Translation of "Ayırt" in Japanese

0.013 sec.

Examples of using "Ayırt" in a sentence and their japanese translations:

İkizleri birbirinden ayırt edemiyorum.

その双子は見分けられないな。

İkizler birbirinden ayırt edilemez.

その双子は見分けがつかない。

Doğruyla yanlışı ayırt edemez.

- 彼は善悪の区別がない。
- 彼は正悪を見分けられない。
- 正邪の区別がつかない。

Köpek renkleri ayırt edemez.

犬は色を区別することができない。

Buğdayı arpadan ayırt edebilir misin?

君は大麦と小麦の区別ができますか。

Doğru ve yanlışı ayırt etmelisin.

君は善悪の区別をつけるべきだ。

Kalayı gümüşten ayırt edebilir misin?

銀とブリキの区別がつきますか。

Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zorundayız.

我々は善悪を見分けなければならない。

İyiyi kötüden ayırt etmek kolaydır.

良い事、悪い事を区別するのは簡単だ。

Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.

善悪を見極めることは難しい。

Bazen doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.

正しいことと間違ったことを見分けるのが難しいことが時々ある。

Seni erkek kardeşinden ayırt etmek zor.

君と君の弟を見分けるのは難しい。

Onun ikiz kız kardeşlerini ayırt edemiyorum.

彼の双子の妹たちを区別することができない。

Onu kız kardeşinden ayırt edebiliyor musun?

彼女と彼女の姉を見分けられますか。

Hayvanlar doğru ile yanlışı ayırt edemezler.

動物は正しいことと間違ったことを区別できない。

Gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.

現実と幻想を区別するのは難しい。

Tom'u ikiz kardeşinden ayırt edebilir misin?

あなたはトムと彼のふたごの兄弟とを区別できますか。

Orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.

原稿とコピーは容易に見分けが付く。

İyiyi kötüden ayırt etmek kolay değildir.

善悪の見分けをつけるのはやさしいことではない。

Biz onu küçük kız kardeşinden ayırt edemeyiz.

我々は彼女と彼女の妹を区別できない。

- Onu kardeşinden ayıramıyorum.
- Onu kardeşinden ayırt edemem.

彼と彼の兄とは見分けがつかない。

Çinli bir insanı Japon'dan ayırt edebilir misin?

中国人と日本人の見分けがつきますか。

Kimin kim olduğunu zar zor ayırt edebilmiştim.

誰が誰だかほとんど見分けがつかなかったよ。

Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.

時には現実と幻想を区別するのは難しい。

Bir İngiliz ile Amerikan'ı nasıl ayırt edersiniz?

どのようにしてイギリス人とアメリカ人を区別できますか。

Bir kurbağayı bir kara kurbağasından ayırt edemiyorum.

カエルとヒキガエルの区別が出来ない。

Bir kurbağayı bir kara kurbağasından ayırt edemem.

カエルとヒキガエルの区別が出来ない。

Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.

原画と複製とでは色調に微妙な差異がある。

Ve korelasyonla neden sonuç ilişkisini ayırt etmek için.

相関と因果関係を見分けられるのです

Çoğu Avrupalı, bir Japon'u bir Çinli'den ayırt edemez.

たいていのヨーロッパ人は日本人と中国人の区別が付かない。

Bir çocuk bile doğru ile yanlışı ayırt edebilir.

- 子供でさえ善と悪の区別がつく。
- 子供でさえも、正しいことと悪いことの区別がつく。

- Onları birbirinden nasıl ayırıyorsun?
- Onları nasıl ayırt edersin?

どうやって区別付けるんです?

Onlar o kadar benzer ki ben ayırt edemiyorum.

彼らはとてもよく似ているのでどっちがどっちかわからない。

İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.

よいコーヒーと悪いのとの区別がつくように舌を訓練しなければいけません。

İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.

その双子はとてもよく似ていたので、二人を区別するのは難しかった。

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt edemiyorum.

その双子はあまりによく似ているので私は両者の区別が出来ない。

Bu mahalledeki tüm evler çok benzer ben onları ayırt edemiyorum.

この近所の家はどれもとてもよく似ているので見分けがつかない。

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.

- その双子はよく似ているので一方を他方と区別するのはほとんど不可能だ。
- その双子はそっくりで、どっちがどっちなのか区別するのはほとんど不可能だ。

Jim ile hiç karşılaşmamış olmama karşın, ben hemen onu ayırt ederim.

私はジムに会ったことはなかったが、すぐに彼とわかった。

Kendisini çeşitli eylemlerde ayırt etti ve alaya komuta etmek için terfi etti.

彼はいくつかの行動で彼自身を際立たせ、連隊を指揮するように昇進した。

Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.

原稿とコピーは容易に見分けがつく。前者は後者よりもずっと鮮明だからである。

Katıldı . Kısa süre sonra kendisini iyi bir atlı ve eskrimci olarak ayırt etti

加わっ た。 彼はすぐに立派な騎手と剣士として名を馳せ、

- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
- Japonya'nın kendine özgü birçok özelliği vardır.

日本には多くのはっきりとした特色がある。

İki erkek kardeş birbirlerine o kadar çok benziyorlar ki onları birbirlerinden zorlukla ayırt edebiliyorum.

そのふたりの兄弟は互いによく似ているので、私にはその区別がなかなかできない。