Translation of "Sürekli" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Sürekli" in a sentence and their japanese translations:

Sürekli kusuyorum.

吐(は)いちゃった

Sürekli yiyecek,

心配事は いつだって 食物や

Sürekli yürüdü.

彼はどんどん歩きつづけた。

Aklınızla sürekli oynuyorlar,

常に人の心を弄ぶのです

Sürekli kafamda beliriyordu:

頭に浮かびました

Sürekli uzayan dişler.

‎伸び続ける歯だ

Öğretmen sürekli konuştu.

先生はどんどん話しつづけた。

Sürekli hatalar yapıyorsun.

君はしょっちゅう間違いをしている。

Sürekli televizyon izliyorsun.

君はいつもテレビばかり見ているね。

Hasta sürekli iyileşiyor.

患者は着実に回復に向かっている。

Sürekli desteğinize minnettarız.

引き続きのご支援を感謝いたします。

Sürekli yağmur yağdı.

来る日も来る日も雨だった。

O, sürekli meşgul.

彼女は働きづめだ。

Sürekli şekerleme yapıyordu.

彼女はその間ずっと居眠りをしていた。

Onlar sürekli tartışıyorlar.

彼らはいつもいがみ合っています。

O sürekli aktif.

彼は少しもじっとしていない。

Sürekli seni düşünüyorum.

私はあなたのことを、いつも想っています。

Karımla sürekli tartışırım.

妻と私はしょっちゅう口論する。

O sürekli konuşuyordu.

彼女はいつもしゃべってばかりいた。

O sürekli ağladı.

彼は泣きに泣いた。

Fiyatlar sürekli artmaktadır.

物価はずっと上がりつづけている。

Bilgisayarlar sürekli geliştiriliyorlar.

コンピューターはたえず改良されている。

Fiyatlar sürekli tırmanmaktadır.

物価がどんどん上昇してきている。

Bunun kadınların sürekli nesneleştirildiği,

これがヒップホップという

Sürekli kilo vermeye çalıştım.

常に減量していました

Yaşamanın maliyeti sürekli yükseliyor.

生活費はいつも上がっている。

Sürekli seni desteklemekten bıktım.

もう君の尻拭いはごめんだ。

Hasta sürekli bakım gerektirir.

その患者は片時も目を離せない。

O, sürekli mektuplar yazıyor.

彼女はいつも手紙を書いている。

O sürekli şarkı söyledi.

彼は歌いまくった。

O, sürekli şikâyet ediyor.

彼はいつもぶつぶつ言っている。

Konuşmamız hapşırıklarla sürekli bölündü.

彼のくしゃみが私達の会話の邪魔をした。

Dükkân sürekli olarak kapandı.

店はたたまれ、それっきりだった。

İnsanların isimlerini sürekli unutuyorum.

私は絶えず人の名前を忘れて困る。

Tom'la sürekli gittiğini düşündüm.

トムと付き合っているんだと思ってた。

O sürekli benim tarafımda.

彼はいつも私の味方だ。

Sürekli olarak isimleri unutuyorum.

私はいつも人の名を忘れてばかりいる。

John sürekli hatalar yapıyordu.

ジョンはいつもまちがいばかりしていた。

Sürekli burnumu temizlemek zorundayım.

しょっちゅう鼻をかんでいなければなりません。

Dükkânı sürekli müşteri kaynıyor.

彼の店はいつも客で混み合っている。

Sürekli onunla beslenerek yaşayamayız.

私たちは永遠にそこに住むことはできない。

- Annesi sürekli bundan şikayet eder.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.

彼のお母さんはそのことで絶えず愚痴をこぼしています。

Olumsuz düşüncelerinin sürekli saldırdığı zihinlerinde

自分自身の思考の罠に捕まり

Bunu sürekli bir empatiyle yapabiliriz

生徒達の心に惜しみない共感と

Seni sürekli uyaran sinyaller yok

絶え間ない刺激のある音や

Ve bizler bunu sürekli duyuyoruz.

本当によく耳にする話です

Sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.

どんな時でも Be positive (プラス思考)でなければなりません

Ve sürekli düşme tehlikesi altındayız.

常に崩壊の危険に さらされている

Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.

人生における成功には絶え間ない努力が必要だ。

Sürekli nostaljik düşüncelerin içinde kayboluyor.

彼はいつも過去の楽しい思い出にふけっている。

Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım.

君の相変わらずの愚痴には、むかつくよ。

Biz yirmi yıldır sürekli görüşüyoruz.

我々は二十年間絶えず連絡を取り合ってきた。

Tüm gün sürekli yağmur yağdı.

一日中、雨は止むことなく降り続いた。

Nihayet sürekli formumu yeniden kazandım.

やっと本調子を取り戻した。

Hasta adam sürekli dikkat gerektiriyordu.

その病人は絶え間のない世話を必要とした。

O, sürekli nevraljiden acı çekmektedir.

彼女は絶えず神経痛に悩まされている。

Kocası hakkında sürekli şikâyet ediyor.

彼女はいつも夫について不平ばかり言っていた。

Onlar sürekli olarak konuşmayı sürdürdüler.

彼らはその間ずっとしゃべり通しだった。

Onun sürekli hakaretleri öfkemi uyandırdı

彼が絶えず侮辱したので私の怒りをかった。

Suç oranı sürekli olarak artıyor.

犯罪率は着実に増加している。

Büyük başarılar sürekli çabadan kaynaklanmaktadır.

大きな成功は、コツコツ努力した結果である。

O, sürekli olarak ağlamayı sürdürdü.

彼女はずっと泣いていた。

O sürekli diğer insanları eleştirir.

彼はひっきりなしに他人を批評する。

Çiftçiler sürekli havadan şikayet eder.

農民は常に天気について不満を言う。

Sürekli o konu hakkında düşündü.

寝ても覚めても彼女はそのことを考えていた。

Popülasyonların hareketi sürekli yayılmanın yakıtıdır.

人々の移動は、感染が続く原因となるということです

Bu sürekli gürültü beni sinirlendiriyor.

このひっきりなしの騒音は頭にくる。

Annem sürekli insanların isimlerini unutuyor.

私の母はいつも人の名前を忘れている。

Sürekli gürültü bizi sağır etti.

絶え間ない騒音で耳ががーんとなった。

Gün doğana kadar sürekli konuştuk.

私たちは語りに語って、とうとう夜が明けた。

Bu hafta boyunca sürekli meşguldüm.

今週はずっと働きづめだった。

Karısı ona sürekli dırdır ediyor.

彼の妻は彼に一日中がみがみ言っている。

Sally saç stilini sürekli değiştiriyordu.

サリーはしょっちゅう髪型を変えていた。

Burada sürekli bir ağrım var.

ここに絶え間ない痛みがあります。

Coğrafya okurken sürekli harita kullanmalısın.

地理を研究するには地図をいつも利用しなければならない。

O, hastalanana kadar sürekli çalıştı.

彼は働きに働いて、ついに病気になった。

Nüfusta sürekli bir artış vardı.

人口はどんどん増加していた。

Sabit bakışlar, sürekli olarak bana bakılması,

常に じろじろ見られ

Ve sürekli hırlamasını ve ısırışını duyuyordum.

かみながら うなる声が 聞こえた

Tom sürekli olarak Japonya'da yaşamaya niyetleniyor.

トムはずっと日本に住むつもりです。

- Çadırda sürekli konuştuk.
- Çadırda konuştukça konuştuk.

- テントの中で明け方まで延々とおしゃべりをしました。
- テントの中で私たち喋りまくったの。
- 私たちテントの中でずっと喋ってたの。

Ben sürekli çabalarının önemini yeniden keşfettim.

たえまない努力の大切さを私は、再発見した。

Kız kardeşim sürekli çizgi roman okuyor.

妹は絶えず漫画を読んでいます。

Pirinç sürekli satılan bu ürünlerden biridir.

米はそれら主要商品の一つだ。

Onun sürekli şikâyet konuşması beni sinirlendirdi.

彼女の絶え間ない不平に私はいらいらした。

Onun çalışmaları yavaş ama sürekli gelişiyor.

彼女の研究はゆっくりと、しかし着実に、進展している。

Onlar sürekli sel korkusu içinde yaşarlar.

彼らは絶えず洪水の心配をしながら暮らしています。

Gece yarısı sonrasına kadar sürekli konuştular.

彼らは真夜中を過ぎるまで語り続けた。

Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.

彼らは常にお互いの上に出ようとしています。

Fakirlere sürekli yardım etmeye gayret etti.

彼は一貫して貧しい人たちを助ける努力をしてきた。

Onun sürekli hakaretleri onun öfkesini uyandırdı.

彼の絶え間ない侮辱が彼女の怒りを掻き立てた。

Coğrafya öğrencisi isen, sürekli harita kullanmalısın.

地理を研究するには地図をいつも利用しなければならない。

Kuzey rüzgarı bütün gün sürekli esti.

北風は一日中吹き続けた。

Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.

彼女に御行儀よくしなさいといつも言っている。

Tom ve Mary sürekli kavga ederler.

トムとメアリーはしょっちゅうケンカしてる。

Karımın sürekli dırdırı gerçekten sinirlerimi bozuyor.

妻のひっきりなしの愚痴話には本当にいらいらする。

Tom'un Fransızcası sürekli daha iyi oluyor.

トムのフランス語はぐんぐん上達している。