Translation of "Kalın" in German

0.046 sec.

Examples of using "Kalın" in a sentence and their german translations:

Pozitif kalın.

- Bleibe zuversichtlich!
- Bleib positiv.

Birlikte kalın.

- Bleibt zusammen!
- Zusammenbleiben!

Odaklı kalın.

Konzentrier dich.

Arabalarınızda kalın.

Bleibt in euren Autos!

Hoşça kalın.

- Auf Wiedersehen!
- Wiedersehen.

Temasta kalın.

Lasst uns in Verbindung bleiben!

Merakta kalın.

- Bleiben Sie neugierig.
- Bleibe neugierig.

Lütfen ayakta kalın.

- Bleibe bitte stehen!
- Bleiben Sie bitte stehen!

Buz çok kalın.

Das Eis ist sehr dick.

Hatta kalın, lütfen.

Bleiben Sie bitte in der Leitung.

Bir süre kalın.

Bleib ein Weilchen!

Hedeflerinize odaklanmış kalın.

Konzentriere dich auf deine Ziele.

Tahta ne kadar kalın?

- Wie dick ist das Brett?
- Welche Dicke hat das Brett?

O, kalın gözlük takar.

Er trägt dicke Brillengläser.

- Hoşça kal!
- Hoşça kalın!

Alles Gute!

Biraz daha uzun kalın.

Bleib noch ein bisschen.

Yarına kadar hoşça kalın.

- Auf Wiedersehen, bis morgen.
- Tschüss, bis morgen.

Siz arkadaşlar burada kalın.

Bleibe hier!

Tom kalın gözlük takıyor.

Tom trägt eine dicke Brille.

- Hoşça kalın.
- Güle güle.

- Auf Wiedersehen!
- Bis bald!

- Evde kalın.
- Evde kal.

- Bleib zu Hause.
- Bleibt zu Hause.

Tom kalın gözlükler takıyor.

Tom trägt eine dicke Brille.

Bu kumaş çok kalın.

Dieser Stoff ist sehr dick.

Hiç kalın giysi getirmedim.

Ich habe keine warme Kleidung mitgebracht.

- Odanda kal.
- Odanızda kalın.

Bleib auf deinem Zimmer!

Akşam yemeği için kalın.

- Bleib doch zum Abendbrot.
- Bleiben Sie doch zum Abendessen.

Kalın giyinin! Soğuk dışarısı.

Zieht euch warm an! Es ist kalt draußen.

Bu kitap çok kalın.

- Das Buch ist zu dick.
- Dieses Buch ist zu dick.

Güneş kalın bulutlar tarafından gizlenmiş.

Die Sonne wurde von dichten Wolken bedeckt.

- Sağ tarafta kalın.
- Sağdan gidiniz.

- Bleib auf der rechten Seite.
- Bleibt auf der rechten Seite.
- Bleiben Sie auf der rechten Seite.

Ben kalın giysiler getirmeyi unuttum.

Ich habe vergessen, warme Kleidung mitzunehmen.

Tom'un kalın bir cildi var.

Tom hat eine dicke Haut.

Kalın bir sis kırları kapladı.

Dichter Nebel lag über der Landschaft.

O, kalın kafalı bir kızdır.

- Sie ist eigensinnig.
- Sie ist ein Sturkopf.
- Sie ist halsstarrig.
- Sie ist widerspenstig.
- Sie ist ein dickköpfiges Mädchen.

Daha kalın giyinmen gerekmez mi?

Musst du dich nicht wärmer anziehen?

O kalın kitabı okudun mu?

Hast du jenes dicke Buch gelesen?

Bob ve Nora, hoşça kalın.

Auf Wiedersehen, Bob und Nora!

Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.

Ein Buch ist dünn; das andere ist dick. Das dicke hat ungefähr 200 Seiten.

Hat şimdi meşgul. Lütfen hatta kalın.

Die Leitung ist gerade besetzt. Bitte bleiben Sie dran.

Zemin kalın bir halı ile kaplıdır.

Der Boden ist mit einem dicken Teppich bedeckt.

Soğuğa karşı kalın bir ceket giyiyordu.

Sie trug einen dicken Mantel gegen die Kälte.

Kasaba halkı kalın biftek yemekten hoşlanır.

Die Stadtbewohner essen gerne dicke Steaks.

"Hoşça kalın." bile demeden evden çıktı.

Er ging aus dem Haus und sagte nicht mal "Auf Wiedersehen".

- Bunun dışında kalın.
- Bundan uzak durun.

Halte dich da raus!

Hayatınızdaki en önemli insanlarla irtibatta kalın.

Halte Kontakt zu den wichtigsten Menschen in deinem Leben.

Şimdi çok kalın bir kitap okuyorum.

Ich lese momentan ein ganz dickes Buch.

Fakat bu kalın derili, bir tonluk tanklar...

Doch diese dickhäutigen, tonnenschweren Panzer...

Lütfen abone olmayı unutmayın ve takipte kalın

Bitte denken Sie daran, sich anzumelden und auf dem Laufenden zu bleiben

Buz üzerinde yürümek için yeteri kadar kalın.

- Das Eis ist dick genug, um darauf zu gehen.
- Das Eis ist so dick, dass man darauf gehen kann.

Kalın gözlükleri olan biraz yaşlı bir adamdı.

Er war ein kleiner alter Mann mit dicken Brillengläsern.

