Translation of "Okuma" in Portuguese

0.013 sec.

Examples of using "Okuma" in a sentence and their portuguese translations:

Günlüğümü okuma.

Não leia o meu diário!

Günlüğümü okuma!

Não leia o meu diário!

Okuma zihni geliştirir.

Ler desenvolve a mente.

Okuma sırası sende.

É a sua vez de ler.

Okuma benim tutkum.

A leitura é a minha paixão.

Kitaplar okuma ilginçtir.

- Ler um livro é interessante.
- Ler é interessante.

Çok okuma yapıyorum.

Estou fazendo muita leitura.

Çok okuma yapmam.

- Eu não leio muito.
- Não leio muito.

Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.

Os alunos deveriam desenvolver as suas habilidades de leitura.

Okuma beni mutlu eder.

Ler me faz feliz.

O okuma yazma bilmiyor.

Ele é analfabeto.

Tom'un okuma sorunu var.

O Tom tem problemas para ler.

Bu bir meydan okuma.

- Isso é um desafio.
- Isto é um desafio.

O bir meydan okuma.

Isso é um desafio.

Ben okuma güçlüğü çekiyorum.

- Eu sou disléxico.
- Sou disléxico.

Sen okuma-yazma bilmiyorsun.

- Você é analfabeto.
- Você é analfabeta.

Mektubu herkesin önünde okuma.

Não leia a carta diante de todos.

O, okuma ve yazma öğretir.

Ela ensina a ler e a escrever.

Bu bir meydan okuma mı?

Isso é um desafio?

Tom okuma yazma bilmeyen değil.

Tom não é analfabeto.

Bu büyük bir meydan okuma.

Esse é um enorme desafio.

Bu bir meydan okuma olmalı.

Isso deveria ser um desafio.

Meydan okuma için hazır hissediyorum.

Sinto-me pronta para o desafio.

Çocuk, okuma ve yazma öğreniyor.

- O garoto está aprendendo a ler e a escrever.
- O menino está aprendendo a ler e escrever.

- Onun yemeklerde gazete okuma alışkanlığı vardır.
- O yemek süresince gazete okuma alışkanlığına sahiptir.

Ele tem o costume de ler o jornal durante as refeições.

Oğlu üniversite okuma çağına geldiğinde ise

quando seu filho está em idade universitária

- Disleksik misin?
- Okuma güçlüğü mü çekiyorsun?

- Você é disléxico?
- Você é disléxica?
- Vocês são disléxicos?
- Vocês são disléxicas?

Bu ilginç bir meydan okuma olacak.

Isso será um desafio interessante.

- Bu cümleyi okumayın.
- Bu cümleyi okuma.

Não leia esta frase.

Sami okuma ve yazmayı hapishanede öğrendi.

Sami aprendeu a ler e escrever na prisão.

Fakat o yıllarda kadınlarda okuma yazma oranı

Mas a taxa de alfabetização das mulheres naqueles anos

Genç bir oğlanken, dedektif hikayaleri okuma bağımlısıydım.

Quando criança, eu era viciado em ler contos policiais.

Niçin böyle bir kitabı okuma ihtiyacı duyuyorsun?

- Por que vocês precisam ler um livro assim?
- Por que você precisa ler um livro assim?

Fransızca kelimeler öğrenmek için okuma fişleri kullanırım.

Eu uso flashcards para estudar o vocabulário francês.

- Bu bir meydan okuma olacak.
- Çetin geçecek.

Vai ser um desafio.

Gerçekten bir meydan okuma istiyorsan, rüzgar sörfünü denemelisin.

Se estiver realmente afim de um desafio, deveria tentar fazer windsurf.

- Okuma yazma bilmiyor musun?
- Okuman yazman yok mu?

- Você é analfabeto?
- És analfabeto?
- Vocês são analfabetos?

Bu yıl benim için yeni bir meydan okuma.

Este ano é um novo desafio para mim.

Çizgi roman okuma genellikle çocukların eğlencesi olarak görülüyor.

Ler estórias em quadrinhos é geralmente visto como um passatempo para crianças.

Okuma birinin kendi kafası yerine başka birinin kafasıyla düşünmeye eşdeğerdir.

Ler equivale a pensar com a cabeça de outra pessoa em vez de com a sua própria.

- Hâlâ okuma bilmeyen insanlar var.
- Hâlâ nasıl okunacağını bilmeyen insanlar var.

Ainda há pessoas que não sabem ler.

Sonunda Viking zihniyetiyle ilgili beni etkileyen şey , ölüm karşısındaki meydan okuma değil

O que finalmente me impressiona sobre a mentalidade Viking não é tanto o desafio em face da

Ben hızlı okuma kursu aldım ve yirmi dakika içinde Savaş ve Barışı okudum. Bu Rusya'yı içeriyor.

Fiz um curso de leitura dinâmica e li Guerra e Paz em vinte minutos. O enredo tem algo a ver com a Rússia.

- Tom okuma-yazma bilmiyor.
- Tom okuryazar değil.
- Tom'un okuması yazması yok.
- Tom elifi görse mertek sanır.

- Tom é analfabeto.
- O Tom é analfabeto.

- Tom okuma-yazma bilmiyor.
- Tom cahil.
- Tom okuryazar değil.
- Tom'un okuması yazması yok.
- Tom elifi görse mertek sanır.

Tom é analfabeto.