Translation of "Verecek" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Verecek" in a sentence and their japanese translations:

- Çalışman meyvesini verecek.
- Çalışmanız meyvesini verecek.

君の研究は実を結ぶだろう。

İsteyene resmini verecek.

彼女は、欲しがる人には誰にでも彼女の写真を与えるだろう。

- Çabanız mutlaka sonuç verecek.
- Çabanız mutlaka meyvesini verecek.

努力は必ず実を結ぶでしょう。

Çabalarınız yakında karşılığını verecek.

君の努力はもうじき実るだろう。

Çabalarımız yakında meyvesini verecek.

- 私たちの努力はまもなく実を結ぶ。
- わたしたちの努力はまもなく実を結ぶだろう。

Yaşım beni ele verecek.

もう歳には勝てません。

Bu bize zarar verecek.

それは我々に危害を及ぼすだろう。

Mekanizma çalışmaya son verecek.

その機能は働かなくなるだろう。

Verecek bir şeyim yok.

与えるものなど何もない。

Onun çabası meyve verecek.

彼の努力は実を結ぶだろう。

Cevap verecek durumda değilim.

お答えできる立場にありません。

Geri verecek çok enerjim vardı.

‎次は息子に与える番だ

Okul yaz için ara verecek.

学校は夏休みになる。

Kötü kitaplar sana zarar verecek.

悪い本は害を与える。

O, sana kitabını ödünç verecek.

彼は君に本を貸すだろう。

Yakında senin mektubuna cevap verecek.

彼はあなたの手紙にまもなく返事をくれるでしょう。

Sana verecek bir şeyim yok.

私はあなたにあげるものが何もない。

O, acı verecek şekilde zayıftı.

彼は痛ましいほどやせていた。

Sahip olduğu parayı sana verecek.

彼女は、持っているお金を全部あなたにあげるだろう。

Sana tavsiye verecek konumda değilim.

私はあなたに助言出来る立場にいない。

Çabalarınız bir gün meyve verecek.

- あなたの努力はいつか実を結ぶだろう。
- 努力はいつか報われる。

Bu amacınıza cevap verecek mi?

これで間に合いますか。

Sana verecek bir şeyim var.

- あなたにあげる物があります。
- 君に渡す物がある。

Mareşal Murat'tan düşmanın kaçmasına izin verecek

、敵が逃げることを許したであろうムラット元帥 からの命令を無視するように勧め

Size verecek hoş bir hediyem var.

- 君にいい贈り物をあげましょう。
- 君にあげるいいものがあるんだ。

Size zarar verecek böyle kitaplar okumamalısınız.

害になるような本は読んではいけない。

Yarın arkadaşlarım bana bir parti verecek.

明日友達がパーティーを開いてくれる。

O gelecek hafta bir parti verecek.

- 彼女は来週パーティーを催す。
- 彼女は来週パーティーを開く。
- 彼女は来週パーティーをする。

Ona borç verecek kadar aptal değilim.

私は彼にお金を貸すほど馬鹿ではない。

Bana borç para verecek kadar kibardı.

彼は親切にも私に金を貸してくれた。

Bu ilaç sana biraz rahatlık verecek.

この薬を飲めば痛みが少し治まりますよ。

Bu kitap sana büyük keyif verecek.

この本はとても楽しく読めます。

Onu ödünç para verecek kadar delisin.

あんな男に金を貸すとは、君はどうかしているよ。

Onlar öbür gün bir parti verecek.

彼らは明後日パーティーを開くつもりだ。

Tom'un araba sürmesine izin verecek misin?

トムに運転させるつもり?

Onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar,

元と同じものを 作るのではなく

Bana biraz ödünç para verecek kadar nazikti.

彼は親切にも私にお金を貸してくれた。

O senin dışarı çıkman için izin verecek.

彼は、君の外出許可を与えるでしょう。

Doktorlar aynı fikirde olmazsa kim karar verecek?

博士達の意見が一致しないときは誰が決めるのか。

Bana iyi bir tavsiye verecek kadar nazikti.

彼女は親切にも私によい助言をしてくれた。

Bu kutu bir sandalye olarak hizmet verecek.

この箱は椅子として使えそうだ。

Bu kutu bir masa olarak hizmet verecek.

この箱はテーブルの代用となる。

Bu para bir araba almama imkan verecek.

このお金のおかげで車が買えます。

Ve buradan nereye gideceğimize karar verecek olan sizsiniz.

ここからどちらに行くか 決めるのは君だ

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek.

でも何かしらの足しには なるだろう

Işitmenize zarar verecek bir şey yaptığınızdan emin olabilirsiniz,

聴覚がダメージを受けたことを確信します

O, bize biraz ödünç para verecek kadar nazikti.

- 彼は親切にも私たちにお金を貸してくれました。
- 彼は親切にもお金を貸してくれました。

Sana herhangi bir tavsiye verecek bir konumda değilim.

私はあなたに助言出来る立場にいない。

Yemeği verecek olan ailenin bu sene neye ihtiyacı var?

その家族は今年 何を求めているのか?

- Okul bize çadır temin edecek.
- Okul bize çadır verecek.

学校が我々にテントを用意してくれる。

Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?

ときどき手紙を下さい。

Bu onların çalışmaları hakkında bir denetim olarak hizmet verecek.

これは彼らの仕事の基準となろう。

Ihtiyacımız olan ilhamı verecek olan da yine bu süper güçtür.

頼りに出来るものは この超人的な力なのです

O, bana içmek için soğuk bir şey verecek kadar nazikti.

彼は親切にも私に冷たい飲み物をくれた。

İnsanlığın savaşa bir son vermezse, savaş insanlığa bir son verecek.

人類は戦争を終わらせないと戦争は人類の存在を終わらせる。

Askerlerine ilham verecek yerde de değildi ... ve ordusu kanlı bir yenilgiye uğradı.

また、彼はその場で部隊を鼓舞することもしなかった…そして彼の軍隊は血なまぐさい敗北に苦しんだ。

Belki de cevap verecek en iyi kişi, NASA'nın en iyi roket bilimcisi Werner

おそらく、答えを提供するのに最適な人物は、NASAのトップロケット科学者であるヴェルナー

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

でも何かしらの足しには なるだろう 樹皮を取ってきた

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.

モミの木を食べていいのか 知らない でも何かしらの足しには なるだろう

Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.

次、転職するとしたら、自分の今までの経験を活かせる職につきたい。

- Ona ödünç para verecek kadar aptal değilim.
- Ona ödünç para vermeyecek kadar akıllıyım.
- Ona ödünç para vermeyecek kadar mantıklıyım.

- 私は彼に金を貸すほどばかでない。
- わたし彼にかねを貸すほどばかではない。