Translation of "Akıcı" in Hungarian

0.004 sec.

Examples of using "Akıcı" in a sentence and their hungarian translations:

Fransızcada akıcı olmak istiyorum.

Szeretnék folyékonyan beszélni franciául.

Sen akıcı İngilizce konuşuyorsun.

Folyékonyan beszélsz angolul.

Fransızcada akıcı değil misin?

Nem beszélsz folyékonyan franciául?

Tıp dilinde akıcı konuşmaya başladım,

Profin elsajátítottam az orvosi szakzsargont,

Tom akıcı şekilde Fransızca konuşur.

Tom folyékonyan beszél franciául.

O, akıcı bir İngilizce konuşur.

Folyékonyan beszél angolul.

İngilizceyi akıcı şekilde konuşmak istiyorum.

Szeretnék folyékonyan beszélni angolul.

O, Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Folyékonyan beszél franciául.

O akıcı şekilde İngilizce konuşur.

Folyékonyan beszél angolul.

Akıcı bir şekilde İtalyanca konuşabilirim.

Folyékonyan tudok beszélni olaszul.

Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Tom folyékonyan beszél franciául.

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

Folyékonyan beszél kínaiul.

Tom kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmam.

- Nem beszélek olyan folyékonyan franciául, mint Tom.
- Én nem beszélek olyan folyékonyan franciául, mint Tom.

Keşke İngilizceyi senin kadar akıcı konuşabilsem!

Bár én is olyan folyékonyan beszélnék angolul, mint te!

O senin kadar akıcı İngilizce konuşmaz.

Ő nem beszél olyan folyékonyan angolul, mint te.

O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.

Folyékonyan beszél angolul.

Senin dilinde akıcı olmama yardım et.

Segíts nekem társalgási szinten megtanulni a nyelvedet.

"Kimer dilini akıcı olarak konuşmayı öğrendim" dedim.

folyékonyan beszéltem.

Tom senin kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

Tomi nem beszél olyan folyékonyan franciául, mint te.

Ve akıcı bir şekilde anlıyor ve derinlemesine düşünebiliyorum.

amit tökéletesen értek, és amin gondolkodni szoktam,

Uzun süredir Fransızca öğreniyorum ama henüz akıcı değilim.

Régóta tanulok franciául, de még nem beszélem folyékonyan.

Japon milleti için akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak zordur.

A japánoknak nehéz folyékonyan beszélni angolul.

Kızın akıcı biçimde dört dil konuşma yeteneği beni etkiledi.

A lány képessége, hogy négy nyelven beszél folyékonyan, lenyűgözött.

Birçok yabancı dilden az biraz anlarım, ama hiçbirinde akıcı değilim.

Sok másik nyelvből értek egy kicsit, de semelyiket sem beszélem folyékonyan.

O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.

Elfogadhatóan beszél franciául, de nyilvánvalóan folyékonyabban beszél németül.

Eğer İngilizceyi benim kadar akıcı konuşmak istiyorsan, benim kadar çok şey öğrenmelisin.

Ha olyan folyékonyan akarsz angolul beszélni, mint én, akkor olyan sokat kell tanulnod, mint nekem kellett.

O akıcı Rusça konuşuyor ya da en azından onun bana söylediği buydu.

Folyékonyan beszél oroszul, vagy legalábbis ezt mondta nekem.

Bir yerli gibi konuşabilmemin gerekli olduğunu düşünmüyorum, sadece akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.

Nem érzem szükségét, hogy a beszédem anyanyelvinek hasson, én csak szeretnék folyékonyan beszélni.

Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.

Nem igazán hiszem el, mikor valaki azt állítja, hogy ők több mint öt nyelven beszélnek folyékonyan.