir avdı.

Sami estava esperando na escuridão e Leila era a presa.

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

Ao explorar depois de anoitecer, também revelamos um novo comportamento.

Karanlıkta yol alırken üstüne yapışan remora kortejini saymazsak.

Para além da comitiva de remoras que se juntam a ele à medida que se desloca na escuridão.

Ne karanlıkta yat ne de kara düş gör

nem deite no escuro nem sonhe de preto

Bunu birkaç saat açık bırakıp alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

Vamos deixar isto por umas horas e verificar antes do amanhecer.

Bunu birkaç saatliğine bırakacağız ve alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

Vamos deixar isto por umas horas e verificar antes do amanhecer.

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

Mas é difícil orientar-se nas dunas vastas e uniformes à noite.

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

Com o perigo a vaguear na escuridão, não pode arriscar deixá-las sozinhas.

Oselolar karanlıkta daha da iyi görür. Eve dönme vakti.

A visão noturna do ocelote é mais apurada do que a sua. Está na hora de ir para casa.

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

Não tem visão apurada, mas usa o olfato para se orientar no escuro.

İyi de eder. Karanlıkta nelerin gezindiği hiç belli olmaz.

E ainda bem. Nunca se sabe o que se esconde nas sombras.

Ben odaya girdiğimde ve ışıkları açtığımda Tom karanlıkta oturuyordu.

Tom estava apenas sentado no escuro quando entrei no quarto e liguei as luzes.

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

Numa noite sem luar, uma câmara de imagem térmica pode ver na escuridão.

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

A visão noturna dos elefantes é mais apurada do que a nossa, mas não se compara à dos leões.

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

Este urso aprendeu que pode apanhar mais peixes no escuro.

Ama sıcak yağmur ormanı geceleri sayesinde karanlıkta da iş görebiliyor.

Mas as noites quentes na selva significam que pode manter-se ativa após escurecer.

Vampir yarasalar en çok en kara gecelerde harekete geçer. Karanlıkta kan peşindedirler.

Os morcegos vampiros são mais ativos nas noites mais escuras. Procuram sangue na escuridão.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Nas árvores, uma câmara de infravermelhos revela outro predador escondido na escuridão.

Devasa gözleri ışığı âdeta kana kana içiyor. Böylece karanlıkta çok çevik hareket edebiliyor.

Tem olhos enormes que absorvem luz... ... conferindo-lhe uma agilidade notável no escuro.