Translation of "Etmeyecek" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Etmeyecek" in a sentence and their portuguese translations:

Fark etmeyecek.

- Isso não vai fazer nenhuma diferença.
- Isso não fará diferença alguma.

Kimse fark etmeyecek.

- Ninguém vai perceber.
- Ninguém vai notar.

Tom yardım etmeyecek.

Tom não vai ajudar.

Dans etmeyecek misin?

Você não vai dançar?

Tom fark etmeyecek.

- Tom não vai perceber.
- Tom não perceberá.

Asla pes etmeyecek.

Ele nunca cederá.

Şu sana yardım etmeyecek.

Isso não vai te ajudar.

Tom buna tahammül etmeyecek.

Tom não vai tolerar isto.

Kimse size yardım etmeyecek.

Ninguém vai te ajudar.

Tom seni mutlu etmeyecek.

Tom não vai te fazer feliz.

Belki o fark etmeyecek.

Talvez isso não faça diferença.

Tom sana yardım etmeyecek.

Tom não ajudará você.

O suçunu kabul etmeyecek.

Ele não admitirá o seu erro.

Onlar bize yardım etmeyecek...

Eles não vão nos ajudar...

Hiçbir şey fayda etmeyecek.

Nada vai ajudar.

Tom, Mary'ye yardım etmeyecek.

- Tom não ajudará a Mary.
- Tom não vai ajudar a Mary.

Tom bizi rahatsız etmeyecek.

O Tom não estará nos incomodando.

Tom bizi terk etmeyecek.

Tom não nos deixará.

Bu, babayı memnun etmeyecek.

Isso não vai agradar o papai.

Tom boşanmayı kabul etmeyecek.

Tom não irá concordar com o divórcio.

Hastalarınız sizi terk etmeyecek.

Seus pacientes não vão abandoná-lo.

Tom sizi terk etmeyecek.

Tom não vai te deixar.

- Korkarım o suçunu asla itiraf etmeyecek.
- Maalesef suçunu asla kabul etmeyecek.

Receio que ele nunca admitirá a sua culpa.

- Lütfen, biri bana yardım etmeyecek mi?
- Biri bana yardım etmeyecek mi?

Alguém vai me ajudar?

Şehri asla tekrar ziyaret etmeyecek.

- Ele nunca mais visitará a cidade novamente.
- Ele nunca vai visitar a cidade de novo.

Tom beni asla terfi etmeyecek.

Tom nunca vai me promover.

Tom seni tekrar rahatsız etmeyecek.

- Tom não vai incomodá-lo novamente.
- Tom não vai incomodá-la novamente.

Hiç kimse bize yardım etmeyecek.

Ninguém irá nos ajudar.

Tom yardım etmeyecek, değil mi?

Tom não vai ajudar, vai?

Tom muhtemelen teklifinizi kabul etmeyecek.

Tom, provavelmente, não vai concordar com a sua proposta.

Korkarım ki açıklamamı kabul etmeyecek.

Temo que ela não aceite minha explicação.

Tom hatalı olduğunu asla kabul etmeyecek.

- Tom nunca vai admitir que ele estava errado.
- Tom nunca vai admitir que estava errado.

Bana bir içki ikram etmeyecek misin?

- Você não vai me oferecer um drinque?
- Você não vai me oferecer um gole?

Umarım, Tom bir şey fark etmeyecek.

Espero que Tom não perceba nada.

Tom muhtemelen bugün bize yardım etmeyecek.

O Tom provavelmente não vai nos ajudar hoje.

- O kolayca vazgeçmeyecek.
- O kolayca pes etmeyecek.

Ela não vai desistir à toa.

Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.

Todos morreremos, uns mais cedo, outros mais tarde.

- Şu sana yardım etmeyecek.
- Bu size yardımcı olmaz.

Isso não te ajudará.

- Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
- Babam, evliliğimi kabul etmeyecek.

O pai nunca vai consentir meu casamento.

- Hiçbir şeyin faydası olmayacak.
- Hiçbir şey fayda etmeyecek.

Nada vai ajudar.

O, hiçbir zaman senin baş ağrını tedavi etmeyecek.

Isto vai tratar da tua dor de cabeça num instante.

Bu otomat 500 yenlik madeni paraları kabul etmeyecek.

Esta máquina de vendas não vai aceitar moedas de 500 ienes.

Tom herhangi bir yardımı kabul etmeyecek kadar çok gururluydu.

Tom era orgulhoso demais para aceitar qualquer ajuda.

Virüse maruz kalmanızı sınırlayacak şekilde davranışınızı değiştirmek riski tamamen yok etmeyecek.

Mudar seu comportamento para limitar a exposição ao vírus não vai reduzir o risco a zero.

"Juma arkadaşlarına yardım edecek. Ya Hamisi?" "Hayır, o onlara yardım etmeyecek."

"Juma vai ajudar os seus amigos. E o Hamisi?" "Não, ele não os ajudará."