Translation of "Verecek" in Polish

0.005 sec.

Examples of using "Verecek" in a sentence and their polish translations:

- Çalışman meyvesini verecek.
- Çalışmanız meyvesini verecek.

Twoje badania przyniosą owoce.

- Ara vermek için vaktim yok.
- Mola verecek zamanım yok.
- Ara verecek zamanım yok.
- Mola verecek vaktim yok.
- Ara verecek vaktim yok.

Nie mam czasu na przerwę.

Tom'a oy verecek misin?

- Czy zagłosujesz na Toma?
- Będziesz głosowała na Toma?

Geri verecek çok enerjim vardı.

Miałem wiele energii, by dawać.

Sana verecek bir şeyim yok.

- Nie mam nic, żeby ci dać.
- Nie mam nic, co mógłbym ci dać.

O, acı verecek şekilde zayıftı.

Była dramatycznie chuda.

Bu ilaç sana biraz rahatlık verecek.

Ten lek da Tobie trochę ulgi.

Bu kutu bir masa olarak hizmet verecek.

To pudełko posłuży za stół.

Ve buradan nereye gideceğimize karar verecek olan sizsiniz.

A właśnie ty będziesz decydować, w którą stronę pójdziemy.

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek.

To nie da mi dużo energii, ale trochę pomoże.

Işitmenize zarar verecek bir şey yaptığınızdan emin olabilirsiniz,

możesz być pewien, że twój słuch właśnie doznał uszkodzeń,

Ihtiyacımız olan ilhamı verecek olan da yine bu süper güçtür.

co sprawi, że świat stanie się lepszy.

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

To nie da mi dużo energii, ale trochę pomoże. Jeśli odetniesz trochę kory,

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.

Ludzie nie wiedzą, że można faktycznie zjeść część jodły. To nie da mi dużo energii, ale trochę pomoże.

Benim grup bu hafta Chuck's Bar and Grill de konser verecek. Lütfen bizi görmeye gelin.

Mój zespół wystąpi w tym tygodniu w „Chuck's Bar and Grill”. Przyjdźcie zobaczyć!

- Ona ödünç para verecek kadar aptal değilim.
- Ona ödünç para vermeyecek kadar akıllıyım.
- Ona ödünç para vermeyecek kadar mantıklıyım.

Nie jestem tak głupi, by mu pożyczać pieniądze.