Translation of "Konuşmak" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Konuşmak" in a sentence and their arabic translations:

Yavaş konuşmak.

التحدث ببطئ

Biriyle konuşmak istiyorsanız

إن كنت ترغب في التحدث إلى شخص ما،

Konuşmak bir yana,

دون ذكر الاغتصاب والعنف الجنسي،

Kimle konuşmak istiyorsun?

مع من تريد التحدث؟

Onunla konuşmak zorundayım.

أنا تحدثت معهُ.

Tom'la konuşmak zorundayım.

أنا تحدثت مع توم.

Seninle konuşmak zorundayım.

أنا تحدثت معك.

Tom'la konuşmak isteyebilirsin.

أنتَ قد ترغب في التحدُث إلى توم.

İngilizce konuşmak eğlenceli.

- إن التحدث بالإنجليزية أمر ممتع.
- تحدث الإنجليزية ممتع.

Bebeğim konuşmak istiyor.

يريد طفلي أن يتحدث.

Seninle konuşmak iyidir.

من الجميل محادثتك.

Müdürle konuşmak istiyorum.

أود التحدث مع المدير.

Tom'la konuşmak faydasız.

الكلام مع توم بلا فائدة.

Onunla konuşmak çok zordu.

التحدث إليها كان صعبًا.

Gerçekten konuşmak zorunda değilim

وأيضا ليس هناك داع للضحك،

Belirli görüşlerle konuşmak için

للكلام عن التحضر

Kolaylaştıran şeylerden konuşmak istiyorum.

أرغبُ في الحديث عما يجعلها سهلة.

Konuşmak şiddeti durdurur, unutmayalım

تذكر أن المحادثات تتوقف عن العنف،

İngilizce konuşmak kolay değildir.

التحدث بالإنجليزية ليس أمراً سهلاً.

Çocuğum hakkında konuşmak istemiyorum.

أنا لا أريد أن أتحدث عن طفلي.

Onunla yalnız konuşmak istiyorum.

اريد التحدث معها على انفراد.

İngilizce konuşmak zor mu?

هل التكلم الإنجليزية صعب؟

Üç dil konuşmak zordur.

إنه صعب أن أتحدث ثلاث لغات

Ne hakkında konuşmak istiyorsun?

ما الذي تريد أن تتحدث عنه؟

Bekle. Seninle konuşmak istiyorum.

انتظر. أريد الحديث معك.

- Dolu ağzınızla konuşmak kibar değil.
- Ağzın doluyken konuşmak kibar değil.

ليس من الأدب أن تتكلم و فمك ممتلئ.

Annemlerle konuşmak en kötü kısımdı.

التحدث مع والدي كان الجزء الأسوأ.

Bunlar hakkında konuşmak oldukça güç,

ويبدو الكثير من هذا صعبًا لقوله...

Fakat evin içinde konuşmak istemiyorlar,

لكن لا يتحدثون عنه داخل المنزل،

Ya da TED'de konuşmak gibi.

أو القيام بمحادثة TED.

Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.

- أود التحدث إلى رئيسة الممرضات.
- أود التحدث إلى رئيس الممرضين.

Şimdi bunun hakkında konuşmak istemiyorum.

لا أريد أن أتحدث بشأن هذا الآن.

Tom şimdi Mary'yle konuşmak istemiyor.

في الوقت الحالي توم لا يريد التكلم مع ماري.

Onlar sadece Tom'la konuşmak istiyor.

يريدون محادثة توم فقط.

Şu anda Tom'la konuşmak istemiyorum.

أنا لا أريد أن أتحدث إلى توم الآن.

Onun konuşmak için birine ihtiyacı var.

هي في حاجة لأحد كي تتحدث معه.

Onun hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum.

لا أريد أن أتكلّم عنه.

Korkarım ki Tom seninle konuşmak istemiyor.

أخشى أن توم لا يريد التحدث معك.

Üzgünüm ama o konuda konuşmak istemiyorum.

المعذرة، لا أريد التحدث عن الموضوع.

- Birisiyle konuşmak zorundayım.
- Birisiyle konuşmam gerekiyor.

علي التكلم مع أحد.

Tom sizinle özel olarak konuşmak istiyor.

توم يريد محادثتك على انفراد.

Eski güzel günler hakkında konuşmak istiyorum.

أود الحديث عن الأيام الجميلة الماضية.

Bununla ilgili daha fazla konuşmak istemem.

أنا لا أريدك أن تفكر في ذلك بعد الآن.

Seninle konuşmak istemiyorum çünkü kalbimi kırdın.

أنا لا أريد أن أتحدث إليك ،لأنك كسرت قلبي.

Tom neden benim ile konuşmak istiyor?

لماذا يريد توم التحدث معي؟

Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.

ليس من الضروري أن تتكلم بصوت عالٍ.

Belki de özel olarak konuşmak istiyorsun.

- أتريد التّحدّث على انفراد؟
- ربّما تريد التّحدّث على انفراد.

Tom ne olduğu hakkında konuşmak istiyor.

يريد توم الحديث عن ما حدث.

Konuşmak istediğin başka biri var mı?

هل هناك أي شخص آخر تريد التحدث إليه؟

Intiharı konuşmak bu fikri insanın kafasına yerleştirir.

فحين نتحدث عنه فهذا من شأنه أن يزرع الفكرة في عقل أحدهم.

Regl hakkında konuşmak bile kültürel bir tabu.

خاصّة في ثقافة تقدّر العذرية.

Ve onlarla konuşmak ile yapabileceğimiz şey bu.

وهذا ما يمكننا فعله من خلال حوارنا معهم.

Ama bugün hayatımı zorlaştıran şeylerden konuşmak istemiyorum.

ولكني لن أتحدث اليوم عن ما يجعل حياتي صعبة.

Ama anormal olan şeyleride bir konuşmak gerekiyor

ولكن من الضروري الحديث عن الأشياء غير الطبيعية

Seninle konuşmak için daha fazla zamanım yok.

لَيسَ لَديَّ المَزيدُ مِنَ الوقتِ للتَّحَدُثِ مَعَكَ

Şimdi gerçekten onun hakkında konuşmak istiyor musun?

- هل أنتِ تريد حقاً التحدث بشأن هذا الأن؟
- هل أنتِ حقاً تريدين التحدث عن هذا الأن؟

Seninle başka bir şey hakkında konuşmak istiyorum.

أريد التحدث اليك عن شيء آخر.

Affedersiniz, sizinle kısa bir süre konuşmak istiyorum.

أود التحدث معك للحظة لو سمحت.

Çocuklarla cinsellik hakkında konuşmak bizi çok rahatsız eder.

يعتبر الحديث عن الجنس مع الأطفال أمرا غير مريح إطلاقا.

Emin bir şekil de konuşmak ta yarala dı

كما أصيب في الكلام بطريقة مؤكدة

Bana birkaç dakika ayırabilir misin? Seninle konuşmak istiyorum.

هل بإمكانك أن تعطيني دقيقة؟ أريد أن أقول لك شيئا.

- Açıkçası o hatalıdır.
- Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.

في الحقيقة، إنه مخطئ.

Fakat konuşmak istediğim şey, çok daha görünmez bir şey

ولكن ما أردت أن أتحدث عنه هو شيء غير ظاهر

Benim birçok arkadaşlarla konuşmak için bol bol vaktim vardı.

كان لدي ما يكفي من الوقت كي أتحدث مع العديد من الأصدقاء.

Bu sekiz ekibin hataları konuşmak söz konusu olduğunda diğerlerine kıyasla

لقد وجد بأن هذه الأقسام، كل الثمانية، كانوا مختلفين كليّاً

Onun hakkında konuşmak için uygun bir zaman değil, değil mi?

لا يبدو الوقت مناسبا للحديث عن ذلك. أليس كذلك؟

Sonrasında Qutuz generalleriyle konuşmak için geri çekildi ve Moğollar kibirlice gülümsediler

بعد ذلك، انسحب قطز للتشاور مع ضباطه، بينما كان المغول يبتسمون بثقة

Hakkında konuşmak birkaç ay boyunca daha artmış ve o zaman kadının kim hakkında açıklandı

الحديث عنها اكثر واكثر عدة اشهر ومن ثم اعلن عن من المرأة وحينها

Milli eğitim bakanı da bu konuyu konuşmak üzere 81 il milli eğitim müdürünü acil toplantıya çağırmış

دعا وزير التربية الوطنية 81 مديرا إقليميا للتربية الوطنية إلى اجتماع عاجل لمناقشة هذه القضية