Translation of "Yaşayıp" in German

0.003 sec.

Examples of using "Yaşayıp" in a sentence and their german translations:

Ben Meksika'da yaşayıp çalışıyorum.

Ich wohne und arbeite in Mexiko.

Ona hâlâ Tokyo'da yaşayıp yaşamadıklarını sor.

- Frag ihn, ob sie noch in Tokio leben.
- Frag ihn, ob sie noch in Tokio wohnen.

Tom'un hâlâ Boston'da yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum.

Ich weiß nicht, ob Tom noch in Boston lebt.

Tom'un hâlâ burada yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum.

Ich weiß nicht, ob Tom noch hier wohnt oder nicht.

Bu kabilede kimin yaşayıp kimin yaşamayacağına o karar verir.

In dieser Kolonie ist er der Herr über Leben und Tod.

Bu mükemmel bir çözümdü çünkü Londra'da yaşayıp şehri çok iyi bilen

Das ist eine großartige Lösung, weil Menschen angezogen wurden,

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

Es gibt so viele Menschen, die alleine leben, aber nicht einsam sind.

- Tom'un hâlâ yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum bile.
- Tom'un hâlâ hayatta olup olmadığını bile bilmiyorum.

Ich weiß noch nicht einmal, ob Tom noch am Leben ist.