Translation of "Kat" in Japanese

0.021 sec.

Examples of using "Kat" in a sentence and their japanese translations:

Tom kat kat diğerlerinin üstündedir.

トムは他の連中よりはるかにすぐれてトップだ。

Kaçıncı kat?

何階なの?

Bu hangi kat?

何階なの?

Bina yedi kat yükseklikte.

その建物は7階建てだ。

Bina yirmi kat yüksekliğinde.

そのビルは20階建てです。

Üst kat penceresi açıldı.

上の階の窓が開いた。

Çitadan yedi kat ağır ve görüşü bizimkinden altı kat hassas.

‎体重はチーターの7倍 ‎目の感度は人間の6倍

Risk, yüz kat azaltılmadan önce

子供の3人に1人は 5歳の誕生日を迎えられませんでした

Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.

‎猟犬の倍にもなる ‎鋭い嗅覚で‎―

Kendinden on kat büyük avları indirebilir.

‎自分より ‎10倍大きい相手も襲う

Onun evi benimkinden üç kat büyük.

彼の家は私の家の3倍の大きさだ。

Krista Suh, Jayna Zweiman ve Kat Coyle

クリスタ・サー、ジェイナ・ズワイマン キャット・コイルが

Onu ses hızından üç kat hızlı koşan

音速の3倍の速さで走る マンガのスーパーヒーローの速さと

Koklama duyusu, tazınınkinden dört kat daha keskin.

‎ゾウの嗅覚は ‎猟犬の4倍も鋭い

Koklama duyuları bizimkinden 100 kat daha iyi.

‎人間の100倍も優れた ‎嗅覚を使い‎―

Benden binlerce kat daha uyanık ve zekiydi.

‎僕の何千倍も ‎感覚が鋭くて賢い

Senin evin benimkinden üç kat daha büyük.

君の家は私の家の3倍大きい。

Onun geliri benimkinden üç kat daha büyüktür.

彼の収入は私の3倍だ。

Onun bir kat mülkiyeti aldığını biliyor muydun?

彼がマンションを買ったのはご存じですか。

Benim odam onunkinden 2 kat daha büyük.

私の部屋は彼の部屋の倍の広さがある。

O benden üç kat daha fazla kazanır.

- 彼は私の三倍も稼ぐ。
- 彼は私の三倍も稼いでいる。

Bu köprü ondan üç kat daha uzun.

- この橋はあの橋よりも3倍長い。
- この橋は、あの橋の3倍の長さがあるんです。

Şu dağ bundan beş kat daha yüksektir.

あの山はこの山の5倍の高さである。

Yeni bilgisayar, eskisinden on kat daha hızlı.

新しいコンピューターは旧型よりも10倍速い。

Bölgede ayılar varsa iki kat dikkatli olmanız gerekir!

クマがいるなら もっと気をつけなきゃ

Yıldızların ışığı, ay ışığından 200 kat daha sönüktür.

‎星の明るさは ‎月光のわずか200分の1

Çin, Japonya'dan yaklaşık yirmi beş kat daha büyüktür.

中国は日本の約25倍の広さだ。

Küçük bir dil uzun bir yol kat eder.

- ちょっと言葉を知っていればずいぶん役にたつよ。
- ちょっとした言葉が、とても役に立ちます。

Onun evi bizimkine göre iki-üç kat büyük.

彼女の家は我が家より2、3倍広い。

O benim kazandığımdan üç kat daha fazla kazanır.

- 彼は私の三倍も稼ぐ。
- 彼は私の三倍も稼いでいる。
- やつは俺の3倍稼ぐ。

Bu köprü o köprüden üç kat daha uzun.

この橋はあの橋よりも3倍長い。

Bu süit benim kondominyumumdan üç kat daha büyüktür.

このスイートルームは私の住んでいるマンションの三倍の広さだ。

Çin'in nüfusu Japonya'dan yaklaşık sekiz kat daha büyüktür.

中国の人口は日本の約8倍です。

Her şeyi öncekinden 100 kat daha iyi hâle getirdi.

前より100倍良いものを 作り出していることです

Küçük bir tarihsel perspektifin çok yol kat ettiğini düşünüyorum.

しかしまた歴史的観点が役立ちます

üstelik bu hapis cezası üç kat daha uzun oluyor.

服役期間も3倍長くなるのです

Hırsız bir üst kat penceresinden zorla girmiş gibi görünüyor.

泥棒は2階から侵入したらしい。

Tom asansöre bindi ve üçüncü kat için düğmeye bastı.

トムはエレベーターに乗って3階のボタンを押した。

Fuji Dağı, Rokko Dağından yaklaşık dört kat daha yüksektir.

富士山は六甲山のおよそ四倍の高さです。

Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.

‎同じアシカ科だが ‎大きさはオットセイの7倍だ

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

‎このクマは夜のほうが ‎倍も魚を捕れると知っている

- Fazla ilerleme kat edemedim.
- Pek ilerleme kaydedemedim.
- Çok ilerleleme sağlayamadım.

私はまだそんなに進歩してない。

- Odam seninkinden üç kat daha büyük.
- Odam seninkinin üç katı.

私の部屋は君の部屋の3倍の広さだ。

Hikâyeler, tek başına salt bilgiden 2 ile 10 kat daha hatırlanabilir.

物語は事実のみに比べ2倍から10倍も 記憶に残りやすいのです

Gece görüşü domuzunkinden yedi kat daha iyi. Yaklaşmakta olan tehlikeden bihaberler.

‎ヒョウの夜間視力は ‎ブタの7倍にもなる ‎ブタは危険に気づいてない

Geceden sağ çıkabilmek için en ufakları bile bu yolu kat etmeli.

‎夜をしのぐために ‎幼いヒヒも崖を下りる

Ama zifiri karanlık değil. Dolunayın ışığı Güneş'inkinden 400.000 kat daha sönüktür.

‎だが月が出ている ‎満月の明るさは ‎太陽の40万分の1だ

Parstan iki kat ağır olan erkek domuzlar korkulası korumalardır. Riske girmeye değmez.

‎オスのブタは大きく ‎相手にすると分が悪い ‎今回は諦めた

Dünyanın yüzeyinden herhangi bir insanın kat ettiği en uzak mesafe 850 mil idi.

人間が地球の表面から最も遠くに移動したのは850マイルでした。

- O benden üç kat daha fazla kazanır.
- Benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanır.

彼は私の給料の3倍稼ぐ。

Ay ışığının en güçlü hâli güneş ışığından 400.000 kat daha sönüktür. Yine de görmeye yeter.

‎満月の明るさは ‎太陽の40万分の1だ ‎それでも視界が開ける

"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"

「フランス語、興味はあるけど難しいんでしょ?」「そんなことないよ。英語の100倍簡単だよ」「ほんとに?」「少なくとも僕にとってはね」「それはトムがネイティブだからじゃん」