Translation of "Vermeye" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Vermeye" in a sentence and their japanese translations:

Kilo vermeye çalıştım.

ダイエットしようとした。

Sürekli kilo vermeye çalıştım.

常に減量していました

Alice kilo vermeye çalıştı.

アリスさんはダイエットをしようとした。

Kavgaya son vermeye çalıştım.

私はその喧嘩をやめさせようとした。

Koşarak kilo vermeye çalışın.

ジョギングでもして体重を減らすようにしなさい。

Kilo vermeye mi çalışıyorsun?

体重を落とそうとしてるの?

Hükümet terörizme son vermeye kararlı.

政府はテロ撲滅の決意を固めている。

Kısa sürede karar vermeye çalış.

すぐ決心するようにしてください。

Tom Mary'ye zarar vermeye çalıştı.

トムはメアリーを傷つけようとした。

Doğrudan ve dürüstçe cevap vermeye çalıştım.

出来る限り率直にそして正直に 彼女の質問に答えました

Bir kahve molası vermeye ne dersin?

ちょっとお茶でも飲んで休憩しませんか。

Boş yere tanığa rüşvet vermeye yeltendiler.

彼らはその証人を買収しようとしたがだめだった。

Eski bisikletimi Tom'a vermeye karar verdim.

トムに僕の古い自転車をあげることを決めた。

Için elimden geldiğince hızlı tepki vermeye çalıştım.

コンテンツやウェブサイトを ユーザーが作り続けられるようにです

Gelecek pazar barbekü partisi vermeye ne dersin?

次の日曜にバーベキューパーティーをするのはどう。

Onu dışarı götürerek ona moral vermeye çalıştık.

- 我々は彼を外に連れ出して元気づけようとした。
- 私たちは彼を外に連れ出して元気づけようとした。

Onlar tartışmaya bir son vermeye karar verdi.

彼らは議論をやめることに決めた。

O, onların kavgasına bir son vermeye çalıştı.

彼は彼らのけんかを止めさせそうとした。

Sipariş vermeye hazır olduğunuzda lütfen bana bildirin.

ご注文がお決まりになりましたら、お呼びください。

Tom'un Mary'nin partisine gitmesine izin vermeye karar verdim.

トムをメアリーのパーティーに行かせることにしました。

Babamın bize arabayı ödünç vermeye istekli olduğunu sanmıyorum.

父が快く車を貸してくれるとは思わない。

- Zayıflamaya çalışıyorum.
- Kilo vermeye çalışıyorum.
- Kilo kaybetmeye çalışıyorum.

減量中なんです。

Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.

彼女にお金をいくらか渡そうとしたが、どうしても受け取ろうとしなかった。

Savaşarak İtalya'daki ilk, parlak seferinde Napolyon'un altında hizmet vermeye devam etti

、ロディ、カスティリオーネ、バッサーノ で戦い

Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.

助言をしてやろうとしたのに彼は私に向かって猛烈に悪態をつくだけだった。

Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler.

銀行と言うのはお天気の日に傘を貸したがるが、雨の日には、人を見捨てようとするところだ。

Daha pozitif olmaya ve sahip olduğum her şeyi ona vermeye karar verdim.

これからはプラス思考でがんばって行こうと思います。

Ve aşırı yaz sıcağında uzun yürüyüşler adamlarına ağır bir yük vermeye devam etti.

そして猛暑の中の長距離行軍は 兵士たちに重い苦痛を与え続けた

Yalan bir ölümcül hastaya kalbini vermeye çalışan bir doktor tarafından söylendiği zaman affedilebilir.

医者が、さじを投げた患者を元気づけようとする時には、嘘をいうことも許される。