Translation of "Dar" in German

0.009 sec.

Examples of using "Dar" in a sentence and their german translations:

Ne dar merdivenler!

Was für eine schmale Treppe!

Sokak çok dar.

Die Straße ist sehr schmal.

Tom dar görüşlüdür.

Tom ist engstirnig.

Otele giden yol dar.

Die Straße, die zum Hotel führt, ist schmal.

Açı çok dar olurdu.

Der Winkel würde zu klein sein.

Bu yol çok dar.

Diese Straße ist sehr schmal.

Dünya oldu bana dar.

Die Welt wurde mir zu eng.

Bu ayakkabılar çok dar. Acıtıyorlar.

Diese Schuhe sind zu eng. Sie tun weh.

Yol arabalar için çok dar.

Die Straße ist zu schmal für Autos.

Kasabanın çok dar şeritleri var.

Es gibt viele enge Gassen in der Stadt.

Kapı araba için çok dar.

Das Tor ist zu schmal für das Auto.

Dar bir patika boyunca yürüdük.

Wir gingen einen schmalen Pfad entlang.

Tom dar pantolon giymeyi sever.

Tom trägt gerne engsitzende Hosen.

Cadde kamyonlar için çok dar.

Die Straße ist zu schmal für Lastwagen.

Dar bir yol boyunca gittik.

Wir gingen eine schmale Straße entlang.

Bu kadar dar görüşlü olma!

- Sei nicht so borniert!
- Seien Sie nicht so borniert!
- Seid nicht so borniert!
- Sei nicht so engstirnig!

Erkekliği çok dar bir çerçevede tanımlıyoruz.

Wir definieren Männlichkeit in sehr engem Rahmen,

Kapı bir araba için çok dar.

Das Tor ist zu schmal für ein Auto.

Köye giden dar bir yol var.

Die Straße, die zum Dorf führt, ist schmal.

Onlar dar bir patika boyunca yürüdüler.

Sie gingen einen schmalen Weg entlang.

Bu pantolon belde biraz çok dar.

Diese Hose ist etwas zu eng in der Taille.

Bu kaldırım caddenin karşısındakinden daha dar.

Der Bürgersteig hier ist viel schmaler als der gegenüber.

Mary dar bir kırmızı elbise giyiyordu.

Maria trug ein eng anliegendes rotes Kleid.

Bu kazak benim için çok dar.

Dieser Pulli ist mir zu eng.

Çünkü o, dar gelirli insanlarla çalışmayı seviyor.

Er arbeitet gern mit den ärmeren Leuten.

Basiretsiz dar görüşlü bir padişahın İstanbul'u fethettiğini

dass ein kurzsichtiger Sultan Istanbul eroberte

Bu kızlar dar ve kısa elbiseler giyiyorlar.

Diese Mädchen tragen knappe Kleidung.

Tom'un geniş omuzları ve dar kalçaları vardır.

Tom hat breite Schultern und eine schmale Hüfte.

Mary'nin dar omuzları ve geniş kalçaları vardır.

Maria hat schmale Schultern und eine breite Hüfte.

Bu yol arabaların geçemeyeceği kadar çok dar.

Diese Straße ist für Autos zu schmal.

Bu yol kamyonların geçemeyeceği kadar çok dar.

Diese Straße ist für den LKW-Verkehr zu schmal.

Kar harika bir yalıtkandır. Oldukça dar, oldukça rahat.

Schnee ist eine tolle Dämmung. Ziemlich eng, ziemlich gemütlich.

Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.

Aber das junge Männchen darf nicht mit auf den schmalen Ast.

- O ev çok küçüktür.
- O ev çok dar.

- Das Haus da ist sehr klein.
- Das Haus ist sehr klein.

Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.

Dass dieser Raum so eng ist, ist eine gute Sache.

dar görüşlü bir yaklaşımla yorumlanmamalı. Bazen kötü olan iyidir.

wenn man weiter denkt. Manchmal ist das Schlechte gut.

Kanyon çok dar. Ben de kanyonun kenarından halatla inip

Die Schlucht ist zu schmal. Ich werde mich auf die Felskante abseilen

- Onun dar bir beli var.
- Onun küçük bir beli var.

Sie hat eine schmale Taille.

Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.

In meinem Dorf gibt es einen kleinen schmalen Steg über einen Bach.

- Vaktimiz dar, boşa harcamayalım.
- Çok az zamanımız var, onu da boşa harcamayalım.

Vertrödeln wir nicht die wenige Zeit, die wir haben!