Ayaklarını sıcak tutmak için kalın çoraplar giymelisin.

Man muss dicke Socken tragen, damit die Füße warm bleiben.

O kadar kalın bir kitabı kim okuyacak?

Wer würde wohl ein so dickes Buch lesen?

Tom kalın bir palto ve eldivenler giyiyor.

Tom trägt einen schweren Mantel und Handschuhe.

Banka soyguncusu " hepiniz, olduğunuz yerde kalın!" diye bağırdı

- Der Bankräuber schrie: „Bleibt alle, wo ihr seid!“
- Der Bankräuber schrie: „Keiner bewegt sich!“

- O inatçıdır.
- O domuz kafalıdır.
- O kalın kafalıdır.

- Er ist ein Dickschädel.
- Er hat einen Dickschädel.
- Er ist dickschädelig.
- Er ist eigensinnig.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Gesäumt von saftigem Gras, wie es unterm Blätterdach nicht wächst,

Bir şey yapmaya karar verdikten sonra ona sadık kalın.

Wenn du dich entschieden hast, etwas zu tun, bleib dabei.

Onun çantası kalın kitaplarla dolu olduğu için çok ağrıdı.

Ihre Tasche war sehr schwer, weil sie voller dicker Bücher war.

Tom daha kalın bir palto giymesi gerektiğini hemen fark etti.

Tom fiel sofort auf, dass er eine dickere Jacke hätte tragen sollen.

- Tom önemli bir isim.
- Tom kodamanlardan.
- Tom ensesi kalın biri.

Tom ist ein hohes Tier.

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

Das riecht mehr nach Hund. Weniger intensiv. Fuchs ist herber.

- Hoşça kalın.
- Hoşça kal.
- Güle güle.
- Allah'a ısmarladık!
- Allah'a emanet ol!

- Auf Wiedersehen!
- Leb wohl!
- Tschüss!
- Tschau!

- Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- Saçını kazırsan daha gür çıkar.

Wenn man sich das Haar rasiert, so wächst es dichter wieder nach.

- Tom aptal.
- Tom kalın kafalı.
- Tom mankafa.
- Tom kafasız.
- Tom kaz kafalı.

Tom ist begriffsstutzig.

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

- Bitte bleiben Sie sitzen.
- Bitte bleib sitzen.
- Bitte bleibt sitzen.

Romanesk tarzı yarımküre şeklindeki tonozlar, sütunlar, kemerli pencereler,geniş düz yüzeyler,kalın,savunmaya uygun duvarlar ve masif bloklu şekillerle karakterize edilir.

Den romanischen Baustil kennzeichnen halbkugelförmige Gewölbe, Stützpfeiler, Rundbogenfenster, große ebene Flächen, dicke, zu Verteidungszwecken geeignete Mauern und massive blockartige Formen.

- Tom tam bir aptal.
- Tom hıyarın teki.
- Tom hırbonun teki.
- Tom öküzün teki.
- Tom sığırın teki.
- Tom dallamanın teki.
- Tom salağın teki.
- Tom salozun teki.
- Tom aptalın teki.
- Tom malın teki.
- Tom hödüğün teki.
- Tom budalanın teki.
- Tom ahmağın teki.
- Tom eblehin teki
- Tom avanağın teki.
- Tom andavalın teki.
- Tom avalın teki.
- Tom gabinin teki.
- Tom geri zekâlının teki.
- Tom gerzeğin teki.
- Tom sersemin teki.
- Tom kalın kafalının teki.
- Tom hırtın teki.
- Tom davarın teki.
- Tom embesilin teki.
- Tom kafasızın teki.
- Tom dangalağın teki.
- Tom moronun teki.
- Tom beyinsizin teki.
- Tom alığın teki.
- Tom bönün teki.
- Tom denyonun teki.
- Tom angutun teki.
- Tom gerinin teki.
- Tom kalasın teki.
- Tom kerestenin teki.
- Tom kuş beyinlinin teki.
- Tom lapa beyinlinin teki.
- Tom mankafanın teki.
- Tom tam bir mankafa.
- Tom tam bir lapa beyinli.
- Tom tam bir kuş beyinli.
- Tom tam bir kereste.
- Tom tam bir kalas.
- Tom tam bir geri.
- Tom tam bir angut.
- Tom tam bir denyo.
- Tom tam bir bön.
- Tom tam bir alık.
- Tom tam bir beyinsiz.
- Tom tam bir moron.
- Tom tam bir dangalak.
- Tom tam bir kafasız.
- Tom tam bir embesil.
- Tom tam bir davar.
- Tom tam bir hırt.
- Tom tam bir kalın kafalı.
- Tom tam bir sersem.
- Tom tam bir gerzek.
- Tom tam bir geri zekâlı.
- Tom tam bir gabi.
- Tom tam bir aval.
- Tom tam bir andaval.
- Tom tam bir avanak.
- Tom tam bir ebleh.
- Tom tam bir ahmak.
- Tom tam bir budala.
- Tom tam bir hödük.
- Tom tam bir mal.
- Tom tam bir saloz.
- Tom tam bir salak.
- Tom tam bir dallama.
- Tom tam bir sığır.
- Tom tam bir öküz.
- Tom tam bir hıyar.
- Tom tam bir dalyarak.
- Tom tam bir şapşal.
- Tom şapşalın teki.

Tom ist so ein Blödmann.