Translation of "Işine" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Işine" in a sentence and their portuguese translations:

Tamamen işine dalmıştı.

Ele estava completamente absorto no trabalho.

O işine sarıldı.

Ele continuou a fazer o trabalho dele.

Kendi işine bak.

Cuide da sua vida.

İşine ilgi duyuyorum.

- Estou interessado em teu trabalho.
- Tenho interesse por teu trabalho.

Tom işine yoğunlaştı.

Tom se concentrou em seu trabalho.

Adamın ne işine yarayacaksa?

O que seu homem fará?

Neden kendi işine bakmıyorsun?

- Por que você não cuida de seus negócios?
- Por que você não se importa com seu próprio negócio?

Arkadaşının işine hayran kaldı.

Ele admirava o trabalho de seu amigo.

- Seni ilgilendirmez.
- Kendi işine bak!

- Cuide das suas próprias coisas!
- Não é da sua conta!

Sen kendi işine bak lütfen.

- Cuide da sua vida, por favor.
- Preocupe-se com os seus problemas, por favor.

Kendi işine bakman gerekmiyor mu?

Você não deveria estar cuidando da sua vida?

Kendi işine başlamayı planlıyor musun?

Você está planejando começar seu próprio negócio?

Tom işine karşı ilgisini kaybetti.

Tom perdeu interesse em seu trabalho.

Telefon yazılım işine de girdi Google

O telefone também entrou no negócio de software do Google

Ev işine yardım etmek zorunda kaldım.

Precisei ajudar com o serviço doméstico.

- İşine başlamayı planlıyor.
- İşini kurmayı planlıyor.

Ele está pensando em começar seu próprio negócio.

- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.

- Não meta o nariz em vaso alheio.
- Cuida de ti e nada mais.
- Cuide de você e nada mais.
- Cuide da sua vida.

Tıbbi izinden sonra işine devam etti.

Ele voltou ao trabalho após a licença médica.

Tom pazartesi günü yeni işine başlayacak.

Tom vai começar em seu novo emprego na segunda-feira.

Onun senin işine karışmaya niyeti yok.

Ele não tem nenhuma intenção de interferir em seus assuntos.

Sen kendi işine baksan daha iyi olur.

É melhor você se meter apenas com a sua vida.

Onun hakkında endişelenme. Sadece işine geri dön.

Não se preocupe. Apenas volte ao trabalho.

Bob kendi işine başladığından beri üç yıl oldu.

Faz três anos que Bob iniciou seu próprio negócio.

- Başka insanların işine karışmamalısın.
- Başka insanların işlerine karışmamalısınız.

Você não deveria interferir nos negócios das outras pessoas.

Rakip bir şirket tarafından Tom'un işine son verildi.

Tom foi contratado por uma companhia rival.

Ya da gazetedeki ve ya televizyondaki işine son veriyorlar

Ou eles terminam o trabalho no jornal ou na televisão

- Bu kitap işine yarayabilir.
- Bu kitap senin için faydalı olabilir.

Este livro poderia ser útil para você.

Bana ne yapacağımı söylemeyi bırak ve sen kendi işine bak.

Pare de me dizer o que fazer e cuide das suas coisas.

Rahibe Teresa neye ihtiyaç olduğunu görmek için etrafına bakarak işine başladı.

Madre Teresa começou seu trabalho olhando ao redor para ver o que era necessário.

- Buyur. Bunu yanına al. Faydalı olabilir.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.

Tome. Leve isso com você. Pode ser útil.

- Neden bir uçurtma uçurmaya gitmiyorsun?
- Yürü git işine.
- Çek arabanı.
- Senin başka işin yok mu?

Por que você não vai soltar pipa?

- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
- Kısa bir moladan sonra çalışmasına devam etti.

Ele continuou com seu trabalho depois de um breve descanso.

Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.

Já era ruim o bastante que ele normalmente chegasse atrasado ao serviço, mas vir trabalhar bêbado foi a última gota d'água, e vou ter de demiti-lo.