Translation of "Rüya" in German

0.007 sec.

Examples of using "Rüya" in a sentence and their german translations:

Rüya görüyordum.

Ich war am Träumen.

Rüya görüyorsun.

Du träumst.

Rüya görüyordu.

Er träumte.

- Bir rüya gördüm, tam da bir rüya değildi.
- Bir rüya gördüm ama pek rüya denemez aslında.
- Bir rüya gördüm ama pek rüya sayılmaz aslında.

Ich hatte einen Traum, der nicht ganz Traum.

- O bir rüya gibi hissetti.
- Rüya gibiydi.

Es war traumhaft.

Rüya gerçek oldu.

- Mein Traum wurde wahr.
- Mein Traum ist wahr geworden.

Rüya mı görüyorum?

Träume ich?

Rüya gerçek oluyordu.

Der Traum wurde Wirklichkeit.

Ben rüya görmem.

Ich träume nicht.

Ben rüya görmüyordum.

Ich habe nicht geträumt.

Bir rüya değil.

- Es ist kein Traum.
- Das ist kein Traum.

Rüya gibi geliyor.

Es klingt wie ein Traum.

Bu bir rüya.

Dies ist ein Traum!

- Tom rüya günlüğü tutuyor.
- Tom rüya güncesi tutuyor.

Tom führt ein Traumtagebuch.

O sadece bir rüya.

- Es ist nur ein Traum.
- Das ist nur ein Traum.
- Ist nur ein Traum.

Kediler rüya görür mü?

Träumen Katzen?

Bu bir rüya değil.

- Es ist kein Traum.
- Das ist kein Traum.

Rüya görüyorum gibi hissediyorum.

- Mir ist, als träumte ich.
- Ich habe das Gefühl zu träumen.

Birçok kişi rüya görür.

Viele Menschen haben einen Traum.

Korkunç bir rüya gördüm.

Ich hatte einen schrecklichen Traum.

Garip bir rüya gördüm.

- Ich habe etwas Seltsames geträumt.
- Ich habe einen seltsamen Traum geträumt.

Ne korkunç bir rüya!

Was für ein entsetzlicher Traum!

Tom rüya görmeye başladı.

Tom fing an zu träumen.

O, bir rüya gibiydi.

Es war wie ein Traum.

Rüya günlüğü tutar mısın?

Führst du ein Traumtagebuch?

Her gece rüya görürüm.

Ich träume jede Nacht.

O bir rüya değildi.

Das war kein Traum.

Hangi dilde rüya görüyorsun?

- In welcher Sprache träumst du?
- In welcher Sprache träumt ihr?
- In welcher Sprache träumen Sie?

- Bir gece, o bir rüya gördü.
- Bir gece bir rüya görmüştü.

Eines Nachts hatte er einen Traum.

Tıpkı bir rüya gibi düşünün

Denk wie ein Traum

Rüya benim için bir gizemdi.

Der Traum war für mich ein Rätsel.

Mayuko garip bir rüya gördü.

Mayuko hatte einen seltsamen Traum.

Ben rüya görüyor olduğumu sandım.

Mir war, als ob ich träumte.

O tuhaf bir rüya gördü.

Er hatte einen seltsamen Traum.

Mayuko tuhaf bir rüya gördü.

Mayuko träumte einen seltsamen Traum.

Seni uyandırdığımda ne rüya görüyordun?

Was hast du geträumt, als ich dich geweckt habe?

Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.

Sie träumte von wilden Jaguaren.

Tom asla rüya görmediğini söylüyor.

Tom sagt, dass er niemals träumt.

Tom kötü bir rüya gördü.

- Tom hatte einen schlechten Traum.
- Tom hatte einen bösen Traum.
- Tom hatte einen Alptraum.

Bunun bir rüya olduğunu biliyordum!

Ich wusste, dass das ein Traum war!

Uyuklarken tuhaf bir rüya gördüm.

Ich hatte während des Mittagsschlafs einen seltsamen Traum.

- Dün gece güzel bir rüya gördüm.
- Geçen gece güzel bir rüya gördüm.

Ich hatte letzte Nacht einen schönen Traum.

- Geçen gece iyi bir rüya gördüm.
- Geçen gece güzel bir rüya gördüm.

Ich hatte letzte Nacht einen schönen Traum.

Dün gece hoş bir rüya gördü.

Sie hat letzte Nacht schön geträumt.

Dün gece komik bir rüya gördüm.

- Ich hatte letzte Nacht einen lustigen Traum.
- Ich habe vergangene Nacht einen lustigen Traum gehabt.

Korkulu rüya görmektense uyanık yatmayı yeğlerim.

- Vorsicht ist besser als Nachsicht.
- Sicher ist sicher.

Seni uyandırdığımda ne hakkında rüya görüyordun?

Was hast du gerade geträumt, als ich dich weckte?

- Hayat bir rüya.
- Hayat bir rüyadır.

Das Leben ist ein Traum.

Dün gece tuhaf bir rüya gördüm.

Ich hatte letzte Nacht einen seltsamen Traum.

Hiç görmemiştim böyle garip bir rüya.

Noch nie hatte ich so einen merkwürdigen Traum.

O gece korkunç bir rüya gördü.

In jener Nacht hatte ich einen schrecklichen Traum.

Dün gece garip bir rüya gördüm.

Ich hatte letzte Nacht einen seltsamen Traum.

