Translation of "Bulduğunu" in German

Şemsiyeni bulduğunu görüyorum.

- Wie ich sehe, hast du deinen Schirm gefunden.
- Wie ich sehe, haben Sie Ihren Schirm gefunden.

Tom Atlantis'i bulduğunu düşünüyor.

Tom glaubt, dass er Atlantis gefunden hätte.

Tom anahtarları bulduğunu söyledi.

Tom sagte, er habe seine Schlüssel gefunden.

Onların nasıl bulduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, woher die das wissen.

Onun nasıl bulduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie sie dahintergekommen ist.

Ben onları bulduğunu düşündüm.

Ich dachte, dass du sie gefunden hättest.

Tom cevabı bulduğunu düşünüyor.

Tom glaubt, die Antwort gefunden zu haben.

O, orada ne bulduğunu açıklamadı.

Er hatte es nicht öffentlich gemacht, was er dort entdeckt hat.

Onların bir tedavi bulduğunu umuyorum.

Ich hoffe, sie haben eine Heilung gefunden.

Bir trilyon dolar bütçeyi bulduğunu söylüyor.

für Militär und andere verteidigungsbezogene Ausgaben

Tom onu bir mağarada bulduğunu söyledi.

Tom sagte, er habe dies in einer Höhle gefunden.

Tom'un elması nerede bulduğunu biliyor musun?

- Weißt du, wo Tom den Diamanten gefunden hat?
- Wisst ihr, wo Tom den Diamanten gefunden hat?
- Wissen Sie, wo Tom den Diamanten gefunden hat?

Maria Tom'a, Johannes'i kibar bulduğunu söyledi.

- Maria sagte Tom, sie finde Johannes nett.
- Maria sagte Tom, dass sie Johannes nett finde.

Sincaplar hakkında neyi çok ilginç bulduğunu anlamıyorum.

- Ich verstehe nicht, was du an Eichhörnchen so interessant findest.
- Ich verstehe nicht, was ihr an Eichhörnchen so interessant findet.
- Ich verstehe nicht, was Sie an Eichhörnchen so interessant finden.

Tom kayıp Faberge yumurtalarından birini bulduğunu iddia ediyor.

Tom behauptet, eines der verlorenen Fabergé-Eier gefunden zu haben.

Tom bana az önce yeni bir iş bulduğunu söyledi.

Tom hat mir gerade gesagt, dass er eine neue Arbeit gefunden hat.

- Tom, John'un onun kaybettiği anahtarı nerede bulduğunu Mary'nin bildiğini düşündüğünü söyledi.
- Tom dedi ki ona göre Mary, kaybettiği anahtarı John'un nerede bulduğunu biliyormuş.

Tom meinte, dass Maria wisse, wo Johannes ihren verlorenen Schlüssel gefunden habe.