Translation of "özel" in Korean

0.009 sec.

Examples of using "özel" in a sentence and their korean translations:

Özel vakıflar,

민간 재단이나,

çünkü özel zamanımız vardı

둘만의 시간을 보냈기 때문에 가능한 것이며

Özel ilaç arayan kişilerle

특정 약을 찾는 개인과

Özel bir soru sormak istedik:

우리는 다음과 같은 구체적인 질문을 하고싶었어요.

Bir şekilde özel değil miyim?

내가 특별하지 않은가?

Özel güçlerimizin neler olduğunu biliyorsunuz.

누구나 초능력이 있잖아요.

Kaleci olduğunuzda özel formanızı giyersiniz

여러분이 골키퍼이면 어떤 특별한 유니폼을 받게되고

Kaktüslere geceleyin özel destek gerekir.

‎선인장은 밤에 ‎특별한 도움이 필요합니다

Biz, özel teçhizat olmadan göremiyoruz.

‎우리가 이를 보려면 ‎전문가용 장비가 필요합니다

Sadece birkaç özel yerde bulunur.

‎일부 특정 지역에서만 발견되죠

Onun özel bir yanı var.

‎특별한 동물이라는 느낌이 와요

Seyahatlerimizi özel ve farklı şekilde yakaladık.

우리는 특별하고 꽤나 독특한 방식으로 우리 여행의 장면을 포착했습니다.

Bitkinin büyümesi için özel hazırlanmış lazerler,

식물 성장에 최적화된 레이저를 개발하기 위해 노력하고 있습니다.

Ailecek, babamın buluşlarına karşı özel bir sevgimiz var.

우리 가족들은 아버지의 발명품에 특별한 애정을 가지고 있습니다.

Ve açık yeşiller özel kliniklerde uygulanan işlemleri gösteriyor.

개인 클리닉에서 진행되는 것은 연한 녹색입니다.

İşte UNICEF ve birçok resmi ve özel ortağımızın

그래서 유니세프와 수많은 협력업체들이

Gezegenimizin ne kadar özel olduğunu takdir etmeyi öğrenirsek

그리고 우리가 사는 지구가 얼마나 특별한지 깨닫고

Luo'nun memleketi de çok özel bir zanaatte ustalaşmıştı.

지역 특색이 있는 공예품을 생산하듯 루오의 집도 특별한 것을 만들었는데

özel bir fotoğraflama tekniği ile bir araya getirilen

특별한 촬영 기술과 결합되어

Özel avukat Robert Mueller son raporunu teslim etti.

로버트 멀러의 특검이 최종 수사보고서를 제출했습니다

Ya da yatağın üzerinde özel bir battaniye var mı?

침대에 특별해 보이는 담요가 있는지 말이죠.

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

‎하지만 귓속의 특별한 뼈가 ‎모래 속 미세한 진동을 감지합니다

Vücudundaki özel pullar geçen balıkların yaydığı basınç dalgalarını algılıyor.

‎지나가는 물고기의 압력파를 ‎특수한 비늘이 감지하죠

Bu toplantılar boyunca özel bir tema sürekli mevzu bahis oldu.

이 만남들에선 계속 같은 주제가 떠올랐죠.

Deniz bazen çok özel bir gösteri sahneye koyar. Işıltılı gelgitler.

‎때로는 바다가 ‎특별 공연을 펼치기도 합니다 ‎바로 야광 파도입니다

çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.

‎이곳은 거대한 다시마숲에 ‎안전하게 둘러싸여 있죠 ‎다시마숲은 큰 물결이 ‎잦아들게 막아 줍니다

Sonra özel bir okula gittim daha sonra da yatılı bir okula.

사립 학교와 기숙학교도 다녔습니다.

Bizi özel ve farklı kılan ve bizi bir arada tutan şeyleri

어떻게 하면 우리를 특별하게 만들고,

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

‎그리고 보는 눈도 높죠 ‎녀석의 울음소리에는 ‎뭔가 특별한 게 있습니다

Oluşur. Özel işletmeler nasıl, nerede ve ne satacaklarına karar verebilirler. Sonra,

각각의 사기업들이 무엇을 어떻게 언제 팔 것인지를 각자가 결정하는 에서 만들어지고,

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

‎매오징어는 발광기라는 ‎특수한 기관을 이용해 빛을 냅니다

Bilim insanları 3 tip sentetik kıyafeti test etti ve bir çamaşır makinesine takılmış özel bir filtreyle

과학자들은 실제로 실험을 통해 세 종류의 합성섬유 의류를