Translation of "Arabaya" in German

0.007 sec.

Examples of using "Arabaya" in a sentence and their german translations:

Arabaya bin.

Steig ins Auto.

Arabaya bindik.

Wir stiegen in ein Auto.

Binme arabaya!

Steige nicht ins Auto!

Şimdi arabaya bin!

Schwing deinen Hintern in den Wagen, und zwar sofort!

Şimdi arabaya bin.

Steig jetzt ins Auto!

Tom arabaya bindi.

Tom stieg in den Wagen.

Arabaya ihtiyacım yok.

- Ich brauche kein Auto.
- Ich brauch kein Auto.

Bu arabaya bayılıyoruz.

- Wir lieben dieses Auto.
- Wir lieben diesen Wagen.

O yeni bir arabaya ve eski bir arabaya sahiptir.

- Er hat ein neues Auto und ein altes Auto.
- Er hat ein neues und ein altes Auto.

- Hangi arabaya binileceğini bilmiyorduk.
- Hangi arabaya binmemiz gerektiğini bilmiyorduk.

- Wir wussten nicht, in welches Auto wir einsteigen sollten.
- Wir wussten nicht, in welchen Waggon wir einsteigen sollten.

Kamyon bir arabaya çarptı.

Der Lastwagen stieß in ein Auto.

Tom arabaya benzin koydu.

- Tom füllte das Auto mit Benzin.
- Tom betankte das Auto.

Bir arabaya ihtiyacımız var.

Wir brauchen einen Wagen.

Bir arabaya ihtiyacın var.

- Du brauchst ein Auto.
- Ihr braucht ein Auto.
- Sie brauchen ein Auto.

Bütün parasını arabaya harcadı.

Er hat sein ganzes Geld für ein Auto ausgegeben.

Motosiklet bir arabaya çarptı.

Das Motorrad kollidierte mit einem Auto.

Tom bir arabaya sahip.

Tom besitzt ein Auto.

Arabaya bindi ve uzaklaştı.

Er stieg ins Auto und fuhr weg.

Arabaya binmeyi isteyip istemediğinizi sordum.

Ich habe dich gefragt, ob du mitfahren willst.

Arabaya bir sürü bagaj yükledik.

Wir luden eine Menge Gepäck in den Wagen.

Yeni bir arabaya ihtiyacım var.

- Ich brauche ein neues Auto.
- Ich brauche einen neuen Wagen.
- Ich benötige eine neues Auto.

Bir arabaya ihtiyacın var mı?

- Brauchst du ein Auto?
- Brauchst du einen Wagen?

Sessiz olun ve arabaya dönün.

Sei still und setz dich wieder in den Wagen!

Tom'un bir arabaya bindiğini gördüm.

Ich sah Tom in ein Auto steigen.

Tom Mary ile arabaya bindi.

Tom stieg mit Maria in den Wagen.

Tom bir arabaya sahip değil.

Tom besitzt kein Auto.

Tom arabaya bindi ve uzaklaştı.

Tom stieg in den Wagen und fuhr davon.

Elbette bir arabaya ihtiyacım olacak.

- Ich brauche garantiert ein Auto.
- Ich werde mit Sicherheit ein Auto benötigen.

Arabaya bin ve beni bekle.

Steigen Sie in den Wagen und warten Sie auf mich!

Tom neden o arabaya bindi?

Warum ist Tom in dieses Auto gestiegen?

O, bayanın arabaya binmesine yardımcı oldu.

Er half der Dame ins Auto.

Ne için dört arabaya ihtiyacın var?

Wozu brauchst du denn vier Autos?

Gerçekten bir arabaya ihtiyacın var mı?

Brauchst du wirklich ein Auto?

Tom arabaya bindi ve kapıyı kapattı.

Tom stieg in den Wagen und schlug die Tür zu.

Tom arabaya bindi ve motoru çalıştırdı.

Tom stieg in den Wagen und ließ den Motor an.

Prenses altından yapılmış bir arabaya bindi.

Die Prinzessin fuhr in einer goldenen Kutsche.

Tom arabaya bindi ve onlar uzaklaştı.

Tom stieg in den Wagen, und sie fuhren los.

Onların her ikisi de arabaya bindi.

Die Beiden stiegen ein.

Bir arabaya son derece ihtiyacım var.

Ich brauche unbedingt ein Auto.

Mary sarı bir spor arabaya sahip.

Maria besitzt einen gelben Sportwagen.

John, Japonya'da yapılmış bir arabaya sahiptir.

