Translation of "Okuyacak" in German

0.007 sec.

Examples of using "Okuyacak" in a sentence and their german translations:

- Okuyacak zamanım yok.
- Okuyacak vaktim yok.

Ich habe keine Zeit zum Lesen.

- Okuyacak kitaplarım yok.
- Okuyacak kitabım yok.

Ich habe keine Bücher zum Lesen.

Fransızca okuyacak mısın?

Wirst du Französisch lernen?

Okuyacak hiç kitabım yok.

Ich habe keine Bücher zu lesen.

Okuyacak bir şey istiyorum.

Ich möchte etwas zum Lesen.

Yanında okuyacak bir şey getir.

Nimm etwas zum Lesen mit.

Sadece okuyacak bir şey istiyorum.

Ich möchte nur etwas zum Lesen.

Tom okuyacak bir kitap arıyor.

Tom möchte ein Buch zum Lesen.

Okuyacak bir şeyin var mı?

- Haben Sie irgendetwas zum Lesen?
- Hast du etwas zu lesen?

Tom'un okuyacak bir şeyi yoktu.

Tom hatte nichts zu lesen.

Okuyacak tek bir kitabım yok.

- Ich habe nicht ein einziges Buch zum Lesen.
- Nicht mal ein einziges Buch habe ich zum Lesen!

Sabahları gazete okuyacak zamanın oluyor mu?

Hast du Zeit, des Morgens die Zeitung zu lesen?

Sana okuyacak bir şey vereyim mi?

Soll ich dir etwas zum Lesen geben?

O kadar kalın bir kitabı kim okuyacak?

Wer würde wohl ein so dickes Buch lesen?

Tom bana kitaplar okuyacak zamanı olmadığını söyledi.

Tom hat mir gesagt, er hat keine Zeit, Bücher zu lesen.

- Benim okumak için zamanım yok.
- Okuyacak zamanım yok.

Ich habe keine Zeit zum Lesen.

- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

Jedes Mal, wenn ich eine Bibliothek sehe, erfüllt mich der Wunsch, hineinzugehen und so lange dort zu bleiben, bis ich alles darin gelesen habe.