Translation of "Yanında" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Yanında" in a sentence and their arabic translations:

Yatağının yanında oturmuş,

جسلت بجانب سريرها

Diğer yanında ise

ولكن في الطرف الآخر

Ehliyetin yanında mı?

هل رخصتك معك؟

Ateşin yanında ısındı.

تدفأت علي النار .

Onun yanında oturdum.

جلست بالقرب منها.

Dünya'nın dört bir yanında

‫حول الكوكب،‬

Dünyanın dört bir yanında...

‫حول الكوكب،‬

Ve yanında Pixar adında

وبجانبه يسمى بيكسار

Yanında kalemin var mı?

هل معك قلم؟

Tom'un yanında oturduğuma inanamıyorum.

لا أصدق أني جالس بجانب توم.

Mary'nin yanında oturduğuma inanamıyorum.

لا أصدق أني جالس بجانب ماري.

Tom onun yanında götürmedi.

توم لم يأخذها معه.

Pencerenin yanında oturmak istiyorum.

أُفضل أن أجلس بجوار النافذة.

Sami, Leyla'yı yanında getirdi.

أحضر سامي ليلى معه.

Bu tür siyah topların yanında

التي يمكنها أن تدمر الكثير من الأشياء،

İyi otlaklar kasabanın öte yanında.

‫العشب الجيد في الجانب الآخر.‬

Ve yanında oturan kişiye bağırmıştı.

وصرخت في الشخص الجالس بجانبها قائلة:

Yanında orta yaşlı kızı var

مع ابنتها التي هي في منتصف العمر، والتي تجلسُ في مقعد الركاب،

Evimin yanında bir kilise var.

هناك كنيسة بالقرب من منزلي.

Kapının yanında bir köpek var.

هناك كلب عند الباب.

Yanında sadece 100 yeni vardı.

كان معه مئة ين فقط.

Git ve arabanın yanında dur.

اذهب و قف أمام سيارتك.

O, sarı evin yanında duruyor.

هي واقفة بجانب المنزل الأصفر.

O, kız kardeşini yanında götürdü.

- أخذ أخته معه.
- إصطحب أخته.

Evimin yanında birkaç dükkân var.

توجد بعض المحلات قرب منزلي.

Sayılar kapılarda veya kapıların yanında.

الأرقام على الأبواب أو بجانب الأبواب.

Sami bütün sabunları yanında götürdü.

أخذ سامي كلّ الصّابون معه.

Ve lüks bir AVM'nin hemen yanında.

بجانب مجمع تسوق راقي.

Nerede olursam olayım, senin yanında olacağım.

وحيثما أكون، سأكون إلى جانبكم،

Onlar ülkenin her yanında topluluk kurucuları.

إنهم هناك يعملون كبنائين للمجتمعات حول المدن.

Yanında yavruları olduğundan arka sokaklardan ilerliyor.

‫تلتزم بالشوارع الخلفية والصغار خلفها.‬

Bir banka kurmanın yanında ne ki?"

بعملية تأسيس مصرف؟"

Sağlam eşyaların yanında kendimizi güvene almalıyız

نحن بحاجة إلى تأمين أنفسنا إلى جانب العناصر القوية

Öğrencilerinin yanında kötü bir ünü var.

لديه سمعة سيّئة عند طلبته.

İstasyonun yanında yaşlı bir adamla tanıştım.

قابلت رجلاً عجوزاً قرب المحطة.

Senin araban onun evinin yanında mı?

هل سيارتك بالقرب من بيتك؟

Tenis kortu yanında bir çeşme var.

هناك نافورة ماء للشرب قرب ملعب التنس.

Sami silahlarını her zaman yanında taşıyordu.

كان سامي دائما يحمل مسدّساته معه.

Yöneticimin yanında böyle duran insan olacağımı zannederken

وأجد نفسي أغسل أطباقي في حين أعتقد

Hamile bir anne yanında çocuğuyla konsere gelmişti,

جاءت أم حامل إلى حفل مع طفلها،

Yanında durduğumuz göl, saf pil asidinden yapılmış.

تلك البحيرة التي نقف أمامها مكوّنة من حامض الأسيد النقي.

