Translation of "Yağmaya" in German

0.013 sec.

Examples of using "Yağmaya" in a sentence and their german translations:

- Tekrar yağmaya başladı.
- Yağmur tekrar yağmaya başladı.

Es hat wieder angefangen zu regnen.

Kar yağmaya başlıyordu.

Langsam fing es an zu schneien.

Yağmur yağmaya başlamıştı.

Es hatte angefangen zu regnen.

Yağmur yağmaya başladı.

Es hat zu regnen begonnen.

Kar yağmaya başlıyor.

Es fängt an zu schneien.

Kar yağmaya başladı.

Es begann zu schneien.

Yağmaya devam ediyor.

Es regnet weiter.

Yağmur yağmaya başlıyor.

Es fängt an zu regnen.

- Az önce yağmur yağmaya başladı.
- Sadece yağmur yağmaya başladı.

Es hat gerade angefangen zu regnen.

Yine kar yağmaya başladı.

Es hat wieder zu schneien begonnen.

Aniden yağmur yağmaya başladı.

Plötzlich fing es an zu regnen.

Aniden, yağmur yağmaya başladı.

- Plötzlich fing es an zu regnen.
- Es begann plötzlich zu regnen.

Şiddetli yağmur yağmaya başladı.

- Es begann heftig zu regnen.
- Es fing heftig zu regnen an.

Kesinlikle yağmur yağmaya başlıyor.

Mit Sicherheit fängt es an zu regnen.

- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.
- Şiddetli bir yağmur yağmaya başladı.

Das fing mächtig an zu regnen.

Az önce kar yağmaya başladı.

Es hat gerade angefangen zu schneien.

Az önce yağmur yağmaya başladı.

- Es hat gerade angefangen zu schneien.
- Es hat gerade angefangen zu regnen.

Akşama doğru yağmur yağmaya başladı.

Gegen Abend fing es an zu regnen.

Ben yürürken, yağmur yağmaya başladı.

Es fing zu regnen an, als ich spazieren ging.

Sabahleyin dörtte yağmur yağmaya başladı.

Es begann um vier Uhr morgens zu regnen.

Bunun üstüne, yağmur yağmaya başlar.

Außerdem fängt es an zu regnen.

Evden çıkar çıkmaz yağmur yağmaya başladı.

- Ich hatte kaum das Haus verlassen, als es anfing zu regnen.
- Kaum hatte ich das Haus verlassen, als es anfing zu regnen.

Çok geçmeden önce kar yağmaya başlayacak.

Es wird bald anfangen zu schneien.

Kısa sürede yağmur şiddetli yağmaya başladı.

Bald begann es sehr stark zu regnen.

Kısa süre sonra yağmur yağmaya başladı.

Bald danach begann es zu regnen.

Tam dışarı çıktığımda, yağmur yağmaya başladı.

Gerade als ich hinausging, fing es an zu regnen.

Yağmur yağmaya başladığında bir mil gitmemiştim.

Ich war noch keine Meile gegangen, als es zu regnen anfing.

- Kar yağmaya başladı.
- Kar yağışı başladı.

- Es begann zu schneien.
- Es fing an zu schneien.
- Schnee setzte ein.

Eve varır varmaz yağmur yağmaya başladı.

Kaum waren wir zu Hause, fing es an zu regnen.

Üç gündür yağmur yağmaya devam ediyor.

Der Regen dauerte drei Tage lang an.

Kapıya gittiğimizde çok yağmur yağmaya başladı.

Genau in dem Moment als wir zum Tor kamen, begann es heftig zu regnen.

Yağmur yağmaya başladığında fazla uzağa gitmemiştik.

Wir waren noch nicht weit gekommen, als es zu regnen anfing.

Yağmur yağmaya başladığında evden yeni çıkmıştım.

Kaum hatte ich das Haus verlassen, fing es an zu regnen.

Daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.

- Zu allem Überfluss begann es zu regnen.
- Zu allem Überfluss fing es auch noch an zu regnen.

