Translation of "Kalanını" in Italian

0.004 sec.

Examples of using "Kalanını" in a sentence and their italian translations:

- Geri kalanını yapacağım.
- Geri kalanını ben yaparım.

- Farò il resto.
- Io farò il resto.

Kalanını kim yiyecek?

Chi mangerà il resto?

Dünyanın geri kalanını nasıl etkileyecek?

E che effetto avrà sul resto del mondo?

Geri kalanını duymak istemiyor musun?

- Non vuoi sentire il resto?
- Non vuole sentire il resto?
- Non volete sentire il resto?

Hikayenin geri kalanını dinlemek istiyorum.

- Voglio sentire il resto della storia.
- Io voglio sentire il resto della storia.

Ailenin geri kalanını taklit edebilir.

- Riesce a imitare il resto della famiglia.
- Lui riesce a imitare il resto della famiglia.

Sandviçimin geri kalanını istiyor musun?

- Vuoi il resto del mio sandwich?
- Vuole il resto del mio sandwich?
- Volete il resto del mio sandwich?

Tamam, kalanını cebimde tutacağım. Muhteşem bir keşif!

Ok, il resto lo metto in tasca. È andata bene!

Sütün kalanını içmemin bir sakıncası var mı?

A Lei farebbe inconvenienza se bevessi io il resto del latte?

Tom hayatının geri kalanını Amerika'da geçirmek istedi.

- Tom voleva passare il resto della sua vita in America.
- Tom voleva trascorrere il resto della sua vita in America.

Tom ömrünün geriye kalanını hapiste geçirmek istemiyor.

Tom non vuole passare tutto il resto della sua vita in prigione.

Arabayı burada parkedelim ve yolun geriye kalanını yürüyelim.

Parcheggiamo qui e andiamo a piedi per il resto di strada

Sütün birazını içtim ve geriye kalanını dolapta tuttum.

Ho bevuto un po' di latte e ho lasciato il resto in frigo.

Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

- Il mio interesse è verso il futuro perché passerò il resto della mia vita lì.
- Il mio interesse è riguardo al futuro perché è là che passerò il resto della mia vita.

Tom, hayatının geri kalanını Mary ile geçirmek istedi.

Tom voleva trascorrere il resto della sua vita con Mary.

Tom ve Mary yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmek istediler.

Tom e Maria volevano passare il resto delle loro vite insieme.

General emekli olduktan sonra hayatının geri kalanını barış içinde yaşadı.

- Il generale ha vissuto il resto della sua vita pacificamente dopo il suo pensionamento.
- Il generale visse il resto della sua vita pacificamente dopo il suo pensionamento.