O gölün yanında durduktan 54 gün sonra

ولكن، بعد 54 يومًا من وقوفي أمام تلك البحيرة،

ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi.

اندلعت الاحتجاجات بجميع أنحاء البلاد.

Arkadaş gibi yanında olacak, konuşacak birini bulmak

شخص ما يكون هناك كصديق، لتتحدث إليه،

Dünyanın her bir yanında her gün yaşanıyor,

وتحدث في كل أنحاء الكرة الأرضية، يومًا بعد يوم

Kendisini 7.Haçlı seferinde ve Qutuzun yanında

تميز في المعركة خلال الحملة الصليبية السابعة،

Hemen yanında büyük bir ahtapot daha vardı.

‫أن هناك أخطبوط كبير آخر بجوارها.‬

Neredeyse her turist yanında bir kamera taşır.

تقريباً يحمل جميع السياح آلة تصوير معهم.

Yanında kalabilir miyim? Gidecek hiçbir yerim yok.

هل أستطيع البقاء في منزلك؟ ليس لي مكان أذهب إليه.

- Ehliyetin yanında mı?
- Sürücü belgen var mı?

هل رخصتك معك؟

Sami o hastane odasında kızının yanında kaldı.

بقي سامي بجانب ابنته في غرفة المستشفى.

Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında

ليس هذا هو الشأن في الأثر الفوري فقط،

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

‫لكن قريبًا، لن تكون موجودة لحمايته.‬

Onların yanında olmamıza engel olan hiçbir şey yok.

ولا يستغرقنا الأمر كثيرًا لنكون هناك من أجل بعضنا البعض.

Fadıl ve Leyla, Rami'nin otelinin hemen yanında yaşıyorlar.

يسكن فاضل و ليلى تماما بجوار فندق رامي.

Dünyanın her yanında rüzgar ve güneş enerjisi panelleri bulunmakta

هناك تركيبات للطاقة الشمسية والرياح في جميع أنحاء العالم، نعم...

O da dedi ki: "Ayrıcalığını yanında getirdiğini bildiğine göre,

وقالت: "حسنًا، الآن تعلمين بأنك جلبتي امتيازك معكِ،

1953 yılındaki Everest tırmanışına beni de yanında götüreceğini söyledi.

قال لي تينسينغ أنه سيصطحبني معه في بعثة إفرست 1953‏.

- Yanınızda bir kaleminiz var mı?
- Yanında kalemin var mı?

هل معك قلم؟

çünkü içeride bu iki kızın yanında kendimi kaybetmemem mümkün değil.

لأني لا أستطيع تمالك نفسي داخلها بوجود الفتاتين

Yanında okul binası resmi ile, cümle şöyle: "Dün, okula 'boşluk".

مثلاً، البارحة ------ إلى المدرسة مع صورة مدرسة.

O Rusya'yı Avusturya ve Fransa'nın yanında Prusya'ya karşı savaşa sürükledi.

قادت روسيا في حرب السنوات السبع ضد فريدريك الكبير ملك بروسيا.

Milano Fransızlar tarafından ele geçirilinceye kadar 17 sene boyunca yanında çalıştı

عمل معه لمدة 17 عامًا حتى استولى الفرنسيون على ميلان

Ve yanında tecrübeli Sırp şövalyeleri ve güçlü bir süvari olduğunu fark etti.

وجود الفرسان الصرب ذوي الخبرة وسلاح فرسانهم الثقيل إلى جانبه.

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

‫لكن أسماك شيطان البحر ذات الـ5 أمتار‬ ‫تُعدّ أقزامًا مقارنة بأكبر سمكة في البحر.‬

- Gerçek dost kara günde belli olur.
- İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

- الصديق وقت الضيق.
- الصديقُ وقتَ الضيقِ.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

‫في أنحاء الكوكب،‬ ‫تتفنن الحيوانات البرية في سرقة وجباتها.‬

. Korkusuz ve sonuna kadar meydan okuyan o , ordusunun çoğunun yanında boğazında bir İngiliz okuyla öldü

خائفًا ومتحديًا حتى النهاية ، مات بسهم إنجليزي في حلقه ، إلى جانب