Translation of "Planı" in Japanese

0.037 sec.

Examples of using "Planı" in a sentence and their japanese translations:

Hepimiz planı onayladık.

- みんなその計画を承認した。
- 全員がその計画に賛成した。

Mayuko planı savundu.

マユコはその計画に賛成をとなえた。

Planı hemen uygulamalıyız.

ただちに、その計画を実行すべし。

Planı gerçekleştirmek kolaydı.

その計画を実行するのは容易だった。

Planı gerçekleştirmek zordur.

その計画を実行するのは難しい。

Planı uygulamak zordu.

その計画を実行することは困難であった。

Ben planı düşünüyorum.

私はその計画を考えています。

Ben planı onaylayamam.

その案は承知できない。

O, planı gerçekleştirdi.

彼女はその計画を成し遂げた。

Onlar planı destekliyorlar.

彼らはその計画に賛成だ。

Planı uygulamak istiyorum.

私はその計画を実行したい。

Planı uygulamaya koydum.

私はその計画を実行に移した。

Planı değiştirmek zorundayız.

私たちは計画を変更しなければならない。

Planı uygulama zamanı.

計画を実行すべき時だ。

Bu planı gerçekleştireceğim.

- 私はこの計画を実施するつもりです。
- 私はこの計画を実行するつもりです。

Planı oğluma yaptıracağım.

私は息子に計画を立てさせてみます。

Bugünün planı nedir?

今日の予定は?

Bu planı deneyelim.

この計画をやってみよう。

Onun planı tehlikeli.

彼の計画はヤバイぞ。

Planı nasıl tasarladı?

彼はどのようにしてその問題を解決したのですか。

- Planı uygulamak mümkün değil.
- Planı uygulamaya koymak mümkün değildir.

その計画を実行するのは不可能です。

Tanrı'nın planı olduğuna inanıyordu.

人助けをするようにとの 神の計画だという人までいました

Öğrenciler planı saatlerce tartıştı.

学生たちは何時間もその計画について話し合った。

Biz dün planı tartıştık.

わたしたちは昨日その計画について議論した。

Bob planı kabul etmedi.

ボブはその計画に同意しなかった。

Bu planı kim yaptı?

だれがこの計画を立てたのですか。

Planı uygulayacaksın, değil mi?

その計画を実行するつもりなのですね。

Planı desteklememeye karar verdim.

その計画を支持しないことに決めた。

Planı desteklemede yalnız değiliz.

その計画を支持しているのは我々だけではない。

Komite planı kabul etti.

その委員会はその提案を採択した。

Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.

彼らがそのプランに賛成するとは思えない。

Planı kabul etmek aptalcaydı.

彼は愚かにもその計画に同意した。

Onun planı sonunda bozuldu.

彼の計画は結局はうまくいかなかった。

Onun planı uygulamaya konulmuştur.

彼の計画が実行に移された。

Biz o planı uyguladık.

私達はその計画を実行した。

Onlar senin planı destekliyorlar.

彼らはあなたの計画に賛成している。

O, planı destekliyor mu?

彼はその計画に賛成ですか。

O nihayet planı uyguladı.

ついに彼女はその計画を実行した。

Sigara içerken planı tasarladım.

私はタバコを吸っている間にその計画を思いついた。

Planı uygulamada zorluk çekmedim.

- 私はその計画を実行するのは簡単だ。
- 私にとってその問題を実行するのは簡単である。
- 私がその計画を実行するのは全く簡単だった。

Planı değiştirmeyi zor bulduk.

- 計画を変更するのは難しいと分かった。
- 私たちは計画を変更するのは難しいと思った。
- 私たちは計画を変更することはむずかしいと分かった。

Biz planı kabul ettik.

- 私たちはその計画に同意した。
- 私たちはその計画に賛成した。

Biz planı onunla tartıştık.

我々はその計画について彼と話し合った。

Bu planı gerçekleştirmek imkansız.

この計画は達成不可能だ。

Bu planı gerçekleştirmek zordur.

このプランを実行するのは難しい。

Planı destekliyorsun, değil mi?

あなたはその計画に賛成ですね。

Tamamen senin planı destekliyorum.

あなたの計画には大賛成です。

Bu planı dikkatinize sunuyorum.

あなたに考慮していただくためにこの計画を提出します。

Onların planı başarısızlıkla sonuçlandı.

彼らの計画は失敗に終わった。

Dün yeni planı tartıştık.

私たちはきのう新しい計画について議論した。

Tatil planı hakkında onunla anlaştı.

- 彼女は、休日の計画について、彼の考えに同意した。
- 休日の計画についての彼女の考えは彼と同じだった。
- 彼女は彼の休日のプランに賛成した。

Planı bilseydim ona yardım edebilirdim.

もし計画について知っていたら、私は彼の手助けができたのに。

Eski planı ikincisine tercih ederim.

はじめの計画のほうが後のより良いと思う。

Onların planı hakkında şey bilmiyorum.

