Translation of "Renk" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Renk" in a sentence and their japanese translations:

Tom renk değiştirdi.

トムは顔色を変えた。

Saçın ne renk?

- あなたの髪は何色ですか。
- あなたの髪は何色ですか?

Bunlar ne renk?

これらは、何色ですか?

Bir renk seç.

色を選んで。

Ben renk körüyüm.

- 色盲です。
- 私は色覚異常なんです。

- Renk pembeden daha çok mor.
- Renk pembeden ziyade mordur.

その色はピンクというより紫だ。

- Bahçemiz rengarenk çiçeklerle doludur.
- Bahçemiz renk renk çiçeklerle dolu.

庭園は色とりどりの花で溢れています。

Onun koyu renk gözleri ve koyu renk saçları var.

彼は黒目の黒髪です。

Renk seçimini size bırakıyorum.

何色で塗るかは 皆さんにお任せします

Senin renk zevkinden hoşlanmıyorum.

- 君の色に対する好みは感心しない。
- あなたの色の好みは好きじゃないな。

Onun renk zevkini sevmiyorum.

私は彼の色の好みが好きではない。

Yapraklar renk değiştirmeye başladı.

葉が色付き始めた。

Beyaz renk saflığın sembolüdür.

白は純潔の象徴である。

En sevdiğim renk kırmızı.

私の大好きな色は赤です。

En sevdiğim renk turuncu.

- 私の一番好きな色はオレンジです。
- 私が最も気に入っている色はオレンジです。

En sevdiğim renk mavi.

私が一番好きな色は青です。

En sevdiğin renk hangisidir?

好きな色は何色ですか?

Kaç tane renk var?

- いくつの色がありますか?
- 色は何色ありますか。

En sevdiğim renk kahverengidir.

私が一番好きな色は茶色です。

Gökkuşağında kaç renk görüyorsun?

虹の中にいくつの色が見えますか。

- O renk bana güzel görünmüyor.
- O renk benim üzerimde iyi görünmüyor.

あの色は私には似合わない。

O, benimki ile aynı renk.

それは僕のと同じ色だ。

Renk, onun saçlarıyla güzel gitti.

その色は彼女の髪の毛とよく合った。

Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda renk değiştirir.

秋になると木の葉の色が変わる。

Mavi benim en sevdiğim renk.

青は私が一番好きな色です。

Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda renk değiştirirler.

秋になると木の葉の色が変わる。

Lâkin, renk katalogda göründüğünden farklıydı.

しかしながら、色が貴社のカタログのサンプルの色と異なっていました。

Bu onun konuşmasına renk katıyor.

これが彼の話し方に生彩をそえている。

Alex "renk!" diye cevap verecektir.

アレックスは「色」と答えるのである。

Bütün dağ sonbaharda renk değiştirir.

秋には山全体が紅葉する。

Senin en sevdiğin renk hangisidir?

- 好きな色は何色ですか?
- 何色が好きですか?
- 好きな色は何ですか?

Bu benim en sevdiğim renk.

これは私が一番好きな色です。

Sevdiğin bir renk var mı?

好きな色はありますか?

Bunun uyarısı da sırtlarındaki canlı renk.

背中(せなか)の明るい色は警告(けいこく)だ

Ormandaki renk harmonisine hayran kaldığımı hatırlıyorum

色が織りなす 森の美しさに心を奪われた

Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve düşer.

秋には葉は色を変え落ちてしまう。

Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.

- 陽があかあかと沈む。
- 日が赤々と沈む。

Mavinin en güzel renk olduğunu düşünüyor.

彼は青が一番美しい色だと思っている。

Pembe renk sadece kızlar için değildir.

ピンクは女の子のためだけにあるんじゃないんだよ。

Onun saçı renk olarak benimkine benziyordu.

彼女の髪は色が私のと似ていた。

Bu onun konuşma şekline renk katıyor.

これが彼の話し方に生彩をそえている。

Altın renk olarak pirinç madenine benzer.

金は色が真鍮と似ている。

Hatta aileler de resimlerdeki renk eksikliklerine bakarak

さらに親御さんたちも 絵画に色彩が無いことに気づくことで

Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.

- 彼が写真を見せると真実味が出た。
- 彼が写真を見せると、彼の話に真実味が出た。

İlgilendiğin herhangi bir özel renk var mı?

特にお好みの色とかおありですか。

Renk tüm görünen şeylerin en kutsal unsurudur.

色彩は目に映るあらゆる物のうちで最も神聖な要素である。

- Favori rengim mavidir.
- En sevdiğim renk mavidir.

私が一番好きな色は青です。

Olimpiyat bayrağının en sağındaki halka ne renk?

五輪旗の右端の輪っかって何色だったっけか?

Renk, doku, desen ve deri eşleştirebiliyorlar. Çok güzel.

‎皮ふの色や質感 模様を ‎周囲に合わせられる

Senin saatin şekil ve renk olarak benimkine benziyor.

君の時計は形も色も私のに似ている。

Gözlerini güneşten korumak için koyu renk gözlük taktı.

彼女は日光から目を守るためにサングラスをかけていた。

Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.

- 特大のサイズはあるんですが、その色のは切らしております。
- XLはご用意していますが、あいにくその色はございません。

Bizim gibi o da ay ışığında pek renk göremez.

‎月明かりでは色は見えない

Bazı insanlar renk körüdür; onlar bir rengi diğerinden ayıramaz.

色盲のために、色彩の区別ができない人もいる。

Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.

カラー・コーディネーションに関するケリーの論文に提出された情報は、別の理論を構築するのに有用である。