Translation of "Sokak" in German

0.006 sec.

Examples of using "Sokak" in a sentence and their german translations:

sokak oyunlarını sokak kültürlerini

Straßenspiele Straßenkulturen

çünkü sokak oyunlarına sokak kültürüne

weil Straßenspiele zur Straßenkultur

Sokak ıssız.

Die Straße ist menschenleer.

Sokak boş.

Die Straße ist leer.

- Bu sokak karanlıktır.
- Bu sokak karanlık.

Diese Straße ist dunkel.

- Tom sokak sanatçısıdır.
- Tom sokak sanatçısı.

Tom ist Straßenkünstler.

Sokak çok dar.

Die Straße ist sehr schmal.

Sokak alışverişçilerle hareketliydi.

Die Straße wimmelte von Kunden.

Sokak insanlarla doluydu.

Auf der Straße wimmelt es von Leuten.

Bu bir çıkmaz sokak.

Das ist eine Sackgasse.

Tom bir sokak çocuğu.

- Tom ist ein Schmuddelkind.
- Tom ist ein Gassenjunge.

Oradaki sokak lambası bozuk.

Die Straßenlaterne dort ist kaputt.

O sokak köşesinde duruyordu.

Er stand an der Straßenecke.

Ah, sokak lambaları açıldı.

- Oh, die Straßenbeleuchtung ist angegangen.
- Oh, die Straßenlampen sind angegangen.

Bu çıkmaz bir sokak.

Das ist eine Sackgasse.

Sokak lambaları yanmaya başladı.

- Die Straßenlaternen gingen an.
- Die Straßenbeleuchtung ging an.

- Sokak karanlıktı.
- Cadde karanlıktı.

Die Straße war dunkel.

Sokak boyunca büyük evler var.

Entlang der Straße befinden sich große Häuser.

Sokak, Başkan Madison olarak adlandırılır.

Die Straße ist nach Präsident Madison benannt.

Tom bir sokak kavgasına bulaştı.

Tom war an einem Straßenkampf beteiligt.

Bunu bir sokak satıcısından aldım.

Ich habe das bei einem Straßenhändler gekauft.

Sokak lambaları yeterli ışık vermez.

Die Straßenlaternen sind nicht hell genug.

Bu tek yönlü bir sokak.

- Das hier ist eine Einbahnstraße.
- Diese Straße ist einen Einbahnstraße.

Tom bir sokak kavgasında yaralandı.

Tom hat sich bei einem Straßenkampf verletzt.

Genç sokak dövüşünde kulağını kaybetti.

Der Junge hat in einem Straßenkampf sein Ohr verloren.

Sokak yarışları tehlikeli ve aptalcadır.

Straßenrennen sind gefährlich und dumm.

Evimin arkasında bir sokak var.

Hinter meinem Haus liegt eine Gasse.

- Tom sahilden üç sokak yukarıda oturuyor.
- Tom sahilin üç sokak üstünde oturuyor.

Tom wohnt drei Straßen vom Strand entfernt.

Salçalı ekmek sokak lezzetlerinden vazgeçilmezlerdendir yani

Tomatenmark ist für Straßenaromen unverzichtbar.

Tom sokak müzisyeni olarak hayatını kazanıyor.

Tom verdient sich seinen Lebensunterhalt als Straßenmusiker.

Sokak büyük bir kamyon tarafından tıkanmıştı.

- Die Straße wurde durch einen riesigen Lastwagen blockiert.
- Die Straße wurde von einem riesigen LKW blockiert.
- Die Straße war von einem riesigen LKW blockiert.

Bir sokak köpeği tarafından ısırıldın mı?

Wurden Sie von einem herrenlosen Hund gebissen?

Gece yağmur yağmış olmalı, sokak ıslak.

In der Nacht muss es geregnet haben; die Straße ist nass.

Ben onu bir sokak satıcısından satın aldım.

Ich habe das bei einem Straßenhändler gekauft.

Tom'un evi buradan sadece üç sokak ötede.

- Toms Haus ist nur drei Blocks weiter.
- Toms Haus ist nur drei Blocks von hier entfernt.

- Tom cadde boyunca yürüdü.
- Tom sokak boyunca yürüdü.

Tom ging die Straße entlang.

Sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.

erkennen Sie ein paar Straßen, aber auch viel freies Gelände.

- Benim evim beş blok ötededir.
- Evim beş sokak ötede.

Ich wohne fünf Straßen weiter.

Yağmur yağdığında sokak köşesinde otobüse ya da arabaya binerim.

Ich nehme den Bus an der Straßenecke, oder das Auto, wenn es regnet.

Tom direksiyon başında uyuya kaldı ve bir sokak lambasına çarptı.

Tom schlief am Steuer ein und fuhr gegen einen Laternenmast.

Eğer eksik kalan bir oyun, aklınıza gelen başka bir sokak oyunu

Wenn es ein fehlendes Spiel ist, fällt Ihnen ein anderes Straßenspiel ein

Şuan harita üzerinde istediğiniz sokak ve cadde de ki bir evin fotoğrafını görebilirsiniz.

Sie können das Foto eines Hauses in der Straße und Straße, die Sie wollen, auf der Karte sehen.

Bir sokak köpeği Tom'u eve kadar izledi ve o onu beslemeye karar verdi.

Ein herrenloser Hund ist Tom nach Hause gefolgt, und er beschloss, ihn zu behalten.