彼らの計画は僕は全く知らない。

Onun planı bir köşeye atıldı.

彼の計画は退けられた。

Onun planı pratik değil görünüyor.

彼の計画は実行不可能のように思われる。

Onun planı pazartesi günü başlamaktı.

彼の計画は、月曜日に出発することだった。

Onun hangi planı deneyeceğini bilmiyorum.

彼がどんな計画を試みるのかわからない。

Ben planı değiştirmek zorunda kaldım.

私は計画を変えなければならなかった。

Patronunun planı hakkında ne düşünüyorsun?

あなたの上司の計画はいかがですか。

Ben bu planı kabul ediyorum.

私はこの計画に賛成です。

Onların planı bana ilginç görünüyor.

彼らの計画は面白そうだ。

Onun planı hâlâ karara bağlanmadı.

彼の計画はまだ未定だ。

O onların planı üzerinde düşündü.

彼は彼らの計画を熟考した。

Sadece planı yapmadım, onu uyguladım.

私は計画を立てただけでなくそれを実行した。

Benim tatil planı suya düştü.

私の休日の計画はだめになった。

Planı gerçekleştirmede biraz zorlukla karşılaşacaksınız.

あなたはその案を実行するのに少々苦労するでしょう。

O yeni planı protesto etti.

彼はその新しい計画に抗議した。

Onun için planı uygulamak kolay.

彼がその計画を実行することは簡単だ。

Planı iş arkadaşlarıyla birlikte yaptı.

彼は同僚と一緒にその計画を作った。

Benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

子供達を調べました

Uzmanlardan oluşan bir kurul planı tartıştı.

専門家の委員達がその案を討論した。

Bana kalırsa, ben planı kabul etmeyeceğim.

わたしはどうかといえば、その計画に賛成できない。

İlke olarak planı kabul eder misin?

その計画に大すじで賛成していただけませんか。

Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.

- 彼はその計画を支援する演説をした。
- 彼はその計画に支持する演説をした。

Onun planı bir sürü para gerektirmektedir.

彼の計画には金が多くかかる。

Ben o planı kabul etmeyi reddediyorum.

その計画に同意することを拒否します。

Parti planı için iş birliği yaptık.

私たちはパーティーの計画を推し進めた。

Ben bu planı gerçekleştirmek için kararlıyım.

私はこの計画を実行しようと決心している。

Onların planı hakkında bir şey bilmiyorum.

彼らの計画は僕は全く知らない。

Bu planı gerçekleştirmek çok pahalı olacaktır.

この計画は実行するのに多額の費用がかかる。

Bir fincan kahve içerken planı tartışalım.

- コーヒーを飲みながらその計画について話し合いましょう。
- コーヒーでも飲みながら、そのプランについて話し合おうか。

Ben herhangi bir diğer planı düşünemiyorum.

- 私はその他の計画を思い付かない。
- 他のプランなんて、考えつかないよ。

Planı uygulamaya koymak çok paraya mal olur.

その計画を実行に移すのに多大な費用がかかった。

Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

その計画を実行すれば我々双方の利益を増進することになろう。

Planı uygularken, bütün olası zorluklar hesaba katılmalıdır.

その計画を実行する時は、あらゆる困難を考慮に入れるべきであった。

O planı kabul ettiğin için çok mutluyum.

あなたがあの計画に同意してくれて、私はとてもうれしい。

Ne pahasına olursa olsun bu planı uygulayacağım.

私はどんな犠牲を払ってもこの計画を実行するつもりです。

Sanırım senin yardımın olmasaydı biz planı uygulayamazdık.

君の助けがなかったら、我々は計画を実行することはできないだろう。

Ancak, Bautzen'de düşmanın kanadına düşme planı ters gitti.

しかし、彼がバウツェンで敵の側面に倒れるという計画は失敗に終わった。

Karım ve ben bir tatil planı üzerinde anlaştık.

休暇のプランについて妻と私の意見は一致した。

Bazı insanlar planı destekliyor ve diğerleri buna karşı.

その計画に賛成の者もいれば反対の者もいる。

Desteğin olmadan, biz muhtemelen bu planı yürürlüğe koyamayacağız.

あなたの援助がなければ、計画を実行できないだろう。

Onların planı hakkında bir şey bilmediğini inkar etti.

彼は彼らの計画について何も知らないと否定した。

Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.

誰かが気づくまで、あなたはその計画を秘密にしておかなければならない。

Onların bir yangın başlatmak için planı polis tarafından keşfedildi.

火事を起こすという彼らの陰謀は警察に発見された。

Gelecek yıl yurt dışına gitmek için bir planı var.

彼には来年外国へ行く計画がある。

Başkalarının söyleyeceği ne olursa olsun, planı uygulamaya koymaya kararlıyım.

他人が何と言おうと、私はその計画を実行する決意である。

Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.

彼の計画は、その川に橋を架けることです。