Translation of "Yapmakla" in German

0.031 sec.

Examples of using "Yapmakla" in a sentence and their german translations:

Yemek yapmakla meşguldüm.

Ich war mit Kochen beschäftigt.

Tamirat yapmakla meşgulüm.

Ich war mit Reparaturen beschäftigt.

Ne yapmakla ilgileniyorsun?

Für welche Tätigkeiten interessierst du dich?

Yapmadığım şeyleri yapmakla suçlanıyorum.

Man beschuldigt mich Taten, die ich nicht begangen habe.

Ev ödevi yapmakla meşgulüm.

- Ich bin mit den Hausaufgaben beschäftigt.
- Ich bin mit Hausaufgaben beschäftigt.

Beni yapmakla suçladıklarınızı yapmadım.

Ich habe nicht getan, wessen du mich beschuldigt hast.

O beni hata yapmakla suçladı.

- Sie warf mir vor, einen Fehler zu begehen.
- Sie hat mir vorgeworfen, einen Fehler zu begehen.

O bir şey yapmakla meşgul.

Er ist mit irgend etwas beschäftigt.

Beni bir hata yapmakla suçladı.

Er beschuldigte mich wegen meines Fehlers.

Tom bir şey yapmakla meşgul.

Tom ist mit irgend etwas beschäftigt.

O, ev ödevini yapmakla meşguldü.

Sie war mit ihren Hausaufgaben beschäftigt.

Tom hiçbir şey yapmakla ilgilenmedi.

Tom hatte kein Interesse, irgendwas zu tun.

Beni hile yapmakla mı suçluyorsun?

Wirfst du mir vor, dass ich schwindle?

Yapmakla yapmamak arasındaki fark; yapmaktır.

Der Unterschied zwischen dem Tun und dem Nichttun ist das Tun.

Tom onu yapmakla ilgilenmediğini söylüyor.

Tom sagt, dass er dazu kein Interesse hat.

Yapmakla suçlandığınız şeyi yaptınız mı?

Hast du das getan, wofür du beschuldigt wirst?

Öğrenme, beyninizin gerektirdiği çalışmaları yapmakla ilgilidir.

Lernen heißt, die Dinge zu tun, die genau Ihr Gehirn braucht.

Tom yapmakla suçlandığı şeyi yaptığını reddetti.

Tom bestritt die Tat, deren er beschuldigt wurde.

O bütün hafta sonunu düzeltme yapmakla geçirdi.

Sie hat das ganze Wochenende mit Lernen zugebracht.

- Jack, resim yapmakla ilgilenir.
- Jack resimle ilgileniyor.

Jack interessiert sich für Malerei.

Bu ilaç endüstrisini kötü adam yapmakla ilgili değil.

Ich will hier nicht die Pharmaindustrie angreifen.

Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.

Leben ist das, was dir zustößt, während du gerade damit beschäftigt bist, andere Pläne zu machen.

Hayat siz başka planlar yapmakla meşgulken başınıza gelen şeydir.

Leben ist das, was dir zustößt, während du gerade damit beschäftigt bist, andere Pläne zu machen.

Tom Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi yaptığı gerçeğini inkar edemez.

Tom kann nicht abstreiten, dass er getan hat, was Mary ihm vorwarf.

Birleşmiş Devletler, ülkeleri zayıf ve küçük yapmakla korkutmayı umabilir ama Rusya'yı değil.

Die USA können sich Hoffnung machen, schwache und kleine Länder einzuschüchtern, nicht aber Russland.