Translation of "Yaşamaya" in Hungarian

0.008 sec.

Examples of using "Yaşamaya" in a sentence and their hungarian translations:

- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.

Hozzászoktam, hogy egyedül élek.

Amerika'da yaşamaya alışıyordum.

Hozzászoktam ahhoz, hogy Amerikában éljek.

Yakında kırsalda yaşamaya alışırsın.

Hamar meg fogod szokni a vidéki életet.

Gerektiğinde yalnız yaşamaya alışacaksın.

Ha minden kötél szakad, hozzá fogsz szokni az egyedülléthez.

İncelenmemiş hayat yaşamaya değmez.

Meg nem vizsgált életet nem érdemes élni.

Ben burada yaşamaya alışabilirim.

Meg tudnám szokni, hogy itt éljek.

Burada yaşamaya alışabildiğimi düşünüyorum.

Azt hiszem, hozzá tudnék szokni, hogy itt lakjak.

Sebebi bilinmeyen düşmeler yaşamaya başladım.

egyre többször estem el megmagyarázhatatlan módon.

Hiçbir zaman burada yaşamaya alışamayacaksın.

Pillanatokon belül meg fogod szokni az itteni életet.

Tom Boston'da yaşamaya alışacağını düşünmüyordu.

Tom nem gondolta, hogy valaha hozzá fog szokni a bostoni élethez.

Ben burada yaşamaya alışmaya başlıyorum.

Kezdek hozzászokni ahhoz, hogy itt lakom.

Belki de burada yaşamaya alışabilirim.

Talán meg tudnám szokni, hogy itt éljek.

Yakında kendi başına yaşamaya alışacaksın.

Hamarosan meg fogod szokni, hogy egyedül élsz.

Sonsuza dek yaşamaya çalışmayın. Başaramazsınız.

Ne próbálj meg örökké élni! Nem fog sikerülni.

Yine aynı şekilde yaşamaya devam etmesi.

Mégsem változtat senki a viselkedésén.

Karakterlerimin gözünden o dünyada yaşamaya çalışmak

a szereplőim szemével próbálom látni a világot,

Yurt dışında yaşamaya kolayca adapte oldular.

Könnyen alkalmazkodtak a külföldi élethez.

Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.

Időbe került megszokni az itteni életet.

Ben yaşamaya gidiyorum! Benimle geliyor musun?

Elmegyek élni! Velem tartasz?

Leyla'dan ayrıl ve benimle yaşamaya gel.

Hagyd el Leilát és gyere, élj velem!

Burada yaşamaya alışmak uzun zamanımı alacak.

Nekem hosszú ideig fog tartani, hogy hozzászokjak az itteni élethez.

Şehirde yaşamak taşrada yaşamaya göre gerçekten farklıdır.

A városi élet nagyon különbözik a vidéki élettől.

Hayatımın yaşamaya değer olup olmadığını merak ediyorum.

Azon tűnődöm, hogy van-e értelme az életemnek.

Nasıl tıpkı eski biçimde yaşamaya devam ederdik ki?

akkor hogy nem hagyunk fel az eddigiekkel?

Hızlı bir şekilde dönüş yaşamaya, izole olmaya başladım.

Senyvedtem, gyorsan elszigetelődtem.

Bahara sağ çıkarlarsa tek başlarına yaşamaya hazır olacaklar.

Tavasszal már egyedül is elboldogulnak, ha addig életben maradnak.

Onun sıkı bir bütçeyle yaşamaya alışkın olmadığı açıktır.

Nyilvánvaló, hogy nem szokott szoros költségvetésből élni.

Tom şehirde yaşamaya yetecek kadar para kazanıyor mu?

Tom elég pénzt keres ahhoz, hogy a városban éljen?

Trans kadın kimliğimle yaşamaya başladım ve bütün işlerimden oldum.

Vállaltam, hogy transznemű vagyok, és ezzel minden állásom elvesztettem.

Yepyeni bir gelişme yaşamaya başladım. Güzel, sakin, berrak bir gündü.

még jobban elmélyedni a világában. Szép, derűs és békés nap volt.

Benim başından beri büyük bir şehirde yaşamaya hiç niyetim yoktu.

Elejétől fogva nem szándékoztam nagyvárosban lakni.

Issız bir adada yaşamaya gitmek zorunda olsan ve yanında sadece bir kitap alabilsen, hangisini seçersin?

Ha egy lakatlan szigeten kellene élned és csak egy könyvet vihetnél magaddal, melyiket választanád?