Dün gece kötü bir rüya gördüm.

Letzte Nacht hatte ich einen schlechten Traum.

Dün gece korkunç bir rüya gördüm.

Ich hatte letzte Nacht einen schrecklichen Traum.

Geçen gün senin hakkında rüya gördüm.

Ich habe neulich von dir geträumt.

O aynı güzel bir rüya gibi.

Sie gleicht einem schönen Traum.

Çözülmemiş bir rüya, okunmamış bir mektuptur.

Ein ungedeuteter Traum ist ein ungelesener Brief.

Dün gece senin hakkında rüya gördüm.

Ich habe letzte Nacht von dir geträumt.

Bunun kötü bir rüya olduğunu düşündüm.

Ich habe es für einen bösen Traum gehalten.

Benim için bir rüya gibi görünüyordu.

- Es kam mir wie ein Traum vor.
- Das schien mir wie ein Traum.

Sonuçta hayat sadece bir rüya gibi.

Im Ganzen gesehen ist das Leben doch wie ein Traum.

Dün gece berbat bir rüya gördüm.

Ich hatte letzte Nacht einen furchtbaren Traum.

- Dün gece çok garip bir rüya gördüm.
- Dün gece çok tuhaf bir rüya gördüm.

Ich hatte letzte Nacht einen sehr seltsamen Traum.

Bunu "kurgusal rüya" veya "kurgunun rüyası" olarak

der dies einen "fiktiven Traum"

Rüya görüyor mu? Eğer görüyorsa ne görüyor?

Träumt er? Wenn er träumt, wovon träumt er dann?

Dün gece senin hakkında bir rüya gördüm.

- Ich habe letzte Nacht von dir geträumt.
- Ich habe letzte Nacht von Ihnen geträumt.
- Ich habe letzte Nacht von euch geträumt.

Ben sık sık senin hakkında rüya görürüm.

Ich träume oft von dir.

Nasıl bir robot olabilirim? Robotlar rüya görmezler.

Wie könnte ich ein Roboter sein? Roboter träumen nicht.

Dün gece Tom hakkında bir rüya gördüm.

Ich habe heute Nacht von Tom geträumt.

Dün gece çok kötü bir rüya gördüm.

Letzte Nacht hatte ich einen sehr schlimmen Traum.

- Rüya görüyor olmalıyım.
- Ben hayal görüyor olmalıyım.

Ich habe wohl geträumt.

Mary piyango kazandığına dair bir rüya gördü.

Mary hatte einen Traum, in dem sie die Lotterie gewann.

Gerçek ve rüya arasındaki farkı unuttun mu?

Habt ihr den Unterschied zwischen Traum und Wirklichkeit vergessen?

Şimdiye kadar gördüğün en tuhaf rüya nedir?

Was war der verrückteste Traum, den du jemals hattest?

O dün gece mutlu bir rüya gördü.

Sie hat letzte Nacht schön geträumt.

Tom dün gece tuhaf bir rüya gördü.

Tom hatte letzte Nacht einen verrückten Traum.

Bugün rüya görmek için güzel bir gün.

Heute ist ein guter Tag zum Träumen.

Rüya görebilir miyim? Ben Oz ülkesindeyim miyim?

Träume ich nur? Bin ich in der Welt von Oz?

Harika bir rüya gördüğünde, ondan uyanmak istemezsin.

Wenn du einen wunderschönen Traum hast, willst du gar nicht daraus erwachen.

Uykuda bir rüya gördüğümüz zaman uyanmaya yakınız demektir.

Wir sind im Begriff zu erwachen, wenn wir träumen, dass wir träumen.

Biri harika bir rüya gördüğünde, yeryüzüne inmek istemez.

Wenn man einen wunderschönen Traum hat, will man gar nicht daraus erwachen.

Tüm yaşam bir rüyadır ve rüyalar da yalnızca rüya.

Ein Traum ist alles Leben und die Träume selbst ein Traum.

Bana yardım etmelisin! Her gece kotü bir rüya görüyorum.

Du musst mir helfen! Jede Nacht habe ich denselben schrecklichen Traum.

Bir şüphe gölgesi olmadan, rüya önceki hayattan bir anıydı.

Der Traum war ohne den geringsten Zweifel eine Erinnerung aus einem früheren Leben.

Bir uzay gemisinde aya yolculuk artık bir rüya değil.

- Eine Reise zum Mond in einem Raumschiff ist nicht länger ein Traum.
- Eine Reise zum Mond in einem Raumschiff ist kein Traum mehr.

Pinokyo yataktaydı, hızla uykuya daldı ve rüya görmeye başladı.

Kaum dass Pinocchio im Bette lag, schlief er ganz fest ein und fing an zu träumen.

- Tom, Mary hakkında rüya gördü.
- Tom rüyasında Mary'yi gördü.

- Tom hat von Maria geträumt.
- Tom träumte von Maria.

Ben o günlere dönüp baktığımda, her şey rüya gibi görünüyor.

Wenn ich an diese Tage zurückdenke, scheint alles wie ein Traum.

Rüya Tom'u sarstı. O bunu ilahi bir uyarı olarak aldı.

Der Traum erschütterte Tom. Er begriff ihn als göttliche Warnung.

- Bu hayal gerçekleşecek.
- Bu rüya çıkacak.
- Bu hayal gerçek olacak.

Dieser Traum wird wahr werden.