Translation of "Miktar" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Miktar" in a sentence and their japanese translations:

Toplam miktar nedir?

合計でいくらですか。

Bir miktar kitap çalındı.

何冊かの本が盗まれた。

Ancak, miktar doğru değildi.

しかしながら、品物の数が誤っていました。

İşte bir miktar su.

ここに水が少しある。

Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.

君の言ったことをある程度まで受け入れます。

Bir miktar para kabul edilecektir.

どれだけのお金でもありがたい。

Önemli olan miktar değil kalitedir.

大切なのは量でなく質だ。

O bir miktar iş yaptı.

彼はかなりの仕事をした。

Bir miktar para iş görür.

いかほどの金額でも結構です。

Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz,

脳にごく少量の電流を流します

Onun söylediklerinde bir miktar doğruluk var.

彼が言う事にも一面の真理がある。

Onun bankada bir miktar parası var.

彼はその銀行にいくらか預金がある。

Ben dün bir miktar para çaldırdım.

私は昨日お金を取られた。

Birisi bize bir miktar üzüm getirdi.

誰かがわたしたちのところへブドウを持ってきてくれた。

Ve böylece... ...bir miktar panzehir elde edebiliriz.

この抗毒液を補充する

Onun sadece küçük bir miktar parası vardı.

彼女は小額の金しか持っていなかった。

Onun kendine ait bir miktar parası var.

彼女はちょっとした資産を持っている。

Bir miktar portakal almak için mağazaya gitti.

彼はオレンジを買うために店に行った。

Ben resim için sadece önemsiz bir miktar ödedim.

その絵にはわずかな金しか払っていません。

Beş yüz dolar onun için küçük bir miktar.

500ドルなんてかれにとってははした金だ。

- Biraz kağıda ihtiyacım var.
- Bir miktar kağıt istiyorum.

紙がほしい。

Ona bir miktar ödünç para vermen büyük nezaketti.

彼に金を貸してあげて君はとても親切だった。

Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

瓶には、少しだけ牛乳が残っていた。

O bir miktar un ve yağ satın aldı.

彼女は小麦粉と油を大量に買い込んだ。

O miktar ekin, ekonomilerini desteklemek için yeterli değildir.

このくらいの収穫量では、そこの経済を支えるのに十分ではありません。

Elbette hepimizin içinde bir miktar bencillik ve açgözlülük var

確かに私たちはみんな 自己中心的な部分 強欲な部分を内に持っています

Ken bir miktar yumurta satın almak için süpermarkete gitti.

健はいくつかの卵を買うためにスーパーマーケットへ行きました。

Yaralanması için tazminat olarak büyük bir miktar para aldı.

彼は怪我の賠償として多額の金を受け取った。

- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.
- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

テーブルにクッキーを置いていたら、子供たちがあっという間に食べつくしてしまった。

Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.

金額にもかかわらず、ブライアンは来週までに間違いなく全額返してもらいたがっています。

Şirket bankanın yeni makineler almak için onlara bir miktar para ödünç vermesini istedi.

新しい機械を購入するためのお金を貸してくれるようにその会社は銀行に依頼した。