Translation of "Değildir" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Değildir" in a sentence and their arabic translations:

Doğru değildir.

غير صحيح

Zorunlu değildir

غير إلزامي

Umarım değildir.

لا أتمنى ذلك.

- Aşk önemli değildir.
- Aşk mühim değildir.

الحب ليس مهمّا.

Açgözlülük iyi değildir.

الطمع ليس بشئٍ جيد.

Bilgi veri değildir,

الحقيقة ليست بيانات

İslamiyet'de uygun değildir

غير مناسب في الإسلام

Tom evde değildir.

توم ليس في البيت.

O kendinde değildir.

إنّها فاقدة الوعي.

Paris'e uzak değildir.

المكان ليس بعيداً عن باريس.

Karar nihai değildir.

هذا القرار ليس نهائياً.

Söylenti doğru değildir.

تلك الإشاعة ليست صحيحة.

Bilim fantezi değildir.

لَيسَ العِلْمُ خَيالاً.

O, Japon değildir.

هو ليس يابانياً.

Peynir sarı değildir.

ذلك الجبن ليس أصفرا.

İran Irak değildir.

إيران ليست العراق.

Tom evli değildir.

توم ليس متزوجاً.

Fadıl tek değildir.

لم يكن فاضل هو الوحيد.

İslam zor değildir.

الإسلام ليس صعبا.

Yalnızlık bir seçim değildir.

الوحدة ليست اختيارًا.

Hoş bir his değildir.

ليس شعوراً جيداً

Hüseyin dünya düz değildir

حسين العالم ليس مسطحا

Hiç kimse mükemmel değildir.

- لا يوجد شخص معصوم.
- لا يوجد شخص معصوم من الخطأ.

İstasyon buradan uzak değildir.

- لا تبعد المحطة كثيراً عن هنا.
- المحطة ليست بعيدة عن هنا.

Sorunu çözmek kolay değildir.

ليس من السهل حل المشكلة.

Her gün Pazar değildir.

ليست كل الأيام يوم الأحد.

Hiç kimse vazgeçilmez değildir.

ما من شخص لا يمكن الاستغناء عنه.

O bir doktor değildir.

- إنها ليست طبيبة.
- هي ليست طبيبة.

İngilizce konuşmak kolay değildir.

التحدث بالإنجليزية ليس أمراً سهلاً.

O, çalışmak zorunda değildir.

إنه لا يحتاج إلى أن يعمل.

İngilizce ana dilim değildir.

الإنجليزية ليست لغتي الأم.

Hiçbir şey mükemmel değildir.

- لا شيئَ مثالي.
- لا شَيءَ كاملٌ.

Para her şey değildir.

المال ليس كل شيء.

Ailem çok büyük değildir.

عائلتي ليست كبيرة.

Bu ev yeni değildir.

ليس البيت بجديد.

Ummak bir strateji değildir.

- الأمل ليس خطةً.
- الأمل ليس استراتيجية.

Her lamba sihirli değildir.

ليس كل مصباح سحريا.

Bütün Müslümanlar Arap değildir.

ليس كلّ المسلمين عرب.

Bu soru kolay değildir.

هذا السؤال ليس سهلاً.

Tom henüz hazır değildir.

توم ليس مستعداً بعد.

Tom bugün kendinde değildir.

توم ليس نَفسَهُ اليوم.

Çalışmak utanç verici değildir.

العمل ليس عار.

Leyla, Sami'nin lisesinden değildir.

ليلى ليست من ثانويّة سامي.

Sami bir idiot değildir.

سامي ليس أحمقا.

- Kyoto Osaka kadar büyük değildir.
- Kyoto, Osaka kadar büyük değildir.

كيوتو ليست كبيرة كأوساكا.

Para her şeyin sonu değildir.

المال ليس كل شيء في النهاية.

Keyif, insanın rahatlaması değildir, dağılmasıdır.

الفرح ليس تضخم الذات، إنه تحلل الذات،

Sadece bir çatıdan ibaret değildir.

لا تعتبرُ سقفًا فقط.

Genelde konuşanlar insandır makineler değildir.

في العادة، تكون الأشياء المتكلمة أناسًا وليست آلات، صحيح؟

...yaşaması kolay bir yer değildir.

‫إلا أنه ليس مكانًا يسهل العيش فيه.‬

Veya şimdi yaptığınız şey değildir.

أو هذا الشيء الذي تفعله.

Bütün kuşlar uçmaya kadir değildir.

ليست كل الطيور قادرة على الطيران.

Almanca kolay bir dil değildir.

الألمانية ليست لغة سهلة.

Yeşil su içmeye uygun değildir.

المياه الخضراء غير مناسبة للشرب

Annem her zaman evde değildir.

أمي ليست موجودة في المنزل طيلة الوقت.

Japonya Kanada kadar büyük değildir.

ليست اليابان بحجم كندا.

Mary onun kadar uzun değildir.

ماري ليست بطوله.

Sağduyu asla çok fazla değildir.