John hat ein Auto aus Japan.

Tom Mary'nin arabaya binmesine yardımcı oldu.

Tom half Mary ins Auto.

Polis memuru el fenerini arabaya tuttu.

Der Polizist leuchtete mit der Taschenlampe ins Auto.

- Yeni bir arabayı göze alamam.
- Yeni bir arabaya gücüm yetmez.
- Yeni bir arabaya param yetmez.

Ich kann mir kein neues Auto leisten.

- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

Der Dieb benutzte einen Schraubenzieher, um das Auto aufzubrechen.

Tom ve Mary arabaya bindiler ve ayrıldılar.

Tom stieg mit Maria in den Wagen, und die beiden fuhren davon.

Tom arabaya bindi ve kapıyı çarparak kapattı.

Tom stieg in den Wagen und schlug die Tür zu.

Tom arabaya atladı ve onu vitese taktı.

Tom hüpfte in den Wagen und betätigte die Gangschaltung.

Tom Mary ile arabaya bindi ve uzaklaştı.

Tom stieg mit Maria in den Wagen, und die beiden fuhren davon.

Benim için şu çantaları arabaya koyar mısınız?

- Könntest du mir diese Taschen ins Auto tun?
- Würdet ihr mir diese Taschen in den Wagen packen?
- Könnten Sie diese Taschen für mich in das Auto legen?

- Ellerini arabaya koy.
- Ellerini arabanın üzerine koy.

Die Hände auf den Wagen!

Polis memuru güçlü el fenerini arabaya tuttu.

Der Polizist nahm den Wagen in den hellen Schein seiner Taschenlampe.

Ya da bir otoyolda sürülen bir arabaya ilişkin

Wenn wir ihm viele Bilder und Videos und Daten anderer Sensoren

Başkasının sürdüğü arabaya da Kemal Sunal güvenmiyordu ayrıca

Kemal Sunal traute dem Auto nicht, das jemand anderes fuhr.

Eğer sürmüyorsan bir arabaya sahip olmanın yararı nedir?

- Was bringt es, dass du ein Auto hast, da du ja nicht fährst?
- Was bringt es, ein Auto zu haben, mit dem man nicht fährt?

O, büyük bir ev ve iki arabaya sahipti.

Er besaß ein großes Haus und zwei Autos.

- Bir arabaya ihtiyacım var.
- Bana bir araba lâzım.

Ich brauche ein Auto.

Tom ve Mary her ikisi de arabaya bindi.

Tom und Maria stiegen beide in den Wagen.

- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya bindi ve arabayla uzaklaştı.
- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya atladı ve uzaklaştı.

Tom stellte seine Taschen in den Kofferraum, sprang in den Wagen und fuhr los.

Silahlı bir adam ona arabaya binmesi için baskı yaptı.

Ein Mann mit einer Schusswaffe drängte ihn in den Wagen.

Bütün aile için yeterince büyük bir arabaya ihtiyacımız var.

Wir brauchen einen Wagen, der groß genug ist für die ganze Familie.

- Bir asansöre ihtiyacın var mı?
- Arabaya ihtiyacın var mı?

- Brauchst du eine Mitfahrgelegenheit?
- Braucht ihr eine Mitfahrgelegenheit?
- Brauchen Sie eine Mitfahrgelegenheit?

Yağmur yağdığında sokak köşesinde otobüse ya da arabaya binerim.

Ich nehme den Bus an der Straßenecke, oder das Auto, wenn es regnet.

Kapılar açılmadı bu yüzden arabaya bağajdan girmek zorunda kaldım.

Die Türen ließen sich nicht öffnen und ich musste durch den Kofferraum in das Auto hinein.

Tom komşularının sahip olduğundan daha güzel bir arabaya sahip olmak istiyordu.

Tom wollte ein schöneres Auto als seine Nachbarn haben.

Her yerde bir arabaya binmek yerine yürü ya da bisikletine bin.

Statt überall mit dem Auto hinzufahren, geh zu Fuß oder schwing dich mal aufs Rad.

Kendi güvenliğin için, sarhoş bir sürücüsü olan bir arabaya asla binme.

Zur eigenen Sicherheit sollte man nie in einen Wagen mit einem Betrunkenen am Steuer steigen.

- O, kırmızı arabada karar verdi.
- Kırmızı arabaya karar verdi.
- Kararı kırmızı arabadan yana oldu.

Er entschied sich für das rote Auto.

- Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
- Hep bir spor arabam olsun istemişimdir.

Ich wollte schon immer einen Sportwagen haben.