Translation of "Iddia" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Iddia" in a sentence and their japanese translations:

Uzman olduğunu iddia edenler

そして専門家だと自負する我々自身も

Bunu ben iddia etmiyorum,

これは私個人の意見ではなく

Masaru masum olduğunu iddia ediyor.

マサルは潔白であると主張した。

O, haklı olduğunu iddia etti.

彼女は自分が正しいと断言した。

O, dürüst olduğunu iddia ediyor.

彼は自分が正直だと言っている。

Onun masum olduğunu iddia ediyor.

彼は、彼女が無実だと主張している。

Arazinin sahibi olduğunu iddia etti.

彼女はその土地の所有者だと主張した。

Gerçeği söylemediğimi mi iddia ediyorsun?

- 私は本当の事を言ってないと言うのですか。
- 私が本当のことを言っていないというのですか。

Jane gerçeği söylediğini iddia etti.

ジェーンは本当のことを言っているのだと断言した。

Onun suçsuz olduğunu iddia etti.

彼は自分が潔白だと言い張った。

Sporun zaman kaybı olduğunu iddia ediyorum.

スポーツなんて時間の浪費だと思います。

Bir finans uzmanı olduğunu iddia etti.

彼は財政の専門家であると自称した。

O, bir ressam olduğunu iddia ediyor.

彼はあれでも絵書きだってさ。

Onlar onun doğru olduğunu iddia ettiler.

彼らはそれが本当だと言い張った。

Kitabı kütüphaneye iade ettiğini iddia ediyordu.

彼は、その本はすでに図書館に返したと主張した。

Bir şey çaldığımı mı iddia ediyorsun?

私が何か盗ったとでも言いたいの?

Kolomb, dünyanın yuvarlak olduğunu iddia etti.

コロンブスは地球は丸いと主張した。

Iyi olacağını iddia eden bir uzman vardı.

有益だと言った専門家が同じ位います

Onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.

彼女の事は何も知らないと彼はいいはる。

Bu konuda hiçbir şey bilmediğini iddia etti

彼はそのことについて何も知らないと公言した。

Columbus batıya giderek Hindistan'a ulaşabileceğini iddia etti.

コロンブスは西へいけばインドへ到着すると主張した。

Yeni bir kuyruklu yıldız keşfettiğini iddia etti.

彼は新しい彗星を発見したと主張した。

Tom Mary'den daha hızlı koşabileceğini iddia etti.

トムは、自分がメアリーより速く走れると主張しました。

Kimileri televizyonun faydadan çok zarar getirdiğini iddia ediyor.

- テレビはためになるというよりもむしろ害になると主張する人もいる。
- テレビは有害無益だと言う人もいる。

Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.

トムは正当防衛でメアリーを射ったと主張した。

Beth, Sally'nin yalnızca suçsuz numarası yaptığını iddia etti.

サリーはやっていないふりをしているだけだと、ベスは主張しました。

Çocuk onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.

少年はそれについて何も知らないと言い張っている。

Mary el çantasının kocasından bir hediye olduğunu iddia etti.

そのハンドバッグは夫からもらったものだとメアリーは主張した。

- John tablo üzerinde hak iddia etti.
- John tabloyu sahiplendi.

ジョンはその絵の所有権を主張した。

Amerika, bunun "sınıfsız" bir toplum olduğunu iddia etmeyi sever.

アメリカは自国が「階級の無い」社会であると主張したがる。

O, nükleer silahların ulusal savunma için gerekli olduğunu iddia ediyor.

彼は核兵器は国防のために必要だと主張している。

- O, rüşvet aldığını itiraf etti.
- O, rüşvet aldığını iddia etti.

彼は賄賂を受け取っていたと認めた。

Generallerinin ve birliklerinin minnettarlığım üzerine sonsuza kadar hak iddia ettiğini söyleyin ."

彼の将軍と彼の軍隊が私の感謝の気持ちで永遠の主張を得た ことを元帥に伝えてください 。」

Disney filmlerini sevdiğini iddia eden kadınlar, birçok durumda zihinsel olarak acı çekiyorlar.

ディズニー好きを公言している女は,多くの場合精神を病んでいる。

Birinin beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuştuğunu iddia ettiğini duyduğumda şüphe ederim.

私は、5つ以上の言語を流暢に話せるという主張には、疑いを持ちます。

Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.

私は、5つ以上の言語を流暢に話せるという主張には、疑いを持ちます。

John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.

- ジョンは、その不誠実なセールスマンが、彼をだまして無用な機械を買わせたと主張した。
- ジョンは、その誠実でないセールスマンが、彼をだまして無用な機械を買わせたと主張した。
- インチキなセールスマンにだまされて、役立たずの機械を買わされたとジョンは主張した。