Translation of "Istediği" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Istediği" in a sentence and their japanese translations:

Tom'un istediği budur.

これ、トムが欲しいやつだよ。

Neden tırmanmak istediği sorulmuştu.

なぜ彼がそれを登りたいのかと尋ねられました。

Şairin söylemek istediği açıktı.

その詩人が何を言いたいかは明らかだった。

Tom'un istediği bu mu?

それがトムの欲しかったやつ?

Tom'un istediği bu mudur?

あれがトムの欲しいやつなの?

Yapmamı istediği şeyi yaptım.

私は彼女にするように頼まれことをした。

Tadını çıkar, istediği kadar baksın

好きなだけ堪能してもらう

İstediği her şeyi almaya çalıştı.

彼女は欲しい物は何でも手にいれようとした。

Şanslıydı ki istediği okula girdi.

彼女は幸運にも希望の大学に入学した。

İstediği her şeyi ona verir.

彼は、彼女がくれというものは何でもやる。

Onun söylemek istediği oldukça açık.

彼の言おうとしていることは全くわかりやすい。

Tom istediği kadar zaman harcıyor.

トムは渋っている。

O istediği her şeyi aldı.

- 彼は、欲しいもの全てを手にした。
- 彼が望むもの全てを手に入れた。

Onun demek istediği açık değildi.

彼女が何を言おうとしていたのかははっきりしなかった。

Tom istediği kadar burada kalsın.

トムがいたいだけ、ここにいさせてあげて。

Tom'un istediği şey bu mu?

これがトムの欲しいもの?

- Çocuk oyuncağı istediği için hiddetle bağırmaya başladı
- Çocuk oyuncağı istediği için çığlığı bastı.

子供がおもちゃを買って欲しいと駄々をこねていた。

Paylaşmak istediği bir şey var mı?

知って欲しいことは何かな?

Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.

フレッドは妻に彼が成し遂げなければならない目標について話した。

Diktatör ayrıcalıklarını istediği kadar kötüye kullandı.

その独裁者は思う存分特権を乱用した。

Onlardan hangisinin onu istediği açık değil.

どちらが望んだのか判然とはしない。

O, istediği zaman bir sırrı saklayabilir.

彼はその気になれば秘密を守る事が出来る。

Tek istediği resmini bitirmek için zamandı.

彼が望んでいたのは絵を完成させる時間だけだった。

Ona istediği kadar çok yiyecek verdim.

彼がほしがるだけの食べ物を与えた。

Onun ziyaret etmek istediği yer Mısır'dır.

彼が行きたがっているのはエジプトだ。

Onun istediği gibi yapmasına izin ver.

彼の好きなようにやらせなさい。

Para onun istediği en son şeydir.

金なら彼はぜんぜん欲しがらない。

Bu Tom'un gerçekten istediği şey mi?

トムが望んでいるのは本当のところはそれなのだろうか。

Tom'un yaşamak istediği tek yer Boston'dur.

トムが今までに住んでみたいと思っていた場所はボストンだけだ。

Yabancılardan yemek dilenmek nafile. İstediği kadar denesin.

‎おねだりしたところで ‎他人は餌をくれない

Oğlan fark edilmek istediği için arabasını boyadı.

その少年は注目されたくて髪を染めた。

Onun gerçekten ne demek istediği açık değildi.

彼女の真意は明らかではなかった。

Onun söylemek istediği sadece reddedeceği anlamına geliyor.

彼女の言いたいことは結局「ノー」ということだ。

O, yapmak istediği şey hakkında kararsız görünüyordu.

彼は何をしたいのかに関してはっきりしていないようだった。

Sanırım Tom yapmak istediği bir şeyi başarabilirdi.

トムは自分で決めたことはなんでもできると思う。

Her zaman yaptığı işte istediği kadar zaman harcar.

彼はいつも何をするにしてもゆっくりやる。

Tom'un almak istediği aynı kediyi satın almak istiyorum.

トムが欲しがっているのと同じ車を買いたい。

Tom Mary'nin yapmasını istediği şeyi tam olarak anladı.

トムはメアリーが自分にやって欲しいことをちゃんと理解した。

Tom'un yapmak istediği şeyi yapmak için cesareti yoktu.

トムには自分のやりたいことをする勇気がなかった。

Tom'un istediği şeyi alması için yeterli parası yoktu.

トムは必要なものを買うための十分なお金を持っていなかった。

O bir soru sormak istediği için elini kaldırdı.

彼女は質問がしたかったので手を挙げた。

Mac yeni bir Mustang almak istediği için para biriktiriyor.

マックは新型ムスタングが買いたいので、お金を貯めている。

O her zaman elbisesinin seçiminde istediği kadar zaman harcar.

ドレスを選ぶ際にはいつも彼女は時間をかける。

Dükkânda bir çadır almaya çalıştı, ancak istediği çadırı bulamadı.

彼女は店でテントを手に入れようとしたが、欲しいと思うテントを見つけることができなかった。

Cheesecake Factory'de canımın istediği kadar peynirli kek yemek istiyorum.

チーズケーキファクトリーで、チーズケーキをたらふく食べてみたい。

Bence 'Tutkunun peşinden git'menin yapmanızı istediği üç şey var:

情熱を追うために 必要なことが3つあります

Tom, ebeveynlerinin istediği her şeyi yapmasına izin verdiğini söyledi.

トムが言ってたんだけど、親がトムのやりたいこと何でもやらせてくれるんだって。

O bir şey istediği zaman "istiyorum" istemediği zaman "hayır" der.

何か欲しいときは、「欲しい」と言い、欲しくないときは「いらない」という。

Onun ne demek istediği ile ilgili genel bir fikrim var.

彼がいおうとするところは大体分かる。

Öyle yapmasını istediği için Tom Mary'yi 6:30'da uyandırdı.

トムは頼まれていた通りメアリーを6時半に起こした。

O erkeklerden istediği şeyi almak için güzel görünüşlerini nasıl kullanacağını bilir.

彼女は色仕掛けで男を誘惑する。

- Onu, onun senin yapmanı istediği şekilde yap.
- Onu, onun dediği yoldan yap.

彼の言うようにしなさい。