Translation of "Teselli" in German

Onu teselli edebilirim.

Ich kann sie trösten.

Onu teselli etmiyorum.

Ich tröste sie nicht.

Tom, Mary'yi teselli ediyor.

Tom tröstet Maria.

Kim onu teselli edecek?

Wer wird sie trösten?

Kim beni teselli edecek?

Wer wird mich trösten?

Onu teselli etmemi istemedi.

- Er wollte nicht, dass ich ihn tröste.
- Er wollte nicht von mir getröstet werden.

Ben Mary'yi teselli ediyorum.

Ich tröste Maria.

Biz birbirimizi teselli ettik.

- Wir trösteten einander.
- Wir trösteten uns gegenseitig.

Annesi onu teselli etti.

Ihre Mutter tröstete sie.

Markku Liisa'yı teselli etmek istedi.

Markku wollte Liisa trösten.

O onu teselli etmeye çalıştı.

- Er versuchte, sie zu trösten.
- Er versuchte, sie zu beruhigen.

Onu en sevdiği yemekle teselli ettim.

Ich tröstete ihn mit seinem Lieblingsgericht.

Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.

Ich habe zwar nicht gewonnen, aber immerhin einen Trostpreis ergattert.

Ne teselli edebileceğimi ne de yardım edebileceğimi biliyordum.

Ich wusste, dass ich weder Trost spenden, noch helfen konnte.

Üzgün olduğumda beni teselli ettiğin için sana teşekkür ederim.

Danke, dass du mich getröstet hast, als ich traurig war!

- Bu sadece bir plasebo.
- Bu sadece bir teselli ilacı.

Das ist nur ein Placebo.

Asla bir şey sormayan insanlar, en iyi teselli edicilerdir.

Die Menschen, die nie etwas fragen, sind die besten Tröster.

- Mary annesini teselli etmeye çalıştı.
- Mary annesini memnun etmeye çalıştı.

Maria versuchte, ihre Mutter zu trösten.

O, onu teselli etmeye çalıştı, ama o ağlamaya devam etti.

- Er versuchte sie zu trösten, aber sie hörte nicht auf zu weinen.
- Er versuchte, sie zu trösten, doch sie weinte weiter.

O ona "yarın asılacaksın" dedi. Bunu duymak kesinlikle onu teselli etmedi.

Man sagte ihm: „Morgen sollst du gehängt werden.“ Das zu hören erheiterte ihn nicht gerade.

- Tom Mary'yi teselli etmek istedi.
- Tom Meryem'i rahat ettirmek istedi.
- Tom Meryem'i ferahlatmak istedi.

Tom wollte Maria trösten.