Translation of "Ağır" in Japanese

0.646 sec.

Examples of using "Ağır" in a sentence and their japanese translations:

O kalabalığın arasında ağır ağır ilerledi.

彼は群集を押し分けて進んだ。

Ağır kokudan mı?

独特の臭い?

Annem ağır hasta.

母はとても具合が悪い。

Bacaklarımı ağır hissediyorum.

足がだるいです。

Biraz ağır görünüyor.

少し重そうですね。

Bu masa ağır.

- このテーブルはおもいです。
- このテーブルは重たい。

Ben ağır başlıyım.

私は酔っていない。

Kitabım çok ağır.

私の本はとても重い。

Bu kitaplar ağır.

この本は重い。

Bu kitap ağır.

この本は重い。

- O ağır, ama başedebilirim.
- Ağır ama idare ederim.

重いけど、何とか運べます。

O ağır yaralı değildi.

幸いに彼女のけがは命に問題ない。

Ne ağır bir çanta!

なんと重いかばんだ!

Fırtına ağır kayıplar getirdi.

その暴風雨は大損害をもたらした。

Ağır eleştiriye maruz kaldı.

彼は厳しい批判にさらされた。

Onun köpeği ağır duyar.

彼の犬は耳が遠い。

Bu kitap çok ağır.

この本はとても重い。

Ağır bagajı havaalanına çektim.

私は重い荷物を空港まで引きずって行った。

Ağır çantayı sırtımda taşıdım.

私はその重たい袋を背負って運んだ。

Teslim şartları ağır idi.

降伏条件は過酷だった。

Ağır iş için teşekkürler.

ごくろうさまでした。

Bu çanta aşırı ağır.

- このバッグ重すぎだよ。
- この鞄は重たすぎる。

Bu kurşun kadar ağır.

これは鉛のように重い。

Tom ağır yaralandı mı?

トムは大けがしたの?

Ağır vergi yükü altındaydılar.

彼らは重税に悩まされた。

O, kazada ağır yaralandı.

彼はこの事故で重傷を負った。

Çok ağır hayal kırıklığı yaşarsınız.

がっかりしますから

Top aniden ağır çekimde göründü

急にボールの動きがまるで スローモーションのように見え

Kral, halka ağır vergiler koydu.

- 王は人民を抑圧した。
- 王は人民に重税を課した。

Kral halkına ağır vergiler koydu.

王は国民に重い税を課した。

Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.

愛犬の病気は重かった。

Tütünde ağır bir vergi vardır.

- タバコには重い税金がかかっている。
- タバコにかけられている税は高い。

Ağır bir trafik sıkışıklığı beklememiştim.

そんな渋滞は予想していなかった。

Sahneyi ağır çekimde görmek istiyorum.

その場面をスローモーションで見たい。

Benim babam ağır sigara tiryakisi.

- 父はたくさんたばこを吸います。
- 父はヘビースモーカーなんです。

O, raftan ağır kutuyu indirdi.

彼は棚から重い箱を降ろした。

Tayfundan ötürü ağır hasar gördük.

台風でひどい被害を受けた。

Arabam kazada ağır hasar gördü.

事故で私の車はひどくやられた。

Tom'un ağır Alman aksanı var.

トムには強いドイツ訛りがある。

Kutu taşınılmayacak kadar çok ağır.

- その箱は重たくて運べません。
- その箱は重くて運べません。

Viskiye ağır bir vergi konuldu.

ウイスキーには重税が課せられていた。

Onlar sahneyi ağır çekimle gösterdiler.

スローモーションでその場面を見せた。

Tom'un çantası ağır hasar gördü.

トムのバッグはひどく傷んでいた。

Bu bisiklet berbat, çok ağır.

この自転車はひどい。重すぎる。

O bunun kadar ağır mıdır?

- あれはこれと同じくらい重いですか。
- あれって、これと同じくらいの重さかな?

Çocuk ağır kanapeyi taşımaya çalıştı.

あの少年は試しに重いソファーを動かした。

Açlık en ağır sorunlardan biridir.

飢えは最大の社会的不幸の1つである。

Sigara içerdim.Oldukça ağır bir tiryakiydim.

以前はタバコを吸い、かなりのヘビースモーカーでした。

Ağır kokularını etrafa sürerek sınır belirliyorlar.

‎縄張りに匂いで ‎マーキングをする

İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.

人々は噴火で大損害を受けた。

Ağır yaralı adam hastaneye vardığında ölmüştü.

重傷を負った男性は病院に着いた時既に亡くなっていた。

Tom kafasından ağır bir darbe aldı.

トムは頭にきつい一発を受けた。

Ağır çekim bir film izlemek gibiydi.

それはまるでスローモーション映画を見ているようだった。

Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.

その彼女は重い箱を片手で持ち上げた。

Genç tek eliyle ağır kutuyu kaldırdı.

その男の子は重い箱を片手で持ち上げた。

Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.

その建物は火事で非常に損害を受けた。

O, yüzüme ağır bir darbe indirdi.

彼は僕の顔をひどく殴った。

O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.

彼は病気をこじらせてしまった。

Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.

彼はあしたヘビー級チャンピオンと対戦する。

Sence Japonya'daki vergiler çok ağır mı?

日本は税金が重過ぎと思いませんか。

Bu kutu taşıyamayacağım kadar çok ağır.

- この箱は重すぎてあたしには運べない。
- わたしが運ぶにはこの箱は重すぎる。

Sana yardım edeyim. Çantan ağır gözüküyor.

手伝いましょう。あなたの鞄とても重そうです。

O kadar ağır ki onu kaldıramıyorum.

- 重くて私にはもてない。
- 重すぎて持ち上がらないんだよ。

Bu valizi taşıyamam. O çok ağır.

このスーツケースを運ぶのは無理だ。重すぎるよ。

"O ağır hasta mı?" "Umarım değildir."

「彼の病気は重いのかな」「そうでないといいね」

Bu kitap onun kadar ağır değil.

この本はあの本ほど重くない。

Bu sabah ağır bir don vardı.

今朝は霜がたくさん降りた。

Bunun gibi ağır sorumlulukları üstlenmek istemiyorum.

私はそんな重い責任を引き受けたくない。

Bu borç çok ağır faiz taşıyacak.

この貸付金は高い利子をとられることになっている。

Bu taş kaldırmak için çok ağır.

この石は重すぎて持ち上げられない。

O ağır bavulu kendiniz taşıyabilir misiniz?

あの重いスーツケースを何とか一人で運べますか。

Birçok erkek savaşta ağır biçimde yaralandı.

多くの兵士が戦いでひどいケガを負った。

Büyük ve ağır nesneleri ayakta hareket ettiriyorum;

古くからある シンプルな課題です

Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.

‎強い匂いが立ちこめる

Kızı ağır biçimde cezalandırma; onun huyuna git.

その少女を厳しく罰しないで。もう少し大目に見てやって。

Köprü böylesine ağır bir yükün altında çökecek.

その橋はそんなに重い荷物では壊れてしまうだろう。

Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.

ひどくなると、亀裂が生じたり、断裂することもあります。

Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.

輸入品には重い税金をかけるべきだと思う。

Onun sağlığı bu ağır göreve uygun değildir.

彼女の健康ではそのつらい仕事に絶えられない。

O, ağır hasta ve iyileşmesi olasılığı yok.

- 彼は重病で回復しそうにない。
- 彼は重い病気で、回復の見込みはない。

Ağır yaralı olmasına rağmen telefona ulaşmayı başardı.

彼は重傷を負っていたけれども、何とか電話までたどりつくことができた。

O eskisinden çok daha fazla ağır geliyor.

彼はいぜんよりもずいぶん体重が増えている。

Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.

祖母は耳が遠い、つまり、耳が少し不自由なのだ。

- O, yavaşça yürüyor.
- Ağır yürür.
- Yavaş yürür.

彼はゆっくりと歩く。

Onun çok ağır bir çalışma programı vardı.

彼はとてもきつい研究計画を立てていた。

Bu taş benim kaldıramayacağım kadar çok ağır.

この石はとても重かったので持ち上げることができなかった。

Biraz daha ağır yağmur sele neden olabilir.

もう少し雨がひどくなると、洪水の恐れがある。

Onu acilen hastaneye götürmeliyiz, o ağır yaralı!

我々は彼をすぐに病院へ連れていかねばならない。彼は重症だ。

Bu kitap o kitap kadar ağır değildir.

この本はあの本ほど重くない。

Bu sıra, bizim onu havaya kaldırabileceğimizden ağır.

この机は重すぎて持ち上げられない。

Hava trafik kontrolörleri ağır zihinsel yük altındadırlar.

航空管制官は厳しい精神的緊張にさらされている。

Bu, şimdiye kadar okuduğum en ağır kitap.

- これは今までに読んだ中でもっとも難しい本だ。
- 今まで読んだ中で一番難しい本がこれです。

Ne kadar da ağır bir masa bu!

- これはなんと重い机なのだろう。
- なんちゅう重い机だよ!

Lütfen bu ağır bagajda bana yardım et.

- この重い荷物を運ぶのを手伝ってくれませんか。
- この荷物重いんで手伝ってください。

Bu makine benim taşıyamayacağım kadar çok ağır.

この機械は重すぎて私には運べない。

Bu sabah kalktığımda ağır biçimde yağmur yağıyordu.

- 今朝起きたら雨が激しく降っていました。
- けさ起きたときひどく雨が降っていた。

Bu bavul benim taşıyamayacağım kadar çok ağır.

このスーツケースは、私が運ぶには重すぎます。

Bu mevsim sırasında ağır kar yağışı olacak.

この季節はたくさん雪が降る。

Trafik çok ağır değilse, herhangi bir sorun yaşamamalıyız.

車がそんなに混んでなければ問題ないでしょう。