Translation of "Kalın" in Portuguese

0.013 sec.

Examples of using "Kalın" in a sentence and their portuguese translations:

Pozitif kalın.

Seja positivo.

Birlikte kalın.

- Fiquem juntos.
- Fiquem juntas.

Odaklı kalın.

- Mantenha-se focado.
- Mantenha o foco.

Hoşça kalın.

Tchau!

Evlerinizde kalın.

Fiquem nas suas casas.

Arabalarınızda kalın.

Fiquem em seus carros.

Temasta kalın.

Mantenha contato!

Evimde kalın.

Fiquem na minha casa.

Lütfen ayakta kalın.

Por favor, permaneçam de pé.

Buz çok kalın.

O gelo é bem grosso.

Bir süre kalın.

Fique um pouco.

Lütfen bizimle kalın.

- Por favor, fique conosco.
- Por favor, fique com a gente.

Bölgenin dışında kalın.

Fique fora do campo.

Sessiz kalın ve dinlenin.

Fique quieto e descanse.

Biraz daha uzun kalın.

Fique um pouco mais.

Siz arkadaşlar burada kalın.

Fiquem aqui.

"Eğer hastaysanız, evde kalın.

Se estiver doente, fique em casa.

- Evde kalın.
- Evde kal.

Fique em casa.

- Odanda kal.
- Odanızda kalın.

Fique no seu quarto.

Siz ikiniz burada kalın.

Vocês dois fiquem aqui.

Kalın sis her şeyi gizledi.

O denso nevoeiro encobriu tudo.

- Sağ tarafta kalın.
- Sağdan gidiniz.

Mantenha-se à direita.

Tom kalın çerçeveli gözlük takar.

Tom usa óculos de aros grossos.

Ben kalın giysiler getirmeyi unuttum.

Esqueci de trazer roupas quentes.

Kalın sis yolu görmeyi zorlaştırdı.

A neblina espessa dificulta ver a estrada.

- Hepiniz hoşça kalın!
- Herkese elveda!

Adeus a todos!

O kalın kitabı okudun mu?

Você leu aquele livro grosso?

O kalın kitabı gördün mü?

Você viu aquele livro grosso?

Tom kalın bir fular giydi.

O Tom usava um cachecol grosso.

Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.

Um livro é fino. O outro é grosso. O grosso tem cerca de 200 páginas.

Soğuğa karşı kalın bir ceket giyiyordu.

Ela estava vestindo um casaco grosso contra o frio.

Bu kalın kitabı bir haftada okuyamam.

Não consigo ler o livro grosso em uma semana.

Tom'un çok kalın bir aksanı var.

Tom tem um sotaque muito forte.

Hayatınızdaki en önemli insanlarla irtibatta kalın.

Mantenha contato com as pessoas mais importantes da sua vida.

Şimdi çok kalın bir kitap okuyorum.

Atualmente estou lendo um livro bastante grosso.

Fakat bu kalın derili, bir tonluk tanklar...

Mas estes "tanques" de uma tonelada e pele espessa...

Lütfen abone olmayı unutmayın ve takipte kalın

lembre-se de se inscrever e fique atento

Ayaklarını sıcak tutmak için kalın çoraplar giymelisin.

É preciso usar meias grossas para manter os pés aquecidos.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Com erva viçosa que não cresce onde o dossel da floresta é denso...

Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem.

- Não consigo terminar de ler este livro grosso em uma semana.
- Não posso terminar de ler este livro grosso em uma semana.

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

Este tem um cheiro canino, é mais suave. O pelo de raposa é áspero.

- Hoşça kalın.
- Hoşça kal.
- Güle güle.
- Allah'a ısmarladık!
- Allah'a emanet ol!

- Tchau!
- Até mais!
- Até a vista!
- Até logo!
- Até mais ver!
- Até o rever!

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

Por favor, permaneça sentado.