Translation of "öylesine" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "öylesine" in a sentence and their japanese translations:

Öylesine bir şoktu.

- それはたいへんなショックでした。
- それは大した衝撃でしたよ。

Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.

これは何とも悲しい物語です。

Niçin öylesine eski bir arabayı istiyorsun?

どうしてそんなに古い車がほしいのですか。

Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.

そんな計画は失敗するに決まっている。

Öylesine sıkıcı bir konuşmaydı ki uyuyakaldım.

それは非常に退屈な演説だったので私は眠ってしまった。

Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.

彼はその話を信じるほどおろか者ではない。

Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır.

私の経験では、そんな計画は不可能だ。

öylesine hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz ki.

時代の流れに 仕事が追い付いていません

Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.

とても暑い日だったので僕たちは泳ぎに行った。

O, öylesine aptal bir şey söylemiş olamaz.

彼がそんな馬鹿なことを言ったはずがない。

Amerikan zihniyeti için öylesine temel bir konsept ki

アメリカ人の精神の根本であり

Hem zihnimize hem de toplumumuza öylesine işlemiş ki

そういう憎しみは 私たちの 心や社会にすっかり染み込んでいるため

Film öylesine sıkıcıydı ki seyirciler tek tek ayrılmıştı.

映画がつまらないので観客は一人また一人と出ていった。

Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.

リンダはひどくがっかりしたので、急にわっと泣き出した。

Öylesine güzel bir gündü ki biz yürüyüşe çıktık.

とても快適な日だったので、私たちは散歩に出かけた。

Öylesine eski bir şarkı ki onu herkes bilir.

それは大変古い歌なので誰でも知っている。

Öylesine büyük bir malikhâneyi nasıl idare edeceğimi bilmiyorum.

その大きな土地をどう管理してよいか私にはわからない。

Öylesine parlak bir çocuktu ki diğerleri ona hayrandı.

彼はとても利口な少年だったので、他の人は彼を誉めた。

Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

私はそんな不正をするくらいなら死んだ方がいい。

Tom öylesine kısa sürede bir çocuk bakıcısı bulamadı.

トムは突然知らされて、そこからそんな短期間でベビーシッターなど見つけられなかった。

Öylesine soğuk bir gündü ki caddede hiç kimse yoktu.

とても寒い日だったので、通りには誰もいなかった。

Öylesine soğuk bir gündü ki dışarı çıkmamaya karar verdik.

とても寒い日だったので、私たちは外出しないことに決めた。

O öylesine uzun boylu bir adamdır ki tavana erişebilir.

彼はとても背が高いので天井に届くことができます。

Öylesine güzel bir gündü ki birçok çocuk parkta oynuyordu.

非常に天気がよい日だったので多くの子供が公園で遊んでいた。

Öylesine güzel bir gündü ki biz piknik yapmaya karar verdik.

- とても良い天気だったので、ピクニックに行くことに決めた。
- とても天気の良い日だったので、わたしたちはピクニックをすることに決めた。
- とてもいい天気だったので、私たちはピクニックに行くことに決めた。

Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.

たびたびそんなことをしているとしまいには罰をくらうことになるよ。

Kendisini Beatles dinlemeye öylesine kaptırmıştı ki onunla olan randevusunu kaçırdı.

- 彼女はビートルズを聞くのに夢中になっていて彼とのデートに行きそびれた。
- 彼女はビートルズを聞くのに夢中で、彼とのデートに行きそびれた。

Cidden bölüm 21 beni öylesine çok güldürdü ki neredeyse ağlayacaktım.

でもほんとに、エピソード21には涙が出るほど笑ったよ。

Bu nehir öylesine kirli ki, balıklar artık onun içinde yaşayamıyorlar.

この川の汚染がひどくて、もう魚は住めない。

Chris'in yüreği öylesine örselenmiş ve boşluktaydı ki düzelebilmesi mümkün olmadı.

クリスはとてもむなしく思い、立ち直れないほどに、心に大きな傷を受けました。

O bize öylesine komik bir hikaye anlattı ki biz hepimiz güldük.

- 彼はとても面白い話をしたのでわれわれは皆笑った。
- 彼がとても滑稽な話をしたので、私たちはみんな笑った。

Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni fark etmedi.

兄は読書に夢中だったので、私が部屋に入ったのに気づかなかった。

Ben dün izlediğim gibi öylesine heyecan verici bir ragbi maçı görmemiştim.

私は昨日見た試合ほどおもしろいラグビーの試合を見たことがなかった。

Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder.

雲仙はとてもすばらしいところなので多くの人々が訪れます。

Tren öylesine kalabalıktı ki Ueno'ya kadar bütün yol boyunca ayakta durmak zorundaydım.

列車はとても込んでいたので上野まで立ちとおした。

O öylesine güzel bir kızdı ki o geçerken herkes ona bakmak için döndü.

彼女は非常に美人だったので、彼女が通り過ぎると誰でも振り向いたものです。

Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.

美人薄命とはいうけれど。ということは、内のかみさんは長生きだな。