Translation of "Ayırt" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Ayırt" in a sentence and their portuguese translations:

İkizler birbirinden ayırt edilemez.

Os gêmeos são indistinguíveis entre si.

Doğruyla yanlışı ayırt edemez.

Ele não distingue o certo do errado.

Kalayı gümüşten ayırt edebilir misin?

Você consegue distinguir prata de estanho?

Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zorundayız.

Devemos discernir o certo do errado.

İyiyi kötüden ayırt etmek kolaydır.

É fácil distinguir o bom do mau.

Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.

Distinguir o certo do errado é difícil.

Bazen doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.

Às vezes, é difícil distinguir o certo do errado.

Seni erkek kardeşinden ayırt etmek zor.

- É difícil distinguir você do seu irmão.
- É difícil saber quem é quem entre você e seu irmão.

Hayvanlar doğru ile yanlışı ayırt edemezler.

Animais não sabem distinguir certo de errado.

İyiyi kötüden ayırt etmek kolay değildir.

Não é fácil distinguir entre o bem e o mal.

- Onu kardeşinden ayıramıyorum.
- Onu kardeşinden ayırt edemem.

Não consigo diferenciá-lo do irmão dele.

Çinli bir insanı Japon'dan ayırt edebilir misin?

Você consegue diferenciar um chinês de um japonês?

Kimin kim olduğunu zar zor ayırt edebilmiştim.

Eu mal pude dizer quem era quem.

Bir İngiliz ile Amerikan'ı nasıl ayırt edersiniz?

Como você pode distinguir um inglês de um norte-americano?

Onunla ilgili ayırt edici şeylerden ikisi, ölüm sahnelerine,

Duas das coisas que o distinguem são o fascínio por cenas de morte, por

Çoğu Avrupalı, bir Japon'u bir Çinli'den ayırt edemez.

A maioria dos europeus não consegue distinguir um japonês de um chinês.

- Onları birbirinden nasıl ayırıyorsun?
- Onları nasıl ayırt edersin?

- Como você os distingue?
- Como você as distingue?

Onlar o kadar benzer ki ben ayırt edemiyorum.

Eles são tão parecidos que eu não consigo dizer quem é quem.

- İyiyi kötüden ayırt etmek kolaydır.
- İyiyi kötüden ayırmak kolaydır.

- É fácil distinguir o bom do mau.
- É fácil distinguir o bem do mal.

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.

Os gêmeos parecem-se tanto que é quase impossível distinguir um do outro.

Tom'un bir tek yumurta ikizi var ve az insan onları ayırt edebilir.

Tom tem um irmão gêmeo idêntico e poucas pessoas conseguem distingui-los.

Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.

O original e a cópia são fáceis de distinguir, pois um é muito mais vívido que o outro.

- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
- Japonya'nın kendine özgü birçok özelliği vardır.

O Japão tem muitas características distintas.