لا يوجد تعقّل زائد عن الحاجة.

Hayatta hiçbir şey kolay değildir.

لا شيء سهل في الحياة.

Ama bunlar kötü ve negatif değildir.

ليست سيئة ولا سلبية

“Benim yüzümü görmek beni görmek değildir.

"رؤيتكم لي لا تعني أن تروا وجهي،

Eğer inanırsan hiçbir şey imkânsız değildir.

لا شيء مستحيل إذا كنت مؤمناً.

Hakem denetimi kusursuz değildir hatalar yapılmaktadır.

والمراجعة الدقيقة ليست مثالية، لا تزال الأخطاء تُرتكب

Ama güzellik önemsiz bir şey değildir.

ولكن الجمال ليس فكرة خرقاء.

Korunan değer sıradan bir değer değildir.

القيمة المحمية ليست فقط أي قيمة.

Denecek kadar basit bir olay değildir

ليس من السهل قول ذلك

Karantina kötü bir şey değildir çünkü

الحجر الصحي ليس بالشيء السيئ لأنه

üstelik ölmek onlar için problem değildir

علاوة على ذلك ، الموت ليس مشكلة بالنسبة لهم

Peter babası gibi bir şey değildir.

بيتر لا يشبه أباه في شيء.

Astronomi asla yeni bir bilim değildir.

علم الفلك ليس جديدا على الإطلاق.

Tom bana hiçbir şey borçlu değildir.

توم ليس مدينا لي بأي شيء.

Başlamak için asla çok geç değildir.

ليس متأخراً جداً للبدء.

Hiçbir şey savaştan daha kötü değildir.

ليس هناك ما هو أسوأ من الحرب.

Bir kadın erkeksiz bir şey değildir.

المرأة بلا رجل لا شيء.

- O, burada değildir.
- O, burada değil.

هي ليست هنا

Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.

توم ليس صارماً بما فيهِ الكفاية مع طلابه.

- Tom evde değildir.
- Tom evde yok.

توم ليس في البيت

Hayat bir peri masalı gibi değildir.

الحياة ليست بسيطة كالقصص الخيالية.

Komşusu açken tok yatan inançlı değildir.

ليس المؤمن الذي يشبع وجاره جائع إلى جنبه.

Çünkü eğitimin amacı sadece bilgiyi iletmek değildir;

لأن دور المدرسة ليس مجرد اكتساب المعرفة؛

Ancak çoğu insan düşündükleri kadar sezgisel değildir.

لكن أغلب الناس ليسوا بديهيين كما يظنون.

Yaratıcılık belirli bir grup insana ait değildir.

لا يقتصر الإبداع على مجموعة محددة من الأشخاص.

Fausto'nun kaderi de onlar için önemli değildir.

إن مصير فاوستو لا يهم.

Böyle tünellerde ilerlerken kaybolmak hiç eğlenceli değildir.

‫عندما تتحرك خلال هذا النوع من الأنفاق،‬ ‫إن ضللت الطريق لن يكون الأمر ممتعاً.‬

"Anlam, madde aleminde bulunan bir şey değildir;

" إن المعنى لا يوجد في العالم المادي؛

Akşam yemeğinde, cazda, kokteyllerde veya sohbetlerde değildir.

إنه ليس في طعام غداء، ولا في موسيقى الجاز ولا في عصير الكوكتيل، ولا في الوِصال.

Bir hikâye gerçek değildir çünkü doğru olmayabilir.

القصص ليست حقيقة، هناك احتمال أن تكون غير صحيحة

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

ومن الصعب على الناس استيعاب التغيرات.

Ama tek virüs barındıran canlı yarasa değildir

لكنه ليس الفيروس الوحيد الذي يحتوي على خفاش حي

Ölünün kırkının çıkması İslami bir gelenek değildir

ليس تقليدًا إسلاميًا أن يخرج الأربعون

Uzayın zamanı ile Dünya'nın zamanı aynı değildir

إن زمن الفضاء ووقت الأرض ليسا متشابهين

O uzaktaki uzaylıyla bizim şimdimiz aynı değildir.

هذا الغريب البعيد ولدينا ليسا متشابهين الآن.

- Bu benim hatam değil.
- Benim hatam değildir.

ليس ذنبي.

Bir yabancı dili iyice öğrenmek kolay değildir.

إتقان لغة أجنبية ليس بالأمر السهل

"Jamal aziz değildir." "Buna rağmen ona güveniyorum."

"إنّ جمال ليس قدّيسا." "بالرّغم من ذلك، أنا أثق به."

- Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
- Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

كل الخيول حيوانات، لكن ليس كل الحيوانات خيول.

İstediğin şey çoğu zaman beklediğin ilk şey değildir.

ما تريد، هو في كثير من الأحيان الشيء الذي كنت لا تتوقعه.

İş birliğinin amacı, yalnızca hissedarları zengin etmek değildir.

أن الغرض من إنشاء الشركات ليس مُجرد إثراء المُساهمين.