Translation of "Yanında" in Dutch

0.009 sec.

Examples of using "Yanında" in a sentence and their dutch translations:

Sözlüğü yanında bulundur.

Hou het woordenboek bij je.

Kanalın yanında yaşıyorum.

Ik woon dicht bij de dijk.

Onun yanında yaşıyorum.

Ik woon naast haar.

Dünya'nın dört bir yanında

Overal op de planeet...

Dünyanın dört bir yanında...

Overal op de planeet...

Kraliçe kralın yanında durdu.

De koningin stond naast de koning.

Sandalye pencerenin yanında değildir.

- De stoel is niet dicht bij het raam.
- De stoel staat niet dicht bij het raam.

Onlar okulun yanında yaşıyorlar.

Zij wonen dicht bij de school.

O, hendeğin yanında yaşıyor.

Hij woont dicht bij de dijk.

Tom Mary'nin yanında oturuyordu.

Tom zat naast Mary.

Erkek kardeşini yanında getir.

Breng uw broer mee.

Tom yanında ne getirdi?

Wat heeft Tom meegebracht?

Prenses piyanonun yanında durdu.

De prinses stond bij de piano.

Neden çocukların yanında değilsin?

Waarom ben je niet bij de kinderen?

Tom, Mary'nin yanında oturuyordu.

Tom zat naast Mary.

Cep telefonun yanında mı?

Heb je nu jouw mobiele telefoon bij je?

Kimi istersen yanında getirebilirsin.

Je mag meebrengen wie je maar wil.

Tom amcasının yanında yaşadı.

Tom woonde naast zijn oom.

Hayır, sandalyeler masanın yanında.

Nee, de stoelen staan naast de tafel.

İyi otlaklar kasabanın öte yanında.

De grazige weiden bevinden zich aan de overkant.

Yanında orta yaşlı kızı var

met haar dochter van middelbare leeftijd naast haar

Evimin yanında bir kilise var.

- Er is een kerk dicht bij mijn huis.
- Er staat een kerk naast mijn huis.

Evin yanında bir nehir var.

Er loopt een rivier langs het huis.

Onun yanında az parası var.

Hij heeft weinig geld bij zich.

Evimin yanında bir okul vardır.

Er is een school dicht bij mijn huis.

Senin yanında olduğum zaman mutluyum.

Als ik bij je ben, ben ik gelukkig.

O, sarı evin yanında duruyor.

Ze staat naast het gele huis.

Yanında çocuklarının resimleri var mı?

- Heb je foto's van je kinderen bij?
- Heeft u foto's van uw kinderen bij u?

Evimin yanında birkaç dükkân var.

Er zijn een paar winkels naast mijn huis.

Buraya geldiğinde şapkayı yanında getir.

Breng je hoed mee wanneer je naar ons komt.

Yanında çok paran var mı?

Heb je veel geld bij je?

Yanında hiç paran var mı?

- Heb je geld?
- Heb je wat geld?

Tom'un yanında Mary'nin adresi yoktu.

Tom had Mary's adres niet bij zich.

En büyük kapı pencerenin yanında.

De grootste deur is naast het raam.

Masanın yanında iki sandalye var.

Naast de tafel staan twee stoelen.

Nerede olursam olayım, senin yanında olacağım.

Waar ik ook ben, ik ben er voor jullie.

Yanında yavruları olduğundan arka sokaklardan ilerliyor.

Met kalfjes op sleeptouw kiest ze voor achterafstraatjes.

Bir banka kurmanın yanında ne ki?"

...met 't oprichten van een bank?'

Havaalanının yanında bir oteli tercih ederim.

Ik heb liever een hotel bij de luchthaven.

O, kapının yanında bir köpek gördü.

Hij zag een hond bij de deur.

Senin yanında dizüstü bilgisayarın var mı?

Heb je je laptop bij je?

Tom'un yanında bir kurşun kalemi yok.

Tom heeft nooit een potlood bij zich.

Pencerenin yanında bir koltuk istiyorum, lütfen.

- Geef mij maar een zetel bij het venster, a.u.b.
- Geef mij maar een zitplaats bij het raam, a.u.b.
- Een raamplaats alstublieft.
- Ik wil graag een raamplaats, alstublieft.

Tom seyahat ederken onu yanında getirmez.

