Translation of "Girmek" in Italian

0.007 sec.

Examples of using "Girmek" in a sentence and their italian translations:

O suya girmek...

Entri in quell'acqua...

- İçeri girmek istemez misin?
- İçeri girmek istemez misiniz?

- Non vuoi venire dentro?
- Non vuole venire dentro?
- Non volete venire dentro?

Şimdi girmek güvenli mi?

- È sicuro entrare ora?
- È sicuro entrare adesso?

Annem banyoya girmek üzere.

La mamma sta per entrare in bagno.

Sınava girmek zorunda değilsin.

Non è necessario sostenere un esame.

Tom siyasete girmek istedi.

Tom voleva entrare in politica.

Sıraya girmek zorunda mıyım?

Devo stare in fila?

Tom mağaraya girmek istemedi.

Tom non voleva entrare nella caverna.

Tamam, madene girmek istiyorsunuz demek?

Vuoi andare nella miniera?

Bugün giriş sınavına girmek zorundayım.

- Devo sostenere l'esame di ingresso oggi.
- Devo sostenere l'esame d'ingresso oggi.

İçeri girmek istemediğinden emin misin?

Siete sicuri di non voler entrare?

Onu uyarmak için girmek zorundayız.

Dobbiamo andare ad avvertirla.

Başkası için riske girmek istemiyorum.

Non voglio cacciarmi in una brutta situazione.

Bahse girmek isteyen var mı?

Qualcuno vuole scommettere?

Araziye girmek için kayalara tırmanmayı deneyelim.

Proviamo a scalare la roccia per andare verso l'interno.

Ertesi gün suya girmek çok korkutucuydu.

Che sensazione spaventosa, entrare in acqua presto il giorno dopo.

Bunun üzerine bahse girmek ister misin?

- Vuoi scommetterci?
- Vuole scommetterci?
- Volete scommetterci?
- Ci vuole scommettere?
- Ci vuoi scommettere?
- Ci volete scommettere?

Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.

Tom non vuole correre nessun rischio.

Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?

- Quanto vuoi scommettere?
- Quanto vuole scommettere?
- Quanto volete scommettere?

Hırsızlar daireye girmek için kilidi zorladılar.

I ladri hanno forzato la serratura per entrare nell'appartamento.

- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

Per introdursi nella macchina, il ladro si è avvalso di un cacciavite.

Duvardaki grafiklerle etkileşime girmek için gönüllü oldum

Ho fatto volontariato per interagire con i grafici sul muro

Hadi, araziye girmek için kayalara tırmanmayı deneyelim.

Proviamo a scalare la roccia per andare all'interno.

ıstakozla benim arama girmek için beni yanaştırdı.

mettermi in mezzo così da inserirsi tra me e l'aragosta,

- Tom'la tartışmaya girmek istemem.
- Tom'la tartışmak istemiyorum.

Non voglio litigare con Tom.

Birçok öğrenci en iyi üniversitelere girmek için yarışıyor.

- Molti studenti competono per entrare nelle migliori università.
- Molti studenti competono per entrare nelle università migliori.

Yer altı mağarasına girmek iyi bir karardı. Aradığımız yaratıklardan birini de bulduk

Entrare qui è stata una buona decisione. Abbiamo trovato una delle creature che cercavamo,

O bugünkü sınava girmek istemedi, bu yüzden hasta olduğuna inandırdı, ve okula gitmedi.

Non voleva fare il compito oggi, quindi ha fatto finta di star male e non è andato a scuola

Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.

Gli hacker scovano nuove maniere per intrufolarsi nelle reti private o pubbliche.

Bakın, şu çıkıntı yapan kayalığın altına sığınabiliriz. İhtiyacınız olan bu, sadece güneşten kaçıp gölgeye girmek.

Possiamo ripararci sotto questa sporgenza rocciosa. Non serve altro, basta per ripararsi dal sole.

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.

All'inizio, è difficile entrare in acqua. È uno dei posti più selvaggi e spaventosi per nuotare sul pianeta.