Translation of "Kolaydır" in Portuguese

0.031 sec.

Examples of using "Kolaydır" in a sentence and their portuguese translations:

- Yüzme kolaydır.
- Yüzmek kolaydır.

Nadar é fácil.

İsveççe kolaydır.

- O sueco é fácil.
- Sueco é fácil.

Yüzmek kolaydır.

- Nadar é fácil.
- Boiar é fácil.

Yüzme kolaydır.

Nadar é fácil.

İspanyolca kolaydır.

- O espanhol é fácil.
- Espanhol é fácil.

- Tom ile geçinmek kolaydır.
- Tom geçinmesi kolaydır.

Tom é uma pessoa fácil de se conviver.

Tenis oynamak kolaydır.

É fácil jogar tênis.

O çok kolaydır.

Tão fácil quanto roubar doce de criança.

Problemi çözmem kolaydır.

Para mim é fácil resolver o problema.

Ders iki kolaydır.

A lição dois é fácil.

İngilizce öğrenmek kolaydır.

O inglês é fácil de aprender.

Tatoeba'yı kullanmak kolaydır.

Tatoeba é fácil de usar.

Cehenneme düşmek kolaydır.

A descida para o inferno é fácil.

Endişelenme! Test kolaydır.

Não se preocupe! O teste está fácil.

Soruyu cevaplamak kolaydır.

É fácil responder à pergunta.

Onu yapmak kolaydır.

É fácil fazer isso.

Onu etkilemek kolaydır.

- Ela é fácil de impressionar.
- Ela é facilmente impressionável.

- İyiyi kötüden ayırt etmek kolaydır.
- İyiyi kötüden ayırmak kolaydır.

- É fácil distinguir o bom do mau.
- É fácil distinguir o bem do mal.

Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.

É fácil viajar hoje em dia.

Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.

É fácil prender-se a maus hábitos.

Kot pantolonla çalışmak kolaydır.

É fácil trabalhar de jeans.

Bence bu kitap kolaydır.

Acho que esse livro é fácil.

Kalkış inişten daha kolaydır.

Decolar é mais fácil que aterrissar.

Seyahat ederken, kaybolmak kolaydır.

Em viagens, é fácil se perder.

Bu benim için kolaydır.

Isto é fácil para mim.

Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.

É fácil cortar queijo com uma faca.

İkinci ders çok kolaydır.

A segunda lição é muito fácil.

- Bu kolay.
- O kolaydır.

- Isso é fácil.
- É fácil.
- Isto é fácil.

Bu şarkıyı öğrenmesi kolaydır.

- Esta canção é fácil de aprender.
- Esta música é fácil de aprender.

Gençken arkadaşlar edinmek kolaydır.

Fazer amigos é fácil quando se é jovem.

Esperantoyu telaffuz etmek kolaydır.

- O esperanto é fácil de se pronunciar.
- Esperanto é fácil de pronunciar.

John'u memnun etmek kolaydır.

É fácil agradar o John.

Esperanto'nun grameri çok kolaydır.

A gramática do esperanto é muito simples.

O soruyu yanıtlamak kolaydır.

Responder a essa pergunta é fácil.

Tom'un evini bulmak kolaydır.

- A casa do Tom é fácil de ser encontrada.
- É fácil de encontrar a casa do Tom.

10'a 5 eklemek kolaydır.

É fácil somar 5 e 10.

Sevmek kolaydır ama sevilmek zordur.

Amar é fácil, difícil é ser amado.

Söylemek kolaydır ve başarmak zordur.

É fácil prometer. Difícil é cumprir.

Vietnamca, öğrenmek için çok kolaydır.

O vietnamita é muito fácil de aprender.

İyiyi kötüden ayırt etmek kolaydır.

É fácil distinguir o bom do mau.

Birisinden nefret etmek çok kolaydır.

Odiar alguém é muito fácil.

Bu onun için çok kolaydır.

Isso é fácil demais para ele.

Bu makineyi idare etmek kolaydır.

Esta máquina é fácil de manejar.

Mary'nin cümleleri doğru ve anlaşılması kolaydır.

As frases da Maria são corretas e fáceis de entender.

Modern İbranice, Eski İbranice'den daha kolaydır.

O hebraico moderno é mais fácil que o hebraico antigo.

Zarar vermek yardım etmekten daha kolaydır.

- Prejudicar é mais fácil que ser útil.
- É mais fácil prejudicar do que ajudar.

Af istemek izin almaktan daha kolaydır.

É mais fácil pedir perdão que obter permissão.

Esperantoda herhangi bir kelimeyi okumak kolaydır.

Em Esperanto qualquer palavra é fácil de ler.

Peyniri bir bıçak ile kesmek kolaydır.

É mais fácil cortar queijo com uma faca.

Savaş yapmak, barış yapmaktan daha kolaydır.

É mais fácil fazer guerra do que paz.

Temel kuralları öğrenir öğrenmez o oyun kolaydır.

Aquele jogo é fácil, depois que você aprende as regras básicas.

Gerçeği söylemek yalan söylemekten çok daha kolaydır.

Dizer a verdade é bem mais fácil que mentir.

Bir şeyi yıkmak, yapmaktan çok daha kolaydır.

Destruir coisas é muito mais fácil do que fazê-las.

Bir arkadaşı bulmak zor ve kaybetmek kolaydır.

Um amigo é difícil de encontrar e fácil de perder.

Neredeyse her şeye başlamak bitirmekten daha kolaydır.

Quase tudo é mais fácil de começar do que de terminar.

- Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır.
- İş işten geçince akıllanmak kolaydır.
- Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.

É fácil ser sábio após o acontecido.

- Bu kitap kolay okunur.
- Bu kitabı okuması kolaydır.

- É fácil ler esse livro.
- Esse livro é fácil de ler.
- Este livro é fácil de ler.

Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.

Comparado com o modelo antigo, este é muito mais fácil de lidar.

İnternet üzerinden insanlara asılmak sokakta asılmaktan daha kolaydır.

É mais fácil atacar as pessoas na Internet do que na rua.

Basit İngilizceyle yazılmış olan bu kitabın okunulması kolaydır.

Escrito em Inglês simples, este livro é fácil de ler.

Güven kazanmak oldukça zordur ama kaybetmek çok kolaydır.

A confiança é bem difícil de ganhar, mas muito fácil de perder.

- Yüzme öğrenmek çok kolaydır.
- Yüzmeyi öğrenmek çok kolay.

É muito fácil aprender a nadar.

- Söylemek yapmaktan daha kolaydır.
- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.

- É mais fácil dizer do que fazer.
- É mais fácil falar do que fazer.

Hayatı kolay olarak düşünmek zordur ama hayatı zor olarak düşünmek kolaydır.

Dificilmente se pode considerar a vida muito fácil, mas facilmente se pode considerá-la muito difícil.

Kötü bir şiir yazmak, iyi yazılmış bir şiiri anlamaktan daha kolaydır.

É mais fácil escrever um poema ruim do que entender um bom.

- Söylemesi kolay ama yapması zor.
- Kolaysa sen yap.
- Bekara karı boşamak kolaydır.

Falar é facil, difícil é fazer.

Ateist olmak bir Rus için dünyadaki herhangi bir başka yere göre daha kolaydır.

- Tornar-se ateu é mais fácil para um russo do que para qualquer outra pessoa no mundo.
- É mais fácil tornar-se ateu um russo do que qualquer outra pessoa no mundo.

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

É muito fácil soar natural no próprio idioma nativo, e muito fácil não soar natural em um idioma não nativo.

Tatoeba ilkeleri altında, üyelerin sadece kendi anadillerinde cümleler eklemeleri ve/veya anlayabilecekleri bir dilden anadillerine tercüme yapmaları önerilir. Bunun sebebi de kişinin, anadilinde doğal olan cümle kurmasının çok daha kolay olmasıdır. Anadilimiz dışında bir dilde yazdığımızda ise kulağa tuhaf gelen cümleler oluşturmamız çok kolaydır. Lütfen cümleyi sadece ne anlama geldiğini bildiğinizden eminken tercüme ettiğinizden emin olunuz.

- Segundo as orientações do Tatoeba, é recomendado que os membros só adicionem frases no seu idioma nativo e/ou traduzir de um idioma que eles consigam entender para o idioma nativo deles. O motivo disto é que é muito mais fácil para formar frases que soem naturais no idioma nativo. Quando escrevemos em um idioma que não seja o nosso nativo, é muito fácil produzir frases que soam estranhas. Por favor, certifique-se de somente traduzir a frase se você tem certeza do significado dela.
- Conforme normas do projeto, Tatoeba recomenda que cada membro acrescente frases apenas em seu idioma nativo, e/ou traduza de uma língua, que ele possa entender, para sua língua materna. A razão disso é que é muito mais fácil formar, na língua materna de cada um, frases que soem naturalmente. Quando escrevemos em um idioma que não é o nosso, é muito fácil criar frases que pareçam estranhas. Por favor, faça por onde só traduzir uma frase se tiver certeza de que sabe realmente o que ela significa.