Tom neemt niet zo veel mee als hij op reis gaat.

- Onların yanında yaşıyorum.
- Onların bitişiğinde oturuyorum.

Ik woon naast hen.

Pencerenin yanında duran kızı tanıyor musun?

Ken je het meisje dat aan het raam staat?

Şarabın yanında en sevdiğin peynir hangisi?

- Wat is jouw favoriete kaas om te eten als je wijn drinkt?
- Welke kaas eet je het liefst bij de wijn?

Tom eski itfaiyenin hemen yanında yaşamaktadır.

Tom woont vlak bij het oude brandweerstation.

Yanında durduğumuz göl, saf pil asidinden yapılmış.

Dat meer naast ons bestaat uit puur accuzuur.

O gölün yanında durduktan 54 gün sonra

maar 54 dagen nadat ik bij dat meer stond,

ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi.

braken protesten uit in het hele land.

Dünyanın her bir yanında her gün yaşanıyor,

Het gebeurt elke dag wereldwijd.

Hemen yanında büyük bir ahtapot daha vardı.

...en er zit nog een grote octopus naast haar.

- Keşke senin yanında olsam!
- Keşke yanıbaşında olsaydım.

Ik wou dat ik bij je was.

Ama o, uçakta senin yanında oturuyor muydu?

Maar zat hij naast je in het vliegtuig?

Tom'a çok benzeyen birisi kapının yanında dikiliyor.

Er staat iemand bij de poort die erg op Tom lijkt.

Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.

Mary heeft altijd haar laptop bij zich.

Ve piyanonun yanında duran bu konuk kim?

En wie is die gast die naast de piano staat?

Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında

Dus niet alleen is het effect bijna onmiddellijk zichtbaar,

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

Maar weldra zal ze hem niet langer kunnen beschermen.

Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.

Meneer Brown heeft altijd een boek bij zich.

O kitabı alabilecek kadar yanında paran var mı?

Heb je genoeg geld bij je zodat je dat boek kunt kopen?

- Noel'i yanında geçirmeyi severim.
- Noel'i seninle geçirmeyi severim.

- Ik zou graag Kerstmis met je doorbrengen.
- Ik zou graag Kerstmis met u doorbrengen.
- Ik zou graag Kerstmis met jullie doorbrengen.

Piyanonun yanında başka herhangi bir enstrüman çalıyor musun?

Speel je ook nog andere instrumenten behalve de piano?

Kahvaltının yanında çay ya da kahve ister misin?

Wil je koffie of thee bij je ontbijt?

1953 yılındaki Everest tırmanışına beni de yanında götüreceğini söyledi.

Hij zei dat hij me zou meenemen op de Everest-expeditie in '53.

Şimdiye kadar ilk kez kendimi bir şöminenin yanında ısıttım.

Het is de eerste keer dat ik mezelf bij een vuur warmde.

O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.

Hij gaat nooit op reis zonder een wekker mee te nemen.

Tom ve Mary nehrin yanında birkaç kır çiçeği topladı.

Tom en Mary plukten enkele wilde bloemen langs de rivier.

- Yanınızda bir kaleminiz var mı?
- Yanında kalemin var mı?

Heb je een pen bij je?

- Pasaportunuz var mı?
- Pasaportun yanında mı?
- Pasaportun sende mi?

Heb je je paspoort?

Yanında okul binası resmi ile, cümle şöyle: "Dün, okula 'boşluk".

Gisteren spaties ik naar school, met een foto van een school.

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

Maar zelfs manta's van vijf meter lijken klein naast de grootste vis van de zee.

- Gerçek dost kara günde belli olur.
- İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

In nood leert men zijn vrienden kennen.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

Wereldwijd... ...worden wilde dieren steeds bekwamer in het stelen van eten.

. Korkusuz ve sonuna kadar meydan okuyan o , ordusunun çoğunun yanında boğazında bir İngiliz okuyla öldü

Onverschrokken en uitdagend tot het einde stierf hij met een Engelse pijl in zijn keel, naast het

- Kır atın yanında duran ya suyundan ya huyundan alır.
- İtle yatan bitle kalkar.
- Körle yatan şaşı kalkar.
- Köpekle uyuyan pireyle kalkar.

Een vuile adem besmet 't reine glas.