Translation of "Taşımak" in German

0.007 sec.

Examples of using "Taşımak" in a sentence and their german translations:

Çöpü taşımak istiyoruz.

Wir wollen dem Müll eine Abfuhr erteilen.

Silah taşımak yasak.

Es ist verboten, Waffen zu tragen.

Seni taşımak zorundayım.

Ich muss mich bewegen.

Bebeği hâlâ taşımak gerekiyor.

Das Baby muss noch getragen werden.

Taşımak için fazla ağır.

Das ist unverrückbar schwer.

Silah taşımak hukuka aykırıdır.

Es ist gesetzeswidrig, Waffen zu tragen.

Çocuğumu 10 ay bedenimde taşımak.

was es heißt, ein Kind 10 Monate lang in meinem Körper zu tragen.

Sadece sandıkların anahtarlarını taşımak için

Nur um die Schlüssel zu den Truhen zu tragen

Bu taşımak için sadece çok büyük.

- Das ist zum Tragen einfach zu groß.
- Das ist einfach zu groß zum Tragen.

Öncelikle mangalı bodrumdan bahçeye taşımak zorundayız.

Zuerst müssen wir den Grill aus dem Keller in den Garten tragen.

Mobilyamızı taşımak için bir kamyon kiraladık.

Wir mieteten einen LKW, um unsere Möbel zu transportieren.

Tom üç valizi taşımak zorunda kaldı.

Tom musste alle drei Koffer tragen.

Sandıkların sadece anahtarlarını taşımak için 300 katır

300 Maultiere tragen nur die Schlüssel der Truhen

Onu taşımak için bir çantaya ihtiyacım var.

Ich brauche eine Tasche, um es hereinzutragen.

Tom'un bavulunu onun için taşımak zorunda kaldım.

Ich musste Tom seinen Koffer tragen.

Bu elmaları taşımak için bir sepet istiyorum.

Ich möchte einen Korb, in dem ich diese Äpfel tragen kann.

Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.

Diese Kiste ist zu sperrig zum Tragen.

Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.

Kängurus haben eine seltsame Art, ihre Jungen zu tragen.

Oğlana kuyudan su taşımak için bir elek verdi.

Sie gab dem Jungen ein Sieb, dass er darin Wasser vom Brunnen hole.

Madenciler bu eski zincirleri dağlarda taş taşımak için kullanıyorlardı.

Die Minenarbeiter haben diese Ketten benutzt, um damit Felsen zu transportieren.

Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.

Das Eis auf dem See ist zu dünn um dein Gewicht zu tragen.

Tom mobilyasını yeni evine taşımak için bir kamyon kiraladı.

Tom lieh sich zum Transport seiner Möbel zu seinem neuen Haus einen Lastwagen.

Grup hâlinde gezmek, yüksek sesle müzik çalmak, fener ve sopa taşımak

In Gruppen herumlaufen, laute Musik spielen... ...Fackeln und Stöcke tragen,

Tom masayı tek başına taşımak için elinden geleni yaptı ama taşıyamadı.

Tom tat sein Bestes, um den Tisch allein zu verrücken, doch er konnte es nicht.

Bir dizi mürettebatsız test uçuşundan sonra astronotları taşımak için bir sonraki görev

Nach einer Reihe von Testflügen ohne Besatzung war

Tom, Mary'ye valizini taşımayı teklif etti ama Mary, valizi kendisinin taşımak istediğini söyledi.

Tom bot Maria an, dass er ihren Koffer trüge, das wollte sie jedoch, teilte sie ihm mit, selber tun.

Evliliğin boyunduruğu o kadar ağırdır ki onu taşımak iki kişi gerektirir-bazen üç.

Das Joch der Ehe ist so schwer, dass man zwei Personen braucht, um es zu tragen – manchmal drei.