Translation of "Ticaret" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Ticaret" in a sentence and their japanese translations:

Benimle ticaret yap.

混ぜて。

O ticaret yapmaktadır.

彼は商業に従事している。

Ticaret ortakları, ticaret politikasını açıklığa kavuşturmak için Japonya'ya dayanıyor.

貿易相手国は貿易政策を明確にせよと、日本に圧力をかけています。

Japonlarla ticaret kolay değil.

日本との貿易は容易ではない。

Osaka, Japonya'daki ticaret merkezidir.

大阪は日本の商業の中心地です。

Ticaret hukukuna şirket hukuku denebilir.

商法は企業法といえる。

Ticaret şehirlerin gelişmesine neden oldu.

商業は都市の発展をもたらした。

Şirket serbest ticaret anlamına gelir.

その会社は自由貿易を支持している。

O aday serbest ticaret yanlısı.

あの候補者は自由貿易の擁護者である。

Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.

電子商取引が急速に普及し始めた。

Ticaret milletlerin gelişmesine yardım eder.

貿易は諸国の発展を促進する。

Bir ticaret şirketinde istihdam edildi.

彼女は商事会社に勤めている。

Erkek kardeşi bir ticaret şirketinde çalışır.

彼の兄は貿易会社に勤めています。

Japonya Amerika ile çok ticaret yapar.

- 日本は米国と大量に貿易をしている。
- 日本は米国と多額の貿易を行っている。

Japonya Kanada ile çok ticaret yapar.

日本はカナダとの貿易が盛んだ。

Japonya dünyadaki birçok ülkeyle ticaret yapar.

日本は、世界の多くの国々と貿易している。

Japonya ABD ile çok ticaret yapar.

- 日本は米国と大量に貿易をしている。
- 日本はアメリカと盛んに貿易している。

Ben onun ticaret anlaşmazlığını görüşeceğini düşünüyorum.

私は彼女が貿易摩擦について話すと思う。

Japonya İngiltere ile çok ticaret yapar.

日本はイギリスと多くの貿易をしている。

Korsanlar silahsız ticaret gemilerini av yaptı.

海賊は武装していない商船を餌食にした。

Ben bir ticaret firması için çalışıyorum.

ある貿易会社に勤めています。

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

二国間の貿易は着実に増加している。

Japonya birçok yabancı ülkeyle ticaret yapar.

日本は多くの外国と貿易している。

- Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.

日本では東京とならんで大阪は商業の中心地である。

Ve ülkenin en büyük e-ticaret platformu Taobao,

そして中国最大の電子商取引 プラットフォームであるタオバオワンは

Bir oğlum var, o bir ticaret şirketinde çalışır.

私には息子がいるが、貿易会社に勤めている。

Başbakan iki ülke arasında bir ticaret anlaşması imzaladı.

首相が両国間の貿易協定に調印しました。

Amaç sende olana ihtiyacı olanlarla ticaret yapmak değil.

自分が提供するものを必要とする人と ビジネスするのではなく

Tom'un şirketi, Federal Ticaret Komisyonu tarafından soruşturma altındadır.

トムの会社は連邦取引委員会の取調べを受けている。

Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.

新しい貿易区域の計画はまだ実施の段階にありません。

Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

その国は貿易上の赤字の穴埋めに懸命である。

Çok taraflı ticaret müzakereleri ithalat kotaları üzerinde şapa oturdu.

輸入割り当て量についての多国間貿易交渉は暗礁に乗り上げてしまいました。

Yüksek tarifeler uluslararası ticaret için bir engel haline gelmiştir.

高い関税が国際貿易の障害となっている。

İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.

昨年は輸出が好調の反面、輸入が落ち着いていたので貿易収支は改善した。

Japonya ve ABD arasındaki mevcut ticaret uyuşmazlığına neyin neden olduğunu düşünüyorsunuz?

現在の日米貿易摩擦の原因は何であると思いますか。

Uluslararası bir ticaret yasağı, o ülkenin ekonomisi için bardağı taşıran son damla olabilir.

国際貿易禁止令がその国の経済にとって最後の頼みでしょう。