Translation of "Farkında" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Farkında" in a sentence and their japanese translations:

Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.

自分たちの欠点を自覚するべきです。

Tehlikenin farkında olmayabilir.

彼女は危険に気付いていないかもしれない。

Hatasının farkında değildi.

彼女は間違いに気づかなかった。

Zamanın farkında değildik.

僕らは時間に気付かなかった。

Tom eksikliklerinin farkında.

トムは自身の欠点を自覚していた。

Sorunların farkında mısın?

何か問題に気がついたの?

Hilenin farkında değildim.

私はその企みに気づかなかった。

Bunun farkında mıydın?

- これ知ってた?
- これに気づいてた?
- ご存じだった?

Ayrıcalıklarım olduğunun farkında değildim

自分に特権があるなんて 思ったこともありませんでした

Analizlerinin sınırlılığının farkında olmalı.

自分達の分析には限界があると認識すべきです

Annesi hastalığının farkında değil.

母親は彼女の病気に気づいていない。

O, güzelliğinin farkında değil.

彼女は自分の美しさに気づいていない。

O günahının farkında değil.

彼女は自分の罪に気がつかない。

Onun yokluğunun farkında değildim.

彼女が欠席しているのを僕は知らなかった。

Kötü davranışlarının farkında değil.

彼は自分の無作法に気づいていない。

Sorunların farkında gibi görünmüyor.

彼はその問題に気づいていないようだ。

O, zorluğun farkında mıdır?

彼はその困難に気付いているのかな。

O, tehlikenin farkında değildi.

彼は危険に気づいていなかった。

O, tehlikenin farkında olmayabilir.

彼女は危険に気付いていないかもしれない。

Ne olduğunun farkında mısın?

何が起きてるのかわかってる?

O, tehlikenin farkında olmalı.

彼は危険に気づいているはずだ。

O, durumun farkında değildi.

彼は事態を知らなかった。

Nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

感じてください

Sadece bilinçli olarak farkında değilsiniz.

ただ自覚がないだけなのです

Sürücüler trafik kurallarının farkında olmalı.

ドライバーは交通規則を知っているべきだ。

Farkında olmadan tam yanımdan geçti.

彼女は気づかずに私の前を通りすぎた。

Onlar gerçeğin farkında gibi görünüyorlar.

彼らはその事実に気づいているようだ。

Hatasının farkında değil gibi görünüyor.

彼は自分の誤りに気づいていないようだ。

O buradaki varlığımın farkında değildi.

彼は私がここにいることに気づいていなかった。

O, gerçeğin farkında gibi görünüyor.

彼はその真実に気付いているようだ。

Tom'un Mary'yi gördüğünün farkında mısın?

トムがメアリーのこと見てたの、気付いた?

O, sonunda hatalarının farkında oldu.

ついに彼は自分の誤りに気付いた。

Beni izleyen birinin farkında değildim.

誰かが私をみているなんて気づかなかった。

Tom ofiste olanların iyice farkında.

トムはオフィスで何が起きているかよく知っている。

Ben onun varlığının farkında değildim.

私は彼がいることに気がつかなかった。

O, duygularımın farkında gibi görünüyor.

彼は私の気持ちに気づいているようだ。

Toplantıda onun yokluğunun farkında değildim.

私は彼が会に欠席しているのに気がつかなかった。

Bana bakan adamın farkında değildim.

私は、男が私の方を見ているのに気付かなかった。

Çoğu insan bunun farkında değil.

ほとんどの人がこれに気づいていません。

Birinin beni izliyor olduğunun farkında değildim.

誰かが私をみているなんて気づかなかった。

O kadar kötü hissettiğinin farkında değildim.

あなたがそんなに気分が悪いなんて気づかなかった。

Tehlikenin farkında olduğuna kesin gözüyle baktım.

私は当然君がその危険に気がついているものと思った。

Orada hiç kimse varlığımın farkında değildi.

私がそこにいるのにだれも気がつかなかった。

Ancak baş oyuncu kendi hatalarının farkında.

しかし、主人公は自らの誤りに気づいている。

Bir erkek olarak neyi bilmediğimin farkında değildim.

生きるのも大変です 男だった時は知りませんでした

çünkü çoğu kadın bu bağlantının farkında değil,

なぜなら ほとんどの女性は この関連性を知りませんが

Onlar beni uyarıncaya kadar tehlikenin farkında değildim.

彼らが私に警告するまで、私は危険に気づかなかった。

Senin bu kadar hasta olduğunun farkında değildim.

あなたがそんなに気分が悪いなんて気づかなかった。

Hiç kimse onun edebi yeteneğinin farkında değil.

彼女の文才に気づいた人はいなかった。

Tom ne kadar şanslı olduğunun farkında değil.

トムはいかに自分が恵まれているか気付いていない。

O, anne ve babasının onu seyrettiğinin farkında oldu.

- 彼女は親の視線にきづいていた。
- 彼女は両親が彼女を見つめていることに気付いた。
- 彼女は両親が自分を見守っているのに気が付いた。

Onun seni ne kadar çok sevdiğinin farkında mısın?

君は彼女がどんなに君を愛しているか気づいているのか。

Eğer bir şeyi anlamıyorsanız, onun içeriğinin farkında olmamanızdandır.

何かが理解できないのはその中身を知らないからである。

- O istemeden uykuya daldı.
- Farkında olmadan uyumaya başladı.

彼はついうとうととした。

Okinawa'nın Çin'e Honshu'dan daha yakın olduğunun farkında mısın?

沖縄は本州よりも中国に近いということに気付いてましたか。

Babam ve benim aramdaki anlaşmazlığın farkında değil gibi görünüyor.

- 父と私の葛藤に、彼は気付いていないようです。
- 彼は僕と父さんとの諍いを知らないみたいだ。

- Mary kendi güzelliğinden habersizdi.
- Mary kendi güzelliğinin farkında değildi.

メアリーは自分の美しさを自覚していなかった。

Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?

彼の前身については何かご存じですか。

İnsanlar, bunun farkında olsun veya olmasın, sürekli mutluluk ararlar.

人間は、自分でそれを意識しているといないとにかかわらず、幸福を追求し続けています。

Birçok kişi antibiyotiklerin virüslere karşı yararsız olduklarının farkında değiller.

抗生物質がウイルス性疾患に対して効果がないということはあまり知られていない。

Sanki kızım onun gerçek annesi olmadığımın biraz farkında gibi görünüyor.

私が本当の母親ではないことを娘は薄々感ずいているようだ。

- Kolumu ısıran sivrisineği fark etmedim.
- Kolumu ısıran bir sivrisineğin farkında olmadım.

腕を蚊にさされているのに気づきませんでした。

Birçok kişi antibiyotiklerin virüs kaynaklı hastalıklara karşı etkisiz olduklarının farkında değil.

抗生物質がウイルス性疾患に対して効果がないということはあまり知られていない。

Tom'un ebeveynleri olmadan müzeye girmesine izin verilmeyeceğinin farkında olmamasının pek mümkün olmadığını düşünüyorum.

両親と一緒でなければその美術館に入れてもらえないだろうということにトムが気づいていなかったとは、到底考えにくい。

Her köşede insan var. Ama çok azı, onları gölgeleri gibi takip eden tehlikenin farkında.

‎どこも人だらけだ ‎しかし陰に潜む危険に ‎気づく者は少ない

Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.

トムは自分がもうすぐボストン行きの列車に乗らなければいけないとわかっていたから、プラットフォームであんなに激しくメアリーを抱きしめたんだ。