Daha da kötüsü kar yağmaya başladı.

Zu allem Überfluss fing es auch noch an zu schneien.

Daha da kötüsü, kar yağmaya başladı.

- Zu allem Übel fing es an zu schneien.
- Zu allem Überfluss begann es zu schneien.

Yağmur yağmaya başladı ve o ıslandı.

- Es begann zu regnen und er wurde nass.
- Es begann zu regnen und sie wurde nass.

Yağmur yağmaya başladığı için eve doğru koştum.

Ich bin in das Haus gerannt, weil es zu regnen begann.

Şiddetli yağmur yağmaya başladığı için içeride oynadık.

Weil es stark regnete, spielten wir drinnen.

O, dışarı çıkar çıkmaz, yağmur yağmaya başladı.

Kaum dass er nach draußen ging, fing es an zu regnen.

Ben eve varmadan önce yağmur yağmaya başladı.

Es fing an zu regnen, bevor ich wieder zu Hause war.

Yağmur yağmaya başladığında bir arkadaşımla parkta yürüyordum.

Ich ging gerade mit einem Freund im Park spazieren, als es zu regnen begann.

O, evden ayrılır ayrılmaz yağmur yağmaya başladı.

Kaum hatte ich das Haus verlassen, als es anfing zu regnen.

Henüz kar yağmaya başlayıp başlamadığını biliyor musun?

- Weißt du, ob es schon angefangen hat zu schneien?
- Wissen Sie, ob es schon angefangen hat zu schneien?

- Yağmur yağmaya başladı fakat biz yürümeye devam ettik.
- Yağmur yağmaya başladı, ama biz yürümeye devam ettik.

Es begann zu regnen, aber wir liefen weiter.

- Yağmur yağmaya başlamadan önce bu kamyonu boşalttırmamız gerekiyor.
- Yağmur yağmaya başlamadan önce bu kamyonu boşaltmamız gerekiyor.

Wir müssen diesen Laster ausgeräumt haben, bevor der Regen anfängt.

Evden ayrılır ayrılmaz şiddetli şekilde yağmur yağmaya başladı.

Ich hatte kaum das Haus verlassen, als es anfing heftig zu regnen.

Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.

Nimm für den Fall, dass es anfängt zu regnen, einen Regenschirm mit!

Evden ayrıldıktan beş dakika sonra yağmur yağmaya başladı.

Fünf Minuten, nachdem ich das Haus verlassen hatte, fing es an zu regnen.

Şiddetli yağmur yağmaya başladı. Bundan dolayı, biz içeride oynadık.

Es fing an, heftig zu regnen. Darum spielten wir drinnen.

"Hava nasıl?" "Dışarısı soğuk." "Evet, yağmur da yağmaya başlıyor."

„Wie ist das Wetter?“ — „Es ist kalt draußen.“ — „Ja, und es beginnt zu regnen.“

Bugün plaja gitmeyi planlıyordum fakat sonra yağmur yağmaya başladı.

Ich hatte vor, heute an den Strand zu gehen, aber dann fing es an zu regnen.

Kayboldum ve işin daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.

Ich hatte mich verlaufen, und zu allem Übel fing es auch noch an zu regnen.

Çiçekleri sulamama gerek yoktu. Bitirdikten hemen sonra yağmur yağmaya başladı.

Ich hätte die Blumen nicht gießen müssen, gerade als ich fertig war, begann es zu regnen.

- Oyun başlar başlamaz yağmur da başladı.
- Oyun başlar başlamaz, yağmur yağmaya başladı.

Sobald das Spiel begann, fing es an zu regnen.

İki kurbağa dere kenarında otururken yağmur yağmaya başlar. Kurbağalardan biri diğerine şöyle der: "Çabuk suya gir, yoksa ıslanacağız."

Zwei Frösche sitzen am Ufer. Es beginnt zu regnen. Sagt der eine: "Komm, schnell ins Wasser, sonst